Çığlık seslerinin yankısı kulağımı çınlatırken artık o anıların içinde olmama rağmen bu histen kolayca kurtulamıyorum.
Ellerimi kulaklarıma bastırmaktan vazgeçmediğim için yanaklarımı ıslatmış göz yaşları öylece tenimde kurmayı bekliyor.
Kaç dakikanın ardından çözemesem de kulaklarımdaki rahatsız edici çınlama azaldığında ellerimi çekiyorum. Karşımdaki beden ise bana dokunmaktan kaçınıyor.
"Artık biliyorsun."
Biraz olsun sakinleştiğimde ıslak gözlerle ona bakıyorum. İkimiz de birbirimize yaklaşmak için bir çekingenlik yaşıyoruz. Burnumu çekerek sessizliğin ele geçirdiği boşluğu doldurup bir süre zaman kazanmaya çalışıyorum.
"Fotoğrafın üzerindeki yanık izleri..."
"Hepsini gördün."
Üst üste gördüğüm anılar zinciri yüzünden yıpranmış hissediyorum. Uyandığım sabahın veya kollarının arasında uzandığım zamanın üzerinden yıllar geçmiş gibi hissettiriyor.
"Olivia'nın bedenini neden yok etmemi istedin peki?"
"O şekilde kalmak ona ancak azap verirdi."
Dolabın kapağına sırtını yaslayıp kollarını göğsünde birleştirmiş görüntüsüne bakıyorum.
Bir çok şey netleşirken aramıza bir mesafe girmesi canımı sıkıyor. Ayağa kalkarak önüne adımlıyorum. Benden kısa bedene yüzüğümü eğdiğimde bir tepki vermesini bekliyorum.
"Seni artık uyandırmalıyım."
Ondan ayrılmak istemeyerek dudaklarına yaklaşıyorum. Dudaklarımın hafif baskılarıyla dudakları aralandığında üst dudağını dudaklarımın arasına alıyorum. Öpücük derinleştiği için başını kaldırıyor ondan uzun olan bana yetişmek adına.
Dikkatinin dağılmasını istemez gibi hala göğsünde bağladığı kollarını çözmezken ellerimi çenesine yerleştirerek vücudumu ona bastırıyorum.
Birleşen vücutlarımızın arasında kalan kollarını böylelikle çekerken sırtıma sarıyor. Bedenimi sıkıştıran kollarıyla geriye yürüyerek yönümüzü değiştiriyorum ve onun yatağa oturmasına sebep olurken, onu ilk hissettiğim zamanki gibi kucağına yerleşiyorum.
Onu istediğim gibi öpmeme izin veriyor ve sırtını yatağa yaslıyorum. Biraz öpüp geri çekildikten sonra gergin havayı dağıtmak için konuşuyorum.
"Neden toy olduğumu söyledin dün?"
Sorduğum soru amacım için işe de yarıyor. Dudaklarında yeşeren gülüşle doğrularak kasıklarının biraz yukarısına oturuyorum. Gülüşü buruk bir tebessüme dönüşüyor.
Cevap vermeyerek doğrulduğunda elinin tersini narince yanağıma sürtüyor. Yumuşak dokunuşuyla gözlerimi yumduğumda ise "Çünkü yaşamla ölüm arasında var olmak istiyorsun." diye fısıldıyor.
"Uyanmalısın."
Baş parmağı çeneme küçük bir dokunuş bıraktıktan sonra derin sesini duyuyorum. Bu sefer karşı çıkmayarak gözlerimi kapatıyorum ve elini göz kapaklarımın üzerine bastırıyor.
Gözlerimi açmadan da yok olduğunu anlıyorum. Onunla geçirdiğim dakikaların ardından, şimdi onu direkt göremeyecek ve hissedemeyecek olmak eksik hissettiriyor.
Karamsar bir ruh halindeyken yatağımın yanındaki dolabın kapaklarının aniden açılmasıyla irkiliyorum.
Bu, kötü ruh halimden birazcık sıyrılmamı sağlarken onun bir şekilde kendini hissettirmeye devam etme yönteminin olması hoşuma gidiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spectrophilia | Hyunlix
Fanfiction"Tek başıma evin önünde kaldığımda önümde tuttuğum bavulumla durup yeni evime bakıyorum, gözlerim az önce evin camında saniyelik olarak gördüğüm gölgeyi arıyor. Kalp atışlarım hızlanırken dudaklarımda bir gülümseme oluşuyor." 21/08/21-20/10/21 #1- h...