"Tek başıma evin önünde kaldığımda önümde tuttuğum bavulumla durup yeni evime bakıyorum, gözlerim az önce evin camında saniyelik olarak gördüğüm gölgeyi arıyor. Kalp atışlarım hızlanırken dudaklarımda bir gülümseme oluşuyor."
21/08/21-20/10/21
#1- h...
Artık bu evde gerçekleşen şeyler kısmen beni rahatsız etmeye başlarken cesede arkamı dönüp mutfağa ilerliyorum fakat birkaç metre sonra adımlarım duruyor, arkamı dönüp tekrardan onu kontrol ediyorum. İçimi kemiren bir hisle onu tek bırakmamam gerektiğini düşünürken ani bir kararla odaya geri dönüp sandalyenin sırt kısmından tutup hafifçe eğdikten sonra sandalyeyi arka ayakları üzerinde, peşimden mutfağa sürüklüyorum.
Geri geri yürürken zorlanmadığım için bakışlarım yerde sürttükçe sallanan başında ve tuhaf bir şekilde beyazlaşmış irislerinde duruyor.
Mutfağa girdiğimde tezgahın üzerinde duran kibrit kutusunu avcumun içine alıyorum. Sandalyenin ön ayaklarının yere inmesini sağladıktan sonra ise ateşi daha kolay yakabilmek için alkollü bir içecek aramaya karar veriyorum.
Adımlarım yanından geçerken soğuk bir el bileğime sarılıyor. Bakışlarımı önce ona çeviriyorum, beyaz irisleri gözlerime bakıyorken başı dik bir konumda duruyor ve irislerim gözlerinden bileğimi tutan bağlı elini takip ederken derin bir nefes alıp aceleyle bileğimi çekiştirip elinden kurtuluyorum. Bıraktığı soğuk hissi götürmek için diğer elimi parmaklarının temas ettiği yerde gezdirirken onu gizli saklı ortadan kaldıracağım için olan vicdan azabı beni tamamen terk ediyor.
Cansız bir şekilde o sandalyeye bağlı otururken aynı zamanda her şeyin farkındaymış, her şeyi algılıyormuş gibi bir his veriyor.
Dolapları karıştırıyorum hızlıca, alkollü bir içecek bulmak için ve tezgahın altındaki dolapta bir şişe şarap bulduğumda sallayarak doluluğunu kontrol ediyorum. Şarap açacağını da aynı yerde bulurken elime alıyorum.
"Bu işimi görür. Hadi senden kurtulalım."
Diz çöktüğüm dolabın önünden kalkıp yanına ilerlediğimde yüz ifadesi hüzünlü gibi geliyor fakat ne kadar hareket etse de kendime onun bir ölü olduğunu veya içinden onu kontrol eden bir yaratık çıktığını kendime hatırlatıyorum, bir de Felix'in sözlerini.
Bir elimde kibrit kutusunu ve şarap şişesini tutarken arkasına geçip tek elimle tekrar sandalyenin sırtını tekrar kavrıyorum. Geriye yatırmamla başı arkaya düşüyor ve bir anlığına onu duvarda gördüğüm aile fotoğrafındaki kıza benzetiyorum, Felix'in kız kardeşine.
Bu duraksamama sebep olurken hüzünlü yüze bakakalıyorum. Ona ne olduğuna dair içimde bir merak hissederken kararımdaki kesinliğin zayıfladığını hissediyorum. Chan'dan hikayeyi ilk dinlediğimde de olan burukluk içimi kaplıyor.
Ondan kurtulmalısın.
Sesi zihnimde yankılanırken ilk kez Felix'in verdiği bir talimatı sorguluyorum. Bu sırada başını geriye doğru çevirmeye çalışan bedenle tüylerim ürperiyor.
Onu düzeltemezsin. Ondan kurtul.
"Üzgünüm."
Gözlerimin kenetli olduğu beyaz irislere bakarken konuştuğumda başını tekrar sandayeye yaslıyor yavaş hareketlerle.
Sandalyeyi geri sürüklemeye başladığımda kulak tırmalayıcı zemine sürtme sesi dışında evin sessiz oluşu beni daha çok geriyor. Kapıya yaklaştığımda evin kapısı kendiliğinden açılırken bir engele rastlamadan sandalyeyi sürüklemeye devam ediyorum.
Terk edilmiş bir ev olmasından dolayı bakımsız bahçede ilerlerken sandalyenin iki ayağının sürüklenme izi çıkıyor ardımdan. Ateşi tam evin önünde yakmak istemeyip bahçenin arkasına doğru ilerliyorum. Evin ön cephesinden çıkıp yan tarafına geldiğimde ise bunu yeterli bularak sandalyenin dört ayağının da yere basmasını sağlıyorum.
Birkaç adımla önüne geçerken bileğindeki gümüş zincir dikkatimi çekiyor. Hafifçe yaklaştığımda ise isim yazılı bir künye olduğunu fark ediyorum. Künyenin üzerine zarifçe kazınmış eğik 'Olivia' ismiyle karşımdaki bedenin kısmen bir kimlik kazanması yapacak olduklarım için beni biraz daha üzgün hissettiriyor.
Ben eğilmiş bakarken bileğini yavaşça döndürdüğünde ise künyenin klipsli tarafını gözlerimin önüne seriyor. Bakışlarım yüzünü bulurken onu almamı istediğini düşünüyorum ancak ondan bir eşya almanın kötü bir şans getirip getirmeyeceğine dair şüphede kalıyorum.
Beyaz irisleri boşluktan bana döndüğünde ise onu ele geçiren yaratık olmadıkça ondan bana bir zarar gelmeyeceğini düşünerek ve soğuk tenine dokunmamaya çalışarak künyeyi alıyorum.
Gümüş künyeyi kaybetmemek için cebime koyduktan sonra oyalanmadan şarap şişesinin ağzını kapatan mantarı açıp kırmızı sıvıyı üzerine döküyorum. Vücudunun üzerinde gezdirerek döktüğüm sıvı bittiğinde şarap şişesini yere bırakıp diğer elimde tuttuğum kibrit kutusunu açıyorum. Yarısı boş olan kibrit kutusundan bir kibrit çıkartıp kutunun yanına sürterek yanmasını sağladığımda bir an durup beyaz irislere bakıyorum.
"Huzur bul Olivia."
Önceki bölümü okumayı unutmayın.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.