Şaşkınlığı üzerimden atar atmaz kimse var mı diye etrafı kolaçan ettiğim gibi kendimi eve attım. Zile bastım, annem kapıyı açmıştı.
"Neler aldın?Nasıl geçti bakalım alışverişin?""Güzel anne üstümü çıkarayım gösteririm kıyafetimi yarın akşamdı değil nişan?"
"Evet kızım 8 deymiş kaçta bitecek yarın senin dersin?"
"3 civarı evde olurum" diye annemle konuşurken telefonum çaldı arayan Eylemdi açtım."Efendim Eylem"
"Abla yarın 4 de bize gelsen hazırlansak Leyla ablayada haber vereceğim." Tam bugün olanlardan ötürü reddedecektim ki "annemde seni özlemiş söyleniyor uzun süredir gelmiyor diye onunda gönlünü yapmış olursun ne dersin?"
Sevil teyzeyi çok severdim ikinci annem sayılırdı. Onun için kabul edip telefonu kapatmıştım. Üstümü değiştirdikten sonra anneme aldıklarımı gösterdim beğendiğini söylüyordu. Yemek saati yaklaşmış babam dernekten gelmişti ama tahmin edin kim eksikti tabi ki abim. Hemen abimi aradım. İlk çalışta açmıştı.
"Efendim Fıstığım"
"Nerdesin abim yemek yiyeceğiz ?"
"Geliyorum 10 dakikaya evdeyim" dedi.
"Tamam abicim bekliyoruz dikkat et." deyip telefonu kapattım.
Anneme abimin 10 dk sonra geleceğini söyleyince sofrayı kurmaya başlamış bense Mert beyi çağırmaya gittim. Odasına yaklaştım tam kapıyı açacakken içerden duyduğum şeyle resmen yerime çakıldım.
"Evet Sevgilim...Evet Eylemim senin istediğin takımı giyeceğim."Yanlış duymadım di mi? Sevgilim mi Eylemim mi? Bu bizim Eylem yani Alkın abinin kardeşi di mi? Gerçi nerden şaşırıyorsam bunların ikisinde bir iş olduğunu anlamıştım. Konu Eylem olduğunda bizim kedi kaplan oluyordu evde,anneme sorsan kardeş onlar beraber büyüdüler derdi. Demek ki benim hibe ettiğim paralar Eylem hanıma gidiyordu. Mert şimdi yanmıştı.
Anlamamış gibi yapacaktım ki o küçük beyin benden bir şey istediği zaman canını rahat bir şekilde okuyabilecektim. Küçük beyin keyfini bozmadan kapının ününden keyifli bir sırıtışla sıyrıldım. Bunu bir ara kesinlikle anneme açlamıydım. Açtığım an Mert bey far görmüş tavşan gibi kalacağına emindim. Kapının önünde, varlığımı hissettirmek için kapıyı tıklattım. "Mert hadi gel ablacım."
"Evet kanka doğru, yarın erken çıkacam takılamam sizinle. Bir saniye bekle ne oldu ablacım." Bu nasıl top çevirmekti ben bile şaşırdım açıkcası, bir anda bin yalan uydurmuştu. Ah Mert sen akıllıysan ablan senden bin akıllı be oğlum, yemiş gibi yapacaktım.
"Akşam yemeği hazır seni çağırmak için gelmiştim." dediğimde içeriden gelen birkaç fısıltı ile durumu Eylem'e özetlediğini net bir şekilde anlamıştım. Bende aslında eski sevgililerime böyle yapıyordum. Birini hissetttiğim an kızlarla konuşuyormuş gibi yaparak herkese bunu yutturuyordum.
"Geliyorum abla." diye bağırdığında keyifli keyifli merdivenleri bir ağa edasıyla yavaş yavaş ve sert adımlarla indiğimde aşağıdan gelen gülme seslerinin birini çok net tanıyordum. Abimin gülme sesleri salonu doldururken ister istemez benimde yüzümde bir gülücük oluşturdu. "Gülmeleriniz bol olsun!" diye neşe içinde bağırarak içeriye girdiğimde abimin gülüşlerine eşlik eden adamın gözleri bana döndü. Alkın abinin yüzündeki keyifli ifade kendini şefkate bırakırken bende ona sahte bir gülücük attığımda abim kolununu açarak beni davet etmişti. "Amin fıstığım, gel seninle bol olsun."
Hızlıca abimin kolunun altına girerek kollarının beni kavramasına zevkle karşılık vermiştim. Gözlerimi birkaç saniye huzurla kapalı tuttuktan sonra istemsizce göz kapaklarım birbirinden ayrıldı ve bana iç çekerek bakan adama eksik gözlerle baktım. Gözlerim sanki bir tek ona eksikti, bir tek ona yarımdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREK YANGINIM
RomanceBazen insan bir kitap okur gibi kendi hayatını okur, bazense kendi hayatını bir kitaba döker ve okurları düşüncelerin içine itermiş. İşte o kitap benim, o kitabı yazan kalem benim. Burası benim hayatım, bu benim kitabım hatta kalemim... ---- İşte o...