Bazen bir koşuşturma içine girdiğimiz için bizim için değerli olan insanlara zaman ayıramayız. Düğünün üstünde bir hafta geçmişti. Sınavları bir koşuşturma içinde bir şekilde vermiştik. Dün sınavlarım bitmiş, eve gelir gelmez kendimi yatağıma atmıştım. Şimdi saat sabah on olmuş annemin kahvaltı için bağırış sesiyle yatağımdan kalktım. Bugün pazar olduğu için bütün aile evdeydi, uzun bir süre üzerine beraber kahvaltı yapacaktık.
Yorganımı büyük bıkkınlıkla üstümden attım. Banyodaki ihtiyaçlarımı giderdikten sonra merdivenleri inmeye başladım. Annem hala herkesi sofraya çağırıyordu. Koşarak annemin boğazına atladım. Yanağına sulu bir öpücük bıraktım.
"Yav utanmıyorlar da , benim biricik annemi bağırttırmaya?" Yerime geçip oturduğumda esneyerek babam mutfağa girdi. İlk annemin anlına sonra benim anlıma bir öpücük kondurdu. "Günaydın prensesim! Ben kahvaltıya kalkamazsın diye düşünmüştüm. Kaç gündür düzgün ne uyudun ne yemek yedin, yıpratma kendini bu kadar diyorum ama kime diyorum gerçi!" Bana gözlerini devirip arkasına yaslandı.
"Haklısın ama sınavlarım ne kadar yüksek olursa mezuniyet ortalamam yüksek olur babacığım." O sırada mutfağa abim girdi. "Sanki düşük ortalaman kızım nerdeyse dört ortalamayla mezun oluyorsun!" Annemi öptükten sonra saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı.
"Ama..." abim yerine otururken hemen sözümü kesti. "Ama falan yok, kızım zaten sen özel bir ofis açmak istiyorsun. Ortalama için bu kadar yıpranmaya değmez be güzelim. Kütüphanede uyuya kalmışsın Kerim fotoğraf atıyor bana, gelip alacaktım seni Kerim kızar şimdi abi deyince bıraktım." Elini masadaki elimin üstüne koydu. "Hiç bir şey senden kıymetli değil!" Tekrar saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı.
Teslim olurmuş gibi ellerimi havaya kaldırdım. "Tamam siz kazandınız Ulu ailesi, zaten sınav bitti daha okulada gitmeyeceğim bir bitirme ödevimi teslim etmeye giderim. İstediğiniz gibi evde tembellik yapacağım." Abim gülerek bana baktı o sırada esneyerek Mert mutfağa girdi. "Kesinlikle bitirme ödevinde hazırdır senin," masadaki bütün gözler üzerimdeydi. Gülerek onları onaylamamla masadaki herkes gülmeye başlamıştı.
"Abla senin bazen bir uzaylı olduğunu düşünüyorum. Bu kadar çalışma iyi değil bu kadarı." Abim ağzına attığı zeytini çiğnerken, "Niye benim Fıstığım uzaylı oluyormuş, azcık örnek al bu sene sınava gireceksin. O kadar kursa gidiyorsun, kendini yoruyorsun. Bunların bir karşılığı olsun." Mert patates kızartmasını yuttuktan sonra abime döndü.
"Abi ben bu sene o üniversiteyi kazanacağım sende bana son model bir araba alacaksın tamam mı?" Babam Mert'in ensesine bir şaplak attı.
"Benim arabam neyine yetmiyor bakıyım." Annem babamı onayladı. "Abinden bir şey istemeyi bırakın artık evlenecek çocuk, ev alacak." Annemin cümlesi bitmesiyle abim başını geri yatırdı. Bu konuların isteği dışı açılmasını asla istemiyordu.
"Anneciğim, canım benim ben evlenmeyi alan düşünmüyorum şu an zamanı geldiğimde bir ev alırım. Şimdi böyle bir niyetim yok, zaten Ertuğrul annesini de fitlemişsiniz, ne zaman annesiyle konuşsa ucu ev almaya veya evliliğe gidiyor. Bak benimde Ertuğrul'da birikmiş parası var anne, yeter ki evlenebileceğim birisiyle karşılaşayım geri kalan kolay. Hem parayı ne yapacağım kardeşlerime harcayacağım tabiki." Mert sevinçle el çırparken, "Tabiki de araba almayacağım sana Mert ben üniversiteden mezun olun istediğiniz sizin dedim. Bunu şu an isteyebilecek tek kişi Açelya." Gözler bana dönmüştü. Bense afiyetle yumurtamı yiyordum.
"Ablaların bir tanesi güzel bir audi veya bmw yakışır sana, aradada ben kullanırım olmaz mı?" Abim kahkaha atıp öne doğru yaklaştı ve Mert'in koluna bir tane vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREK YANGINIM
Roman d'amourBazen insan bir kitap okur gibi kendi hayatını okur, bazense kendi hayatını bir kitaba döker ve okurları düşüncelerin içine itermiş. İşte o kitap benim, o kitabı yazan kalem benim. Burası benim hayatım, bu benim kitabım hatta kalemim... ---- İşte o...