32.YIKILAN GÜVEN

656 28 12
                                    

Arkadaşlar eskiden yorum yaptığınız için sevinirdim ve yazdıklarımın güzel olduğunu düşünürdüm. Fakat siz yorumda yapmadıkça yazdıklarımdan şüphe eder oldum. 😭

Bu sebepten ötürü biraz bölüm gecikti. Lütfen yorumda düşüncelerinizi belirttin.

15 vote, 30 yorum yaparsanız çok sevinirim..🫣

1o bin kelimelik bir bölüm iyi okumalar

13 K olmuşuz! Okuyup destek oldunuz için teşekkür ederim. 🎉🎉🎉

İnstagram: duslerdekiyazar
🌸

Kibir, dakikalar önce karşımda gördüğüm adamı esir altına alan duyguydu. Her istediğine istediği zaman ulaşabileceğini düşünmesi, ah hala elindeki viski bardağının tutuşu bile beni çıldırtacak dereceydi. Kendinden emin olmakla kibir arasında çok ince bir nüans vardır, Rozat kesinlikle kibirlinin önde gideniydi.

Bir de arkamdan seslenişi, ah sesine bile tahammül edememiştim, bir de bir dahakine akşam  yemeği yiyelim demez mi? Yapmadığım bir şeyi yapıp  el hareketi çektim, insan ona argo bir harekette bulunduğum için en azından sinirlenirdi. Fakat beyfendi kahkahayla karşılık vermişti, ruh hastası olduğunun göstergesinden biriydi.

Restorandan çıkar çıkmaz topuklu ayakkabım mermeri ezmek istercesine yere vura vura arabamın kapısını açıp içeri yerleştim. Ellerim titrerken avucumun içinde sıkıştırdığı kağıttı açmak cesaret bile edemiyordum. Sinirle elimi direksiyona peşin sıra yumruklarken acıyı hissetmiyordum. Dahaki elimin birinin tarafından tutulduğunu anladığım anda, buğulu olan gözlerimi hızla kırpıştırdım.

"Yapma Açelya, kendine zarar ver diye vermedin ben sana o adresi." Sesin sahibini anlar anlama gözlerimi açıp elimi ondan kurtardım. Açık olan camımdan uzanmış elini tutmuştu. İçinde bulunduğum durumu anlat için kelime dağarcığım yetersiz kalıyordu ama vücudum tepki verircesine buz kesmişti. Ateşten kopuş olan eliyle sol elimi sıkıca tutmuştu, o an üşüdüğümü hissetmiştim. Fakat onun benim iyiliğim için bile olsa bana dokunmasına tahammül edemiyordum. Elime baktığımda parmak boğumlarının beyaz olduğu kadar ellimin üstünde kanın öldüğünü fark ettim. Büyük olasılıkla bir kaç gün içinde kızardık yerini morarmaya bırakabilirdi.

"Çekil gözümün önünde Rozat," arabayı çalıştırıp burdan uzaklaşmak için aracı  geri vitese taktığımda Kerim ve Elif ablanın burda olduğunu hatırladım. Araçtan bir adım geri gitti, "Arkadaşlarını bekliyorsan eğer merdivenlerde gördüm en son," eliyle mekanın koca kapısını gösterdi. Gösterdiği yerde göremediğim için içerdeki merdivenlerde olduklarını anlamam uzun sürmemişti. Buraya birisiyle geldiğimi fark etmesini bekliyordum ama kartlarını açık oynamasını beklemiyordum.

"Ne yaparsın karşımızda bir şerefsiz olunca," saçlarımın üstüne taktığım gözlüğü ellime alıp itinayla gözüme taktım. "Benimde sevenim çoktur," dudakları yukarı kıvrıldı, benim gibi ceketinin cebinden çıkardığı gözlüğü gözüne taktı. "Yalnız bırakmak istemediler, zannetme senden korktuğumu." Elimi telefonumu alıp Elif ablayı aradım.

"Merak edecekleri bir şey yok, sen İstanbul'a adım attığın an istesem seni alabilirdim." Benim göz teması kurmak için gözlüğünü hafifçe aşağıya indirdi. "Ama uzun bir evliliğin temeli anlayış ve güvenin üstüne kurulur, diye boşuna dememiş büyüklerimiz." Gözlüğünü geri itti, aramam meşgule düşmesiyle, kapıdan çıkmaları bir olmuştu. Kerim onu benim yanımda görünce hızlı adımlara Rozat'ın üstüne doğru yürüdü. Buradan bir kavga olmadan çıksam iyi olacaktı, hakken haksız olmak istemezdim. Bu sebepten uzunca kornaya bastım, Kerim'in ilgisi bana kaydığı anda ise elimle gelmesini işaret ettim. Omzunu silkeleyip karşı çıktığında tekrar kornaya bastım, oflayarak arabama doğru yürümeye başladı. Elif abla çoktan ön koltuğa binmişti.

YÜREK YANGINIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin