Bazen bir olay karşısında tepkinizi geç verdiğinizde sesinizin uzay boşluğunda dalgalandığını ve insanların sizi duymadığını hissettiniz mi? Sanki karşınızdaki insanların size yaptığınız hareket karşısında cezalandırmasıydı. Sesini, soluğunuzu kesmesi.
Şu an gözümün önünde değer verdi iki insan birbiriyle boğuşuyordu resmen ama ben hiç bir şey yapamıyordum. Ayırmaya çalıştığınız iki ipi düşünün siz çözmeye çalıştıkça, düğüm olan. Aslında bir bir makas darbesiyle bitirebilirdim bu olayı ama iki tarafta değer verdiğim iki insana bunu yapamazdım.
"ABİ DUR." Sesimi sanki karşı tarafa iletemiyordum. "Ertuğrul abi durur musun artık? Alkın'a bir şey olacak korkuyorum." Sesim yuvarlandı ve çığlık olarak yer yüzüne ulaştı. Ertuğrul abi sesimi duyar duymaz, Alkın'a vurmak için kaldırdığı yumruğunu havada durdurdu. Bunu fırsat belleyip Ertuğrul abiyi geri çekil Alkın'ın yanına diz çöktüm.
"Sevgilim iyi misin?" İyi olmadığını biliyordum. Kaşındam aşağıya ince bir sızıntı gibi kan akışını gözlerimle takip ettim. Dudağın kenarıda patladığını farketmiştim. Kaşından süzülen kanı parmağımla silmeye çalıştım ama bu daha da dağıtmama sebep oldu.
"Alkın cevap ver artık bana iyi misin?" Başınıyla iyi olduğunu bana söylerken Ertuğrul abiye döndü.
"Ne yapıyorsun gereksiz, bu yumrukların sebebini hemen söyle yoksa karşılığını çok kötü alacaksın." Yerden hızla kalkıp Ertuğrul abinin yakasına yapıştı. Ertuğrul abi onu geri doğru itmişti.Ertuğrul abi kolundan tuttuğu gibi Alkın'ı oturma odasına doğru itti. "Açelya seninle sonra konuşacağız ilk şu gerizekalıyla konuşacaklarım var." Beni kapının girişinse bırakıp itişe kalkışa oturma odasına girip kapıyı kapattılar. Kafamın içindeki iyi kadın, onları mutfakta beklememi söylerken; içimdeki kötü kadın onları dinlememi söyleyip beynimde yankı yapıyordu. İçimdeki büyük fırtınayı es geçip merakın getirisiyle kötü kadını dinledim. Oturma odasının kapısın önüne gittim.
"Gerizekalı dokundun mu kıza? Bu kadar mı uçkur meraklısın sen." Ertuğrul abi birlikte olduğumuzu düşünmüştü. Gerçi benim üstümde bel karış bir gömlek, onunda üstü çıplak altında sadece bir eşofmanla tabiri caizse basılmıştık. Kim görse aynı şeyi düşünürdü. İçerde bir şeylerin kırılma sesi gelmesiyle elimi ağzıma kapattım. İçerde ne olduğunu deli gibi merak da etsem, bir yanım daha evimizdeki eşyaları biz kullanmadan kırılmasına üzülmüştüm.
"Sen beni tanıyamadın mı lan, ben Açelya'yı kaç senedir seviyorum? Bilmiyormuş gibi konuşma, senelerdir yanlış bir hareketimi mi gördün de beni pezevenk yerine koydun lan." Tekrar bir şeylerlerin devrilme sesi duyulmuştu. Ertuğrul abinin böyle düşünmesi de beni çok utandırmıştı.
"Sizi nasıl bastığım farkında mısın? Tabi ki değilsin. Kızın üstünde senin olduğu her halinden belli bir karış gömlek, sende çıplaksın kardeşim benim gözümde şu an. Ya sen beni bu şekilde bassan ne düşünürdün?" Biraz sessizlik oldu.
"Ben sana sormadan böyle bir tepki falan vermezdim. Hem beni tanımıyor musun? Ben Açelya'ya karşı hiç cinsel olarak yaklaştığımı veya o şekilde baktığımı gördün mü? Oğlum ben 10 senedir Açelya diye yanıyorum." Cümlesi biter bitmez kapıya bir şeyin çarpma sesiyle irkildim. Nerdeyse çığlık atacaktım ki son dakikada ağzımı kapatmıştım.
"Eşyaları devirip durma artık Ertuğrul! Evin eşyalarını doyası biz bile kullanamadık." Alkında benim gibi düşünmesi bu evin cidden ikimizin olduğunu kanıtlar biçimdeydi.
"Bu arada bu ev nerden çıktı? Geceden beri bir kez bile aramadız be aklım çıktı aklım. Güven kaç sefer aramış Açelya'yı niye açmıyorsunuz salak telefonu? Çocuğa bir sürü yalan söyledim yine. Açelya arasın hemen çocuğu yoksa evi gelip basacak Güven." İçerde uzun bir sessizlikten sonra Ertuğrul abi tekrar konuştu. "Hem bu ne rahatlık ya, gelen ya ben değilde Güven olsa ne yapacaktınız?"
Bunun düşüncesi bile nefesimin kesilmesine sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREK YANGINIM
RomanceBazen insan bir kitap okur gibi kendi hayatını okur, bazense kendi hayatını bir kitaba döker ve okurları düşüncelerin içine itermiş. İşte o kitap benim, o kitabı yazan kalem benim. Burası benim hayatım, bu benim kitabım hatta kalemim... ---- İşte o...