Şu anı yaşamadan bir kaç saat öncesini düşünüyorumda, birbiriyle kan bağı olmayan ama birbire can bağıyla bağlı on kişi. İlk okulda aile köklerini öğrenirken kardeş olmak için aynı kandan ve aynı karından geldiğini öğrenmiştim. Kardeşin kelimesi karındaş kelimesinden türediğini biliyor muydunuz?
Ama karşımdaki insanlar bana bunun tam tersini göstermiş hatta göstermekle kalmayıp yaşatmıştı da. Küçük bir çocukken abimden başka kimseden aile sıcaklığı alamazken Eser abi bana sarıldığında sanki öz be öz abim sarılmış gibi hissettim. Hilal ablanın gözlerinde ki mutluluğu gördüğümde olmayan ablamın bana minnetle sarıldığını hissettim. Yani arkadaşlarında hayattaki en büyük avantaj olduğunu ben abimler sayesinde öğrenmiştim.
Alkın o kavgayı çıkarana kadar her şey yolundaydı. Ama daha demin gözlerimle gördüğüm şey, nefesimi kesen bir andı. İlk aşkım olan abimle, sevgilim birbirini yumrukluyordu. Her şeyi geçtim onlar kardeşti.
"Dur ne yapıyorsun Güven çekil?" Ertuğrul abi var güceyle abimi geri itmişti. Aklım karman çorman olmuştu. Kalbim Alkın'a koşmamı söylerken, mantığım şu an abimin yanında durmam konusunda çığlık atıyordu. Ama bedenim sanki çivilerle yeri çekilmişti, hiç bir şekilde hareket edemiyordum. Alkınsa sadece gözleriyle bana bakıyordu, abime hiçbir tepki vermiyordu.
"Sen yanında kız kardeşim varken nasıl kavga edersin lan, ya kavga sırasında ona bir şey oldaydı ha." Hala Alkın'ın üzerine atlamak için fırsat kolluyordu sesleri duyan Bora abide gelmiş abimi sakinleştirmeye çalışıyordu. Alkımsa düştü yere oturup dizlerini karnına çekti, abime cevap vermiyor, gözleriyle Veysel dededen yardım istiyordu. Bunu anlayan Veysel dede aralarına girdi.
"Koca adam oldunuz konuşmak yerine kavgayı seçersiniz hâla. Alkın kalk yerden anlat ne olduysa meydandayken." Ağzından tek kelime çıkmasını bırakın, kıpırdama bile kıpırdamıyordu. Veysel dede bu sefer bana döndü ve yanıma geldi.
"Kızım," elimi tutup beni biraz silkmesiyle gözleri Alkından çekip Veysel dedeye baktım. "Meydanda ne olduğunu anlat bakayım?" Gözlerim Alkın'a tekrar döndüğünde, gözlerinden kırgınlığın resmini gördüm. Bu anı görmektense yüksek bir yerden binlerce kez düşmeyi yeğlerdim. Anlamadığım bir şekilde saatlerce ağlamak istiyorum ama tam tersini yapıp dimdik ayakta durmak zorundaydım. Bu kadar kişinin gözlerini üstüme çekemezdim.
"Çiçeği aldım, senin rican üzerine kuyumcuya uğramıştım. Ordaki çocuk sana bir şeyler söylemiş sanırım." Veysel dede biraz düşündükten sonra hatırlamış olacakki, ellini sinirle yumruk yaptı ve dizine vurdu. "Yani benimle ilgili..." Abim kavganın benimle ilgisini anladığı ilk an çıldırdı.
"Ne seninle ilgili kızım?" Bora abimin kollarından kurtulup yanıma geldi. Tam karşıma geçti, gözlerimin içine baktı. Her şeyi anlatmamı istiyordu, gözlerinde bana bir şey yaptıklarından korka yanını gördüm. Bir çocuk gibi bana bir şey olmadığını duymak için yalvarıyordu.
Gözlerimi kapattım abimi vereceği tepkiden korkmuştum sanırım. Ama bana bir şey yapmasından değil, olayı öğrendikten sonra Alkın'a attığı yumruktan pişman olup kendine zarar vermesinden korkmuştum. "Kuyumcudaki çocuk sana söylemiş benim hakkımda ciddi düşündüğünü sen geçiştirmişsin. Paketi verirken elime dokundu benden hoşlandığını söyleyince Alkın da adamla bir güzel kavga etti." Ağlamaya başlamıştım, "Çok kötü dövdü, şi.. ka..yet etmesinden korktum sevgilim olduğunu söyledim. Çocuk bilmediğini söyleyip özür diledi. Şikayet etmeyecek." Abim bana bir şey olmadığını öğrenince bir anda kucağına çekti, bana sıkıca sarıldı ama ben karşılık veremiyordum. Çünkü aklım hâla hiçbir tepki vermeyen Alkındaydı. Gözlerimle Ertuğrul abiye yardım çığlıkları attım ama benim için değil Alkın içindi çığlıklarım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREK YANGINIM
RomansaBazen insan bir kitap okur gibi kendi hayatını okur, bazense kendi hayatını bir kitaba döker ve okurları düşüncelerin içine itermiş. İşte o kitap benim, o kitabı yazan kalem benim. Burası benim hayatım, bu benim kitabım hatta kalemim... ---- İşte o...