7. Bölüm

4.8K 346 143
                                    

"Haydi kızım, otur şuraya," diyen Semra Hanım dakikalar önce öfkeyle kalktığım koltuğu işaret ediyordu. Emre'nin son söylediklerinden sonra gitmemek için inat etmeyi bırakmıştım. Çünkü Emre'den duyduklarım beni korkutmayı başarmıştı. Onların yardımı olmadan hareket edemeyeceğimi anlayarak Semra Hanım'ın istediği gibi koltuğa geçtim ve bakışlarımı hâlâ ayakta olan ikiliye çevirdim. O sıra bakışları Emre'nin üzerinde olan Semra Hanım, "Haydi oğlum," dedi.

Kalın kaşlarını çatarak babaannesine bakan Emre,"Ne haydi babaanne?" diye sordu. "Bende mi oturayım?"

Gözlerini bıkkınlıkla deviren yaşlı kadın, torununun kulağına doğru eğilerek bir şeyler fısıldadı. Aramızda fazla mesafe olmadığı için haliyle Semra Hanım'ın fısıldamasına rağmen torununa ne söylediğini duyabiliyordum.

Kısaca Emre'ye,"Arkadaşından özür dile," diyen Semra Hanım, geri çekilerek Emre'nin dediğini yapmasını bekledi.

Ancak zorluk çıkarmaya bayılan Emre, hiç oralı değildi."Ben özür dileyecek bir şey yapmadım babaanne!" diyerek tam da ondan beklediğim gibi benden özür dilemeyi reddetti.

Her ne kadar kabul etmezse de koca bir çocuk olduğunu düşündüğüm Emre'nin aksine hatamı kabul ederek, "Sana yalancı muamelesi yaptığım için özür dilerim, Emre," diyerek bana yakışanı yaptım.

Gördün mü, dercesine torununa bakan Semra Hanım'ın bakışlarında uyarıcı bir ifade vardı. Neyse ki bu defa babaannesinin uyarısını göz ardı etmeyen Emre, yumuşamaya başlayan bakışlarını bana çevirerek,"Şey, ben de özür dilerim," dedi. "Sanırım gereksiz yere yükseldim kusura bakma lütfen."

Nihayet aramızdaki sorunları hal etmeyi başardığımız Emre'ye sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdikten sonra, "Aslında ikimizde gereksiz yere yükseldik," dedim.

"Evet öyle oldu," diyerek bana hak veren Emre'nin yüzü nihayet gülüyordu. Aramızdaki sorunları hal etmiş olmamıza sevinen bir diğer kişi de Semra Hanım idi.

"Aferin size," diyerek bizi taktir eden Semra Hanım, nazikçe torununun sırtını sıvazladı ve bir müddet sonra sessizce yanımızdan ayrılarak bizi yalnız bıraktı. Salondan çıkana kadar bakışlarımla takip ettiğim yaşlı kadın gözden kaybolunca başkalarımı Emre'ye çevirdim. Ve onu yaralı adamın üstünü başını yoklarken yakaladım. Hemen oturduğum yerden kalkarak Emre'ye yaklaştım.

"Ne yapıyorsun?" diye sorduğum Emre, eline aldığı bir para cüzdanının içini karıştırıyordu."Koy onu yerine Emre, bu yaptığın çok ayıp."

Bakışlarını cüzdandan almayan Emre,"Merak etme hırsızlık yapmıyorum," dedikten sonra eline aldığı nüfus cüzdanını inceledikten sonra bana gösterdi."İşte bunu arıyordum. İsmi Ufuk Aktürk'müş."

Bu daha önce niye aklıma gelmedi, diye düşünerek bakışlarımı hâlâ Emre'nin elinde tuttuğu karta çevirdim. Sağlı sollu incelediği kartı tekrar yerine koyan Emre, para cüzdanını orta sehpaya -Semra Hanım'ın biz tartıştıktan sonra sehpaya bıraktığı kitabın yanına- bıraktı.

"En azından artık ismini biliyoruz," diyerek gelişi güzel koltuğa yerleşen Emre, kollarını göğsünde birleştirerek bakışlarını tavana dikti. Ve onun dışında tek kelime etmeyerek tamamen sessizliğe büründü. Göz ucuyla Emre'ye baktıktan sonra yaralı adama -Ufuk Aktürk'e- yaklaşarak tek elimi alnına koydum. Elimin altında ki ten cayır cayır yanıyordu. Ancak soluması ve nabzı normale dönmüştü. Semra Hanım'ın daha önceden getirdiği sirkeli suda bir parça bezi ıslattıktan sonra ateşinin dinmesine yardımcı olur diye Ufuk'un alnına koydum. Bir kez daha göz ucuyla baktığım Emre, bu defa benden yana bakıyordu. Ancak alışık olmadığım kadar sessiz ve düşünceliydi. Ortamdaki rahatsız edici sessizliği kırmak için, hafifçe öksürükten sonra göz ucuyla baktığım Emre'ye,"Ne düşünüyorsun?" diye sordum.

Vampir Sokağı Sanguinarius Serisi (2 Kitap) [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin