Havada yavaşça süzülen küçük kar taneleri, çatılarda ve yollarda ince bir tabaka halinde birikmeye başlamıştı. Siteye erkenden gelen kış, beraberinde felaketleri de getirmişti. En azından insanlar böyle düşünüyordu.
Yıllardır onlarla beraber yaşayan kan emicilerin ve kurtların varlığından bir haber olan insanlar, tekrarlanan gizemli kayıp olaylarını kışın erken gelişine bağlıyorlardı. Çünkü yıllar önce de hemen hemen aynı zamanda kayıp olayları meydana geldiğinde kış bu seneki kadar erken gelmişti. Oysa ki kayıp olaylarının tekrarlanması kışın erken gelişi değil, kan emicilerin bağımsızlıklarını kazanmaları neden olmuştu.
Vampirlerin kurtları yenmesinin üzerinde tam olarak iki ay geçmişti. Ve bu süre zarfında özellikle de Gece Sitesi'nde çok fazla değişiklik olmuştu. Tabii bu değişimler yalnızca insanları etkilemişti. Çünkü geçmişte yaşanan kayıp ve ölüm vakaları yirmi yılın ardından tekrar baş gösterir olmuştu.
Aslında önceleri her şey normaldi. Zaferi elde eden kan emiciler, yaklaşık iki hafta kadar sessizliklerini korumuşlardı. Tam vampirlerin kurtları yenmek dışında bir adım atmayacaklarını düşünmüştüm ki, iki haftanın sonunda gizemli kayıpların tekrarlandığı haberi kulaktan kulağa dolaşmaya başladı. Önce haftada iki veya üç kişinin ortadan kaybolması konuşulurken zaman içerisinde bu sayı giderek çoğalmaya başladı. Ve bu gizemli kayıplar siteyle sınırlı kalmayıp kentte de sıçradı. Öyle ki artık kentte de haftada birkaç kez ansızın ortadan kaybolan insanların haberi gelmeye başladı. Fakat bu seferki kayıpların ölüleri bile bulunmuyordu. İnsanları en çok endişelendiren de buydu zaten. Kayıp olan insanlara ne olduğu sorusu cevap bulamadıkça insanların endişesi her geçen gün artmaya devam ediyordu.
Haliyle çok sürmeden bu gizemli kayıp olayları tüm ülkenin dikkatini çekti. Hızla medyada yayılan kayıp olaylarının çoğalması haberinin ardından hem kentte hem de sitede kapsamlı araştırmalar yapılmaya başlandı. Bu iş profesörler, dedektifler ve polis memurları tarafından sürdürülüyordu. Ama bu kadar zaman geçmesine rağmen hiçbiri de kayıpların kim tarafından yapıldığını bulamamışlardı. Bu gizemin çözülmemesi de yeni teorilerin ortaya atılmasına neden oluyordu. Kimi kayıplardan çeşitli mafya üyelerini sorumlu tutarken, kimileri ise ülkeyi çekemeyen devletlerin başının altından çıktığını düşünüyordu. Hatta bazıları fazla ileriye gidip uzaylıların insanları kendi gezegenlerine kaçırdıklarını ileriye sürüyorlardı. Site sakinlerinin çoğunluğu ise geçmişte bahsi açılan yaratıkların gerçek olduğunun inancına kapılmışlardı. Oysa ki benim şahit olduklarıma şahit olsalardı teorilerinin çok aptalca olduğunu anlarlardı.
Şahit olduklarım hâlâ hatırladıkça beni ürkütecek kadar korkunç şeylerdi. Kan emiciler tarafından esir tutulmak ve oradan sağ bir şekilde kurtulmak mucize gibi bir şeydi. Ama ben sağ kurtulurken bir sürü kişinin de ölümüne şahit-daha doğrusu sebep olmuştum. Bu ölümlerde beni en çok sarsan Semra Hanım kaybıydı. Beni korumak için kahramanca Kayra'nın karşısına dikilen Semra Hanım'ın uçurumdan düşüşü hâlâ ilk günkü gibi belleğimde canlılığını koruyordu. Emre'nin çığlıkları ise olayı her hatırladığımda kulaklarımda yankılanıyordu. Tabii bir de ortada hiçbir şey yokken Ufuk'un ölmüş olması vardı. Ve onun ani ölümü beni hayrete düşüren bir başka olaydı. Ama sonradan kurtadam Raif sayesinde öğrendim ki saf kan vampir ölürse, dönüştürdükleri de ölürdü. Yani Ufuk'un hayatını mahveden Kayra, ölürken bile yakasını bırakmamıştı.
Vampirlerin izimi bulmasında Ufuk'un büyük payının olduğunu öğrendiğim ilk gün yakasına yapışmak ve ondan hesap sormak istemiştim. Onu kurtarmak için girdiğim onca çabadan sonra ihanetini öğrenmek canımı çok yakmıştı. Ama ölmeden önce Ufuk'un dudağından dökülen sözlerden sonra onu affetmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Sokağı Sanguinarius Serisi (2 Kitap) [Düzenleniyor]
ParanormalGenç kadın uyumak üzereydi ki, aşağı kattan gelen seslerle irkildi. Yattığı yerden hızla doğruldu ve duyduğu sese kulak kabarttı. Aşağıdaki sesler gelmeye devam ediyordu, içini bir korku kaplamıştı. Yavaş ve temkinli adımlarla odadan çıkıp, aşağı ka...