Koltukta sırt üstü uzanan Emre, dalgın dalgın tavana bakıyordu. Aklında son birkaç gündür olduğu gibi gene Su vardı. Genç kadın onların yanından ayrıldıktan sonra ne yapmıştı? Nasıldı? Aklı her zamanki gibi bu sorular ile meşguldü. O sıra mutfakta kahvaltı hazırlayan yaşlı kadının da torunundan kalır yanı yoktu. O da sürekli genç kadını düşünüyor ve onu merak ediyordu. Su ikisinin de hem akıllarında hem de kalplerinde büyük bir yer edinmişti. Genç kadın gittikten sonra adeta evin neşesi kaçmıştı. Mesela artık Emre eskisi gibi akşamları vampir avına çıkmıyordu. Oysaki daha küçük bir çocukken babasının intikamını alacağına dair kendi kendine söz vermişti. "Babamı benden alan o yaratıklardan intikam alacağım," demişti. Fakat artık içinden vampir kovalamak gelmiyordu. Aslında bu gelişme en çok yaşlı kadını memnun ediyordu. Çünkü torununun da oğlu gibi vampirler yüzünden ölmesini istemiyordu. Gözleri halen tavana kilitli olan Emre'nin dikkatini dışarıdan gelen bir ses çekti.
Dışarıdan gelen boğuk bir ses birkaç saniyede bir,"Emre!" diye sesleniyordu. Birinin ona seslendiğini fark eden genç adam, uzandığı koltuktan doğrularak oturur pozisyona geçti ve dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Aynı ses bir daha geldi.
"Emre! "diye.Sürekli onun ismini tekrarlayan ses Emre'ye hiç tanıdık gelmiyordu. Oturduğu yerden kalkan genç adam, ön bahçeye bakan cama doğru yaklaşarak dışarıya baktı. Fakat ortalıkta hiçbir şey görünmüyordu. Bu defa bir kez daha kulağına çalınan sesin sahibinin kim olduğunu öğrenmek için dışarıya çıkma kararı aldı. Birkaç saniye sonra evden çıkıp meraklı gözlerle etrafa bakınmaya başladı. Ve görünürde hiçbir şeyin olmadığını görünce sesini yükselterek,"Kim var orda? " diye seslendi.
Karşılığında titrek bir ses,"Ben... ben burdayım,"dedi.
Ses bahçenin dışından geliyordu. Genç adam sabırsızca sesin geldiği yöne doğru ilerledi. Sokağa çıktığın da ise tanıdık bir yüz ile karşılaştı. Bu kişi Ufuk'du.
Şaşkınlıkla Ufuk'a yaklaşan Emre,"Ufuk! Ne işin var senin burda?" diye sordu. Aynı zamanda da Ufuk'u iyice süzmeye başladı. Son derecede gergin görünen Ufuk, hem titriyor hem de terliyordu. Oysaki hava kapalı ve serindi. Ufuk'un bir şeylerden korktuğunu düşünen Emre, yavaş adımlarla ona yakalamaya devam etti.
Emre ile arasındaki mesafeyi korumak adına gerileyen Ufuk, "Yardımına ihtiyacım var Emre," dediğinde sesi hâlâ titriyordu.
Ufuk'un endişeli hali Emre'nin gözünden kaçmamıştı. Şüpheli bakışlarla süzdüğü Ufuk'a,"Tamam sakin ol önce," diyerek yavaşça ona yaklaşmaya devam etti."Şimdi sakince anlat bakalım. Niye bu kadar endişelisin; bir şey mi oldu?"
Alnında biriken terler suratına damlayan Ufuk, konuşmakta tereddüt ediyordu. Çünkü söyleyeceklerinden sonra Emre'nin nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu. O sıra sabırsızca Ufuk'un konuşmasını bekleyen Emre ise, babaannesinin bahsettiği dönüşüm başladığı için Ufuk'un bu kadar endişeli olduğunu ve sırf bu yüzden ondan yardım istediğini düşünüyordu. Ancak durum çok farklıydı. Tek eliyle alnında biriken terleri temizleyen Ufuk, "Şey..." diyerek başladı söze. "Bizim Su'ya yardım etmemiz lazım."
Anlamsızca Ufuk'un suratına bakan Emre, "Neden?" diye sordu. "Neden Su'ya yardım etmemiz lazım?"
Az önce temizlediği alnı tekrar ter içinde kalan Ufuk, bir kez daha elini alnına götürdüğü sırada,"Çünkü onu kaçırdılar," dedi. Ufuk'un ağzından dökülen sözler Emre'yi de telaşlandırmıştı. Hızla elini Ufuk'un omuzlarına koyarak onu sarsmaya ve sorgulamaya başladı:
"Kim kaçırdı? Nerde Su? "
Hâlâ konuşmakta tereddüt eden Ufuk, "Şey," diyerek başladı bir kez daha."Sanırım vampirler...! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir Sokağı Sanguinarius Serisi (2 Kitap) [Düzenleniyor]
ParanormalGenç kadın uyumak üzereydi ki, aşağı kattan gelen seslerle irkildi. Yattığı yerden hızla doğruldu ve duyduğu sese kulak kabarttı. Aşağıdaki sesler gelmeye devam ediyordu, içini bir korku kaplamıştı. Yavaş ve temkinli adımlarla odadan çıkıp, aşağı ka...