16. Bölüm

2.5K 223 18
                                    

Ciddi vampirin, çıkmadan önce dediği gibi hiçbir yere kıpırdamadan beklemedim tabii. Aksine o çıkar çıkmaz oturduğum yerden kalkarak kaçabilmek için bir yol aramaya başladım. Bulunduğum yer aşağıya atlamayacağım kadar yüksek olduğu için kaçmam için tek yol kapıdan çıkmaktı. Zaten kapı kilitli değildi. O yüzden odadan çıkmam da olağan bir durum değil. Fakat, Aref'in çıkarken kapıyı kilitlememiş olmasının onu dinleyeceğime güvendiği için yaptığını düşünmüyordum. Onun güvendiği diğer vampir dostlarıydı. Ve beni odadan çıkmak için alıkoyanda buydu zaten.

Tabii bu durum hazır fırsatını bulmuşken kaçma girişimini gerçekleştirmemi engellemeyecekti. Ama olası bir tehlike durumunda kendimi korumak için bir güvenceye ihtiyacım vardı. İşte bu yüzden hızla odanın içinde kendimi korumama yardım edecek bir şeyler aramaya başladım. Bıçak, silah her ne olursa ismi görür diye düşünüyordum. Bu yüzden her deliği kontrol etmeyi ihmal etmedim. Fakat Aref'in boş odasında aklımdan geçen nesnelerin hiçbiri yoktu.

Son olarak gardrobun içini de karıştırdıktan sonra vakit kaybetmemek için odadan çıkmaya karar verdim. Aksi takdirde Aref'in odaya dönmesi tüm kaçma olasılığımı ortadan yok edecekti. Zaten gece olduğu için kimseciklere görünmeden bu lanet Sanguinarius'dan kaçabilmeyi umuyordum. Ve bunu yapabilmek için odadan çıkmam gerekiyordu. Odaya son bir kez daha umutsuzca bakındıktan sonra kapıya doğru koştum ve ağır kapıyı yavaşça araladım. Ama kapının ardındaki kötü sürprizle karşılaşınca kaçma girişimim başlamadan bitti.

"Nereye gidiyorsunuz küçük hanım?" diyerek beni karşılayan Kaan, onu gördükten sonra kapamaya çalıştığım kapının arasına ayağını sıkıştırarak içeriye girdi.

Korkuyla gerileyerek, "Şey, ben tuvalette gitmek için..." diye bir şeyler gevelemeyen başladım.

Ancak yemi yutmayan aptal vampir, "Yemezler," dedi. "Kaçıyordun değil mi?"

İtiraz etme şansım olmadığı için konuyu değiştirdim. "Ne istiyorsun?"

Aptalca sırıtan Kaan, "İsteklerimi duymak istemezsin," dedi ve  içeriye girerek kapıyı kapattı. "Ama, eğer uslu durursan sana dokunmam."

Tereddüt ederek, "Ya durmazsam?" diye sordum.

Bir kez daha aptal suratına sinsi bir gülümsemeye yayılan Kaan, "İşte o zaman gerekeni yapmak zorunda kalacağım," dedi.

Gerekenden kastının ne olduğunu tahmin ettiğim için, "Söz veriyorum dediğin gibi uslu duracağım," dedim. "Yeter ki çık burada?"

Başını olumsuzca sallayan Kaan, "Olmaz gidemem," dedi. "Aref gelene kadar burada kalıyorum ve sende şurada bir yerde (koltuğu işaret ederek) oturuyorsun. Sessizce! Anlaştık mı?"

Başımı tamam dercesine salladıktan sonra tekrar koltuğa yaklaşarak oturdum ve bakışlarımı aptal vampire çevirdim. Uslu uslu oturduğumu gören Kaan, "Aferin," dedi. "Hep böyle söz dinlersen anlaşırız seninle."

Hiç zannetmiyorum, dercesine ona bir bakış attıktan sonra kafamı çevirerek büyük balkon camından dışarıya baktım. Ve kaçma girişiminde başarısız olduğum için kendimi yargılamaya başladım. Keşke kendimi korumak için bir şeyler aramak yerine direkt odadan çıksaydım, diye düşünerek kafamı bir kez daha Kaan'a doğru çevirdim. Ve sessizliğimi memnuniyetle karşılayan Kaan'ın yatağa uzandığını fark ettim. Ancak  bakışlarını bana çevirmeyi ihmal etmemişti. Onunla daha fazla göz göze gelmemek için kafamı tekrar büyük balkon camına doğru çevirdim ve başımı koltuğun sırtına dayadığım ellerimin üstüne koyarak yorgunluktan gözlerim kapanana kadar gecenin karanlığının gizlediği Sanguinarius'a baktım.

Vampir Sokağı Sanguinarius Serisi (2 Kitap) [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin