12. Bölüm

3K 257 54
                                    

Evden içeri girer girmez babaannesini bulan Emre, Ufuk'un ona anlattığı kadarını bir çırpıda yaşlı kadına anlatarak ne yapabilecekleri konusunda ondan akıl istedi. O sıra mutfakta olan yaşlı kadın, torununu mutfak sandalyelerinden birine oturtarak dinlerken Emre, konuşma boyunca ayaktaydı. Yaşlı kadın duyduklarından sonra yaşadığı şaşkınlığa rağmen torununu bölmeden dinledi. Ve Emre konuşmanın sonuna gelince de,"Ufuk burada mı şimdi?" diye sordu.

Suratı memnuniyetsizce asılan Emre, "Evet, dışarıda," dedi. "Bizden haber bekliyor."

Bu kez de, "Daha dönüşmemiş mi?" diye soran Semra'nın bakışlarında ki şüphe Emre'nin gözünden kaçmadı.Genç adam hayır dercesine kafasını salladı.

"Sanırım dönüşmemiş," dedi ve sandalyelerden birini çekerek oturdu.

Torununun oturuşunu izleyen yaşlı kadın,"İyide bu imkansız," dedi. "Onun çoktan dönüşmüş olması lazım. Bu kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ dönüşümemesi olanaksız."

Oturduğu sandalyeye iyice sırtını dayayan Emre, babaannesinin aksine Ufuk'un söylediğine çabuk ikna olmuştu."Bende ilk başta öyle düşündüm ama, imkansız değilmiş demek ki," dedi. "Az önce gördüm onu, aptallığı dışında çok da normal görünüyordu."

Fakat Semra torunu kadar çabuk ikna olmamıştı ve olmayacaktı."Yok, yok bu imkansız," dedi elini çenesine götürerek. Düşünceli bir şekilde çenesini sıvazlamaya başlayan Semra, bu işte bir gariplik olduğunu seziyordu. Çünkü yaklaşık yirmi yılını vampirlerle ilgili araştırma yapmakla geçiren Semra, okuduğu kitapların doğruluğuna yürekten inanıyordu.

Ancak Emre çoktan Ufuk'un dönüşmediğini kabullenmişti. Çünkü ilgilendiği tek nokta Su'yun şimdi vampirlerin elinde olma ihtimaliydi. Babaannesini düşünceli gören genç adam,"Değilmiş demek ki babaanne," dedi. "Her vampir tarafından ısırılan dönüşmüyormuş demek ki. Hem bizim şimdi asıl düşünmeniz gereken Su'yu kurtarmak babaanne. Ona yardım etmenin bir yolunu bulmalıyız."

"Haklısın yavrum. Önce Su'yu kurtaralım sonra Ufuk meselesine bakarız,"diyen Semra, oturduğu yerden kalktı. "Haydi kalk oğlum gidiyoruz," dedi.

Babaannesine şaşkın şaşkın bakan Emre, "Nereye gidiyoruz?" diye sordu. "O yaratıların Su'yu nereye götürdüklerini bilmiyoruz ki."

Üzerinde ki mutfak önlüğünü çıkaran Semra,"Sana daha önce bahsettiğim dostlarımla görüşmeye gidiyoruz," dedi. "Onlar kan emicilerin nerede yaşadıklarını bilirler."

"Hani nerede olduklarını bilmiyordun?" diyen Emre de oturduğu yerden kalkmıştı.

Çıkardığı önlüğü bir kenara bırakan yaşlı kadın,"Yerlerini bilmiyorum demedim. Görüşmüyoruz dedim," dedi ve mutfaktan çıkmak üzere hareketlendi. "Haydi şu Ufuk'un yanına gidelim."

Mutfaktan çıkan babaannesinin arkasından düşünceli bir şekilde bakan Emre, "Ben bu anı daha önce yaşamıştım sanki," diye mırıldandıktan sonra yaşlı kadının ardından hızla yürüdü.

O sırada Emre'yi dışarıda bekleyen Ufuk, sarımsaklı evden mümkün oldukça uzakta duruyordu. Semra'nın da şüphelendiği gibi Ufuk için dönüşüm çoktan başlamıştı. O artık geri dönüşü olmayan bir yoldaydı. Belki o gün Su'yu dinlemiş olsaydım şimdi bu durumda olmazdım, diye düşünen Ufuk, bir kez daha Su'ya yaptığı ihaneti hatırlayarak vicdan azabı çekti. Zaten yaptığı hatayı fark ettiğinden beridir vicdanı genç adamın yakasını bir türlü bırakmıyordu. Ancak Ufuk'un yakasını bırakmayan yalnızca vicdanı değildi. Bir de olup olmadık yerlerde hissettiği kan isteği ve vücudunda meydana gelen garip değişimler vardı. Ufuk ne deli gibi ihtiyaç duyduğu kan isteğine ne de ansızın sivrileşen dişlerine engel olabiliyordu. Tıpkı şimdi olduğu gibi!

Vampir Sokağı Sanguinarius Serisi (2 Kitap) [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin