21. Bölüm

2.1K 193 54
                                    

Seko'nun insan arkadaşları ve kalabalık kurt sürüsü, dakikalardır oldukları yerden Sanguinarius'a bakıyorlardı. Sırasıyla vampir sokağının her karışına göz gezdiren kalabalığın suratlarında gizleyemedikleri bir hayranlık mevcuttu. Çünkü tepeden baktıkları vampir sokağı hiç de onların tahmin ettiği gibi değildi. Şimdiye dek hiç görmedikleri Sanguinarius'u -Seko'nun daha önce onlara anlattığı kadarıyla- ücra ve küçük bir sokak olarak hayal eden kurtlar, görkemli yapılara sahip vampir sokağını gördükten sonra haliyle şaşkınlıklarını gizlemekte zorlamışlardı. O sıra aynı hayranlıkla Sanguinarius'a bakan Emre ve Semra ikilisininde kurtlardan kalır yanı yoktu. Ehil'in kurduğu egemenlik ona bakan tüm kafaları kendine hayran bırakmayı başarmıştı.

En az dostları kadar gördükleri karşısında şaşkınlığa uğrayan kurt lider ise vampirleri kontrol etmek amaçlı Sanguinarius'a aynı noktadan baktığı günü düşünüyordu. O zamanlar ücra bir sokak olan Sanguinarius, şimdi Emre'nin de dediği gibi Gece Sitesi kadar gelişmişti. Sanguinarius'a o kadar mesafeden bakınca bile düşmanlarının yirmi yıl öncekinden daha güçlü olduğunu kavrayabilen Seko, bu defa işinin çok zor olacağının farkındaydı.

Fakat bu durum onu mücadelesinden vazgeçirecek değildi. Çünkü yıllardır beklediği fırsatı nihayet yakalamıştı. Kan emiciler bunca zaman aralarında ki antlaşmaya sadık kaldığı için Seko her ne kadar istese de onlara dokunamamıştı. Ancak Ufuk'un ısırılmasıyla birlikte iki ırkın arasında ki antlaşma yirmi yılın ardından bozulmuştu. Zaten kurt lider yıllardır bu günü beklemişti. Çünkü beklediği gün geldiğine kız kardeşine uyarak antlaşmayı kabul ettiği günden beridir yaşadığı pişmanlığı son bulabilecekti. Ve nihayet bu fırsat ayağına gelmişken Sanguinarius'un görkemli yapısı onu hedefinden saptırmayacaktı.

Tekrar yola çıkma niyetiyle bakışlarını vampir sokağından alan Seko, hiç memnun kalmadığı bir görüntüyle karşılaşınca öfkeyle yumruğunu sıktı. Çünkü içinden hâlâ hayranlıkla düşmanın kurduğu egemenliğe bakan ordusuna tekme tokat girişmek geçiyordu. Memnuniyetsizce dostlarına bakan Seko, "Nedir bu haliniz! Hemen kendinize gelin," diye bağırdığında nihayet tüm gözler onunla buluştu. Ancak az önce hayranlık olan gözlerde artık utanç vardı. Başlarını düştükleri utançla önlerine eğen ordusuna hayal kırıklığıyla bakan kurt lider,"Bu yaptığınız size yakışıyor mu?" diye sordu. "Ne zamandan beridir kan emicileri bu kadar beğenir oldunuz? Yoksa onlardan korkmaya mı başladınız?"

Liderlerinin haklı serzenişinden sonra kurtadamlardan biri kafasını kaldırdı ve Seko'nun gözüne bakmaksızın, "Bağışla Seko. Biz sadece çok şaşırdık. Yoksa o yaratıklardan korkmuyoruz," dedi ve tüm arkadaşlarından onu onaylayan mırıldanmalar çıkmaya başladı. Ama hâlâ Seko'nun gözüne bakma cesaretinde bulunamıyorlardı. Çünkü kan emicilerden korkmadıkları halde Seko'ya böyle düşündürdükleri için kendilerinden utanç duyuyorlardı.

Fakat sessizce onları dinleyen Emre ve Semra ikilisi kurtların aksine Sanguinarius'dan etkilendikleri için utanç duymuyorlardı. Hatta Seko'nun bu kadar öfkelenmesini çok gereksiz görüyorlardı. Tıpkı ikili gibi sessizce yol arkadaşlarının konuşmalarını dinleyen Ufuk ise Raif hâlâ onu salmadığı için Sanguinarius'u görmemenin merakını yaşıyordu. Ve bu yüzden kurtların tepkilerini hayretle izliyordu. Bir süre sonra belki Sanguinarius'u görürüm umuduyla kafasını uçurumun olduğu noktaya doğru uzatsa da Seko'nun sesini duyarak bakışlarını tekrar kurt lidere doğru çevirdi.

Öfkesi hâlâ dinmeyen Seko,"Unuttunuz mu, biz onlardan daha güçlüyüz," diyerek ordunun arasında dolaşmaya başladı. "Yoksa Sanguinarius mu gözünüzü korkutuyor? Eğer öyleyse, o aptal sokağın büyüklüğüne kanıp kaybedeceğimizi düşüneniniz varsa, benim yanımda yeri yoktur!"

Vampir Sokağı Sanguinarius Serisi (2 Kitap) [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin