10. Bölüm

3.4K 278 112
                                    

Sanguinarius

"Sana o kadını bulmadan buraya gelme, dememiş miydim?" diye soran Ehil'in öfkeli bakışları yalnızca Aref'in üzerindeydi. Öyle ki gözü Aref'in hemen yanındaki Kaan'ı görmüyordu bile. Çünkü o, bu görevi Aref'e vermişti ve bu yüzden tek muhatabı genç vampirdi. Ancak yalnızca Ehil'in değil olayın asıl muhatabı olan kızı Kayra'nın bakışlarını da Aref'in üzerindeydi. Bakışlarını Aref'den ayırmadan babasının sorduğu sorunun cevabını bekleyen Kayra, Aref eli boş döndüğü için çok öfkeliydi.

Ehil'in ona verdiği görevi yerine getirememiş olmanın ezikliğini yaşayan Aref'in bakışları ise utançtan zemine kilitliydi. Çünkü ilk defa liderinin karşısına verdiği görevi yerine getirmeden çıkıyordu. Hiç şüphesiz bu onun için çok utanç verici bir durumdu. Bu utançla başı önüne eğik olan Aref, vampir liderin bir kez daha salonda yakılanan sesini duyunca bakışlarını Ehil'e çevirdi.

"Sana bir soru sordum Aref," diyen Ehil'in bakışları hâlâ sert ve öfkeliydi.

Bu defa Ehil'in gözlerinin içine bakan Aref, "Üzgünüm Ehil," dedi. "Onu sana getiremedim."

Kaşları şaşkınlıkla çatılan Ehil, "Getiremedim, dediğine göre onu bulmuş olmalısın?" diye sordu.

"Evet buldum," diyen Aref, sonradan yanında olan arkadaşı Kaan'a haksızlık yaptığını düşünerek,"Daha doğru bulduk," diyerek küçük bir düzeltme yaptı.

Ancak Ehil, kimin bulduğunu önemsemiyordu. Onun tek önemsediği Kayra'nın türlü yalanlar atarak babasına nefret ettirdiği kadını bulmuş olmalarıydı. Sabırsız bakışlarını ikilinin üzerinde gezdiren Ehil,"Madem buldunuz, niye getirmediniz o zaman?" diye sordu.

Bu defa ki soru ikisine de gelmişti. Ancak Kaan, Aref'in cevap vermesini bekledi. Bakışlarını vampir liderden ayırmayan Aref,"Getiremedik çünkü," diyerek söze başladığında zihninde günler öncesi canlandı. Tüm geceyi takip ettikleri ikilinin ve yanlarında ki baygın kişinin girdiği güvenli evi gözetlemekle geçiren Aref ve Kaan artık umutlarını kaybetmişlerdi ki evden biri çıktı. Bu kişi ona anlatılanları saçmalık olarak bulan Ufuk'dan başkası değildi. Evden çıkan çehreyi iyice ezberleyen ikili, aradıkları kişinin o olmadığını bildikleri için oldukları yerde kalmaya devam ettiler. Ve beklemelerinin mükafatı olarak nihayet aradıkları genç kadın içeriden çıktı. Ancak yanında yine gümüş kaplama aracın sahibi vardı. Araca binerek oradan uzaklaşan ikiliyi takip etmek isteyen Aref, kısa süre sonra güneşin doğacak olmasını hesaba katarak böyle bir tehlikeyi göze alamadı. Güneşe karşı hassas olan cildini korumak için Sanguinarius'a dönmesi lazımdı. Ve bu yüzden her ne kadar istemese de oradan uzaklaşan aracı takip edemedi. Ama artık asıl muhataplarının kim olduğunu biliyordu ve onu bulmak için siteye bir daha gelecekti. Öyle de yaptı. Yüzünü zihnine kazıdığı genç kadını Ehil'e götürmek için tekrar tekrar siteye uğradı. Ancak her seferinde Sanguinarius'a eli boş dönmek zorunda kaldı.

İşte tüm bu yaşananları Ehil'e anlatan Aref, durup liderinin vereceği tepkiyi bekledi. Aref anlatırken onu bölmeyen Ehil'in aklına takılan tek şey, vampirlerin varlığından haberdar olan birilerinin olmasıydı. Vampir lider bu kişilerin düşmanlarının olmasından endişe ediyordu. Ya da onlarla bağlantısı olan başkalarının olması. Ve bu olasılıklar Ehil'i korkutmuştu.

Ehil'in suratında ki endişeyi fark eden Aref, "Bu bahsettiklerim düşündüğün kişiler değil. Bu konuda endişelenmene gerek yok," diyerek liderini rahatlatmaya çalıştı. Ve başarılı da oldu.

Çünkü Aref'in bu konuda emin olduğunu fark eden Ehil, bir nebze de olsa rahatlamıştı. Ama yıllar sonra bir daha adını diline bile almakta çekindiği ve yasakladığı düşmanlarıyla karşılama korkusu bir müddet içini kemirecekti. Ancak korkusunu karşısındakilere belli etmek istemeyen Ehil,"Endişelendiğimi de nereden çıkardın?" diyerek Aref'e kızdı. Çünkü o bir liderdi ve liderler cesur olmalıydı.

Vampir Sokağı Sanguinarius Serisi (2 Kitap) [Düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin