*İyi okumalar
Günler hızla geçiyordu. Yaklaşan sınav, beni iyice tedirgin etmişti. Son zamanlarda ders çalışamamıştım. Yaşadığım olayları düşününce, kendime kızamıyordum. Üstelik tam 'her şey yolunda' diye düşündüğüm an Ulus'un da sıkıntısı patlak vermişti. Onu korumak için, Miray'ın ölümünün ardındaki gerçrkten bahsetmediğime pişman olmuştum. Ulus denen adamla yakınlaşmaları onu bitirmişti. Bu yakınlığa engel olamadığım gibi onun üzülmesine de engel olamamıştım. Ulus, birkaç hafta önce Ankara'ya gitmişti. Arkadaşımın gidişiyle hissettiğim yalnızlık, modumu düşürmüştü. Deniz'le her şey güzel gidiyordu ama hayatımın geri kalanı için bu geçerli değildi.
Şimdi de rutinimi tekrar ediyordum. Mine yaz okuluna yazılıp, evden ayrılmıştı. Çocuklar için olan yaz okuluna sırf teknoloji bağımlılığından kurtulsun diye göndermiştik. Ailem, son olan olaylardan sonra üstümüze daha fazla düşmeye başlamışlardı. Kardeşim ve abime zaten ilgili olmalarına rağmen bu ilgiyi iyice arttırmışlardı. Bana ise en azından görünmezmişim gibi davranmıyorlardı. Annemler yine işteydi ve rutinimin getirisi abimin arkadaşları Mete ve Ahmet abi de bizdeydi. Okan abi olmadığından ortamın hiçbir çekilir yanı yoktu. Onlara hazırladığım sofraya oturduklarında, eline sağlık demeleriyle odama geçmiştim. Eskiden bu öküzler 'eline sağlık' bile demezdi. Kendimi yatağa attıktan sonra açık olan test kitabıma baktım. Günlerdir aynı sayfadaydı. Oflayıp, masaya ilerledim. Sandalyeye oturduktan sonra, en azından bir deneme çözmeliyim diye düşünmüştüm. Sınava iki gün kalmıştı.
1-2 deneme derken, hızımı alamayıp beş saate yakın ders çalışınca gözlerim ağrımıştı. Belimdeki tutukluk da kendini gösterince bu kadar yeterli diye dusunmustum. Sessize aldığım telefonu elime alınca onlarca bildirim gördüm. Deniz'in ard arda attığı mesajlar yüzümde gülümsemeye neden oldu. Şu son haftalarda, ailevi işleriyle meşguldu. Fazla yüz yüze gelemiyorduk. Bu yüzden mesajlaşarak günü tamamlıyorduk. Attığı 'nereye kayboldun?' temalı mesajları geçip arama yerine tıkladım. Çaldıktan birkaç saniye sonra açmıştı.
Derin bir nefes verip "Bebeğim saatlerdir nerdesin sen?" dediğinde gözün test kitabına kaydı.
"Ders çalışıyordum."
O çalışmaya gerek duymadığı için, bunu düşünmemis olmalıydı. Sesi de hafif endişeli gelmişti.
"Tamam, uğrasam çıkabilir misin?"
Gözlerim bu sefer kapıya kaydı. Abimlerin gülme seslerini ders çalışırken nötrlesem bile şimdi baş ağrıtıcı şekilde duyuyordum. Saat de akşam 11 olmuştu.
Oflarken "Sanmıyorum. Abimlere yakalanırım." dedim.
Beni bir süre salmış, istediğimi yapmama izin vermişlerdi. Abim de bana karışmayı kesmişti. Tabi kendimi toparladığım an eski tutucu hallerine dönmüşlerdi.
"Camdan geleyim mi?"
Gözlerim irileşirken "5.kattayım biliyorsun değil mi?" diye sordum.
"Üst kattan ineceğim. Kapıyı kilitle sen."
Kapanan telefonla şokla baktım. Üst katta oturan deli kadın aklıma gelince hızla ona mesaj attım.
'Deniz nasıl gelmeyi düşünüyorsun? Saçmalama"
Deli kadın dediğim 55 yaşında, fazla ses yapıldığında üst kattan bize sidik atan biriydi. Daha önce üst kattan başımıza çok iğrenç şeyler inmişti. Şimdi Deniz'in inme ihtimali komik ve garip geliyordu.
'Geldim bile.'
Kapıyı kilitlemeye gidip, yavaşça anahtarı çevirdim. Yüksek sesten kilitlediğimi farketmezlerdi. Etseler bile 'giyiniyordum' der geçerdim. Cama tıklanmasıyla irkilip, hızla oraya ilerledim. Camı açtığım an sırıtan bir Deniz gördüm.
İçeri atladığında kafamı camdan çıkarıp üst kata baktım. Deli teyze bana el sallıyordu.
"Tekra gel kızım!"
Deniz'de yanımdan kafasını çıkarıp öpücük attı. Ardından kendisiyle birlikte beni de içeri soktu.
"Bunu nasıl yaptın?"
"Kenarlardan tutunarak indim. Göründüğünden kolaydı."
Bu ikinci merak ettiğim şeyi. Ilki ise o kadının evine, Deniz'i nasıl aldığıydı.
"O delinin tekidir. Seni sopayla kovalaması lazımdı."
Deniz kahkaha attığında, elimi hızla agzına goturdum. Anlık olarak susarlarsa, şanssızlığıma onu duyabilirlerdi. Deniz elimi öptüğünde kalbim hızlandı. Ardından elini elimin üzerine getirip yavaşça indirdi.
"Abini sevmiyormuş. Beş dakika da tüm şikayetini anlattı. Ona seni kurtarmam gerektiğini söyledim, abinden."
Son söylediği şeyle sırıtmışken ben de güldüm. En azından benden nefret etmediğini öğrenmiştim. Aklıma gelen şeyle gülüşüm gitti.
"Bu çok tehlikeliydi. Ya düşseydin?"
"Alışığım ben."
Kaşlarım çatılırken, hala tuttuğu elimi sıkıp bana biraz daha yaklaştı. Bu yakınlıga kanmamaya çalışıp, sertçe sordum.
"Birilerinin evlerine tırmanmaya mı?"
Gözlerini devirecek gibi oldu. Kalkan kaşlarımla, bu hareketi yapmamıştı.
"Yaramaz bir çocuktum."
Geçmişi açmasıyla hafifçe öksürdüm. Aklıma onun yetimhane zamanları ve kaçmayla ilgili anısı gelmişti. Fazlası da olabilirdi ve fazlasını artık bilmek istemiyordun.
Konuyu kapatmak için "Tahmin edebiliyorum." dedim.
Ardından, elimi avcunda çevirip parmaklarımızı birleştirdim. Onu özlemiştim. Özlemimin gözlerime yansıdığına emindim. Gözlerimin içine bakarken, onun da gözleri parlamıştı. Yüzünü yüzüme yaklaştırıp, sessizce "Abinler ne zaman yatar?" dedi.
Salondan yükselmeye devam eden seslerin alçalacağı yok gibiydi.
"Bilmem." dediğim an belimi kavradı.
"O zaman sessiz olmalıyız."
Dudaklarını dudaklarıma bastırdığı an kalbim tekledi. Öpüşüne karşılık verip alt dudağını emmeye başladım. Dudaklarımız yer değiştirirken üst dudağını ısırdım. Kollarımı da boynuna sarıp onu yatağa çekiştirdim. O an tüm sesler gitti. Sadece kendi çıkardığımız seslere konsantre oldum. Üstümde doğrulup hızla tişörtünü çıkarınca ben de aynısını yaptım. Çıplak tenlerimiz birbirine değdiği an kavrulduk. Üzerimize örtüyü çekip, sevişirken kendi cesaretime şaşırıyordum. Deniz, beni tamamen değiştirmişti ve ben bu degisime tamamen uyum sağlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karmakarışık Kız (gxg)
RomanceTAMAMLANDI Sosyetik bir fen lisesi, güzeller güzeli disiplin kurulu başkanı ve o liseye hiç uymayan bir öğrenci; Disiplin başkanı bu öğrenciye takarsa, neler olur? Sıradan bir lise hikayesi olması gerekirken karanlığa gömülen İzel'in hikayesi.