*İyi okumalar
Çevremde gördüğüm tek şey gözyaşıydı. Miray'ın cenazesinde okulun yarısı vardı. Omzumu tutan Ulus bana destek olmaya çalışırken doğruyu bilen tek kişi olmak zordu. Deniz, intihar demişti ve herkes öyle biliyordu. Cesedinin taşınmasını haberlerde izlemiştim.
'Genç kız odasında bir aşk mektubu bırakıp canına kıydı!'
Haber başlığı buydu. Şokla izlemiştim. Haberlere göre haftasonu öldürülen Miray'ın cesedi bulunduğunda yanında bir mektup vardı. Eski sevgiliye yazılan bir mektup. Onu komşularından biri bulmuştu. Ailesinden kimse cesedini görmemiş olmalıydı. Çünkü Miray'ın vücudunda izler vardı. Deniz'e bunu sorduğumda komşulardan birine para verdiğini söyledi. Kim para için böyle bir şey yapardı bilmiyorum ama verdikleri paranın büyüklüğünün aklıma gelenden çok daha fazlası olduğuna emindim.
Yanımda ağlayan Ulus'a sarıldım. Dediğim gibi gerçekleri bilen tek kişi olmak yoruyordu. Okuldaki herkes konuşuyordu ama konuştukları şey senaryodan ibaretti. Ve o senaryo en çok Ulus'un canını yakıyordu. O mektupta ki bahsedilen sevgili oydu çünkü. Ailesi bile onun yüzüne bir kaç saniyeden fazla bakamamıştı. Ona bunu yaşatıyor olmak inanılmaz bir vicdan azabı çekmeme neden oluyordu.
"Beni aramıştı İzel. O gün ben ona yaptığı şey için kızdım. Bir daha konuşmadık."
"Senin suçun değildi."
"Benim yüzümden."
Dudaklarımı dişleyip kollarımı ona biraz daha doladım. Yıkılmıştı. Benim bir kaç gün önce ki halime benziyordu. Ben ise önceki gibi delirmiş hissetmiyordum. Toprağa verilme anında birbirimizden ayrıldık. Ulus kum atmak için giderken ben yerimde kaldım. Cenaze bitene kadar sadece olanları izledim. Herkes eve geçerken ise beni almaya gelen arabaya baktım. Deniz cenazeye katılmamıştı. Katılsa garip olurdu zaten. Arabaya yaslanmış beni bekliyordu. Ulus'un yanına gidip "Gidelim." dedim. Ulus kafasını iki yana salladı. "Sen git." dedi. Hareket etmediğimde "Arkadaş gelecek beni almaya." deyip acıyla tebessüm etti. Ardından omzumu sıktı. Ona bir kaç saniye daha baktıktan sonra kafamı sallayıp, arabaya ilerledim. Deniz arabaya yaşlanmış bekliyordu. Yerinden doğrulup kollarını açtığında arasına girdim.
"Sahte davranmaktan nefret ediyorum." dedim. Saçlarımı öpüp "Uyum sağlıyorsun." dedi.
Geri çekilirken "Bu beni hiç rahatlatmadı." dedim.
Gözüm tanıdık bedene takılırken "Deniz, Purs burda!" diye şokla söylendim.
Ulus'un yanına giden çocuğa baktım. Ulus ona sarıldığında iki kat şok yaşadım. Ne oluyordu? Deniz'e döndüğümde kaşlarının çatık olduğunu gördüm.
"Burda olmaması gerekiyor, Ulus'la ne işi var?"
"Takılıyorlardır."
Çok normalmiş gibi söylemişti. Ama ifadesinden onun da bunu normal görmediğini anlıyordum. Ulus'un yanına ilerlediğimde "İzel!" dese bile peşimden gelmişti. Adımlarımı hızlandırdım.
"Ulus!"
Ulus kızarmış gözleriyle bana bakarken kaşlarımı çattım.
"Senin onunla ne işin var?"
O bilmiyordu ama Miray'ın ölümü onların yüzündendi. Beni bile öldürmek için oraya götürmüşlerdi.
"Sen gitmedin mi?" deyip burnunu çekti.
Purs bana yandan bir gülümseme bıraktığında daha da öfkelendim. Deniz'i suçlamayı kesmiştim. Onu affetmiştim ama onun dışında kimseyi affedemezdim.
"Gitmedim. Arkadaşım dediğin o muydu? Birlikte gidelim Ulus."
Ulus, Purs'a baktığında, siyah gözlü pisliğin "Nasıl istiyorsan." demesi sinirlerimi bozdu. Sesinde ki alayı hissetmiştim ve sanki onunla geleceğine emin gibiydi. Ulus kolumu tutup beni çekerken öfkeli bakışlarımı ona çevirdim. Hızla gözlerini kaçırdı.
"Kötü hissediyorum. Desteğe ihtiyacım var. Sen'in Deniz'in var ve ben-"
Devam etmeden sustu. Aralarında bir şeyler olduğunu anlarken telaşlanan bedenimle "O olmaz." dedim.
Ağlamaktan kızarmış gözleriyle "Bunu sonra konuşalım." dedi.
Onun da başına bir şey gelme düşüncesiyle kalbim sıkıştı. Deniz'e baktığımda, Purs'la konuştuğunu gördüm. Belki de ona her şeyi söylemeliydim. Böylece acı çekmez ve önlem alırdı. Ama Deniz, bu olayların başka birinin bilmesinin tehlikeli olduğunu söylemişti. Ben şu an da o tehlikeyi hissediyordum.
"O iyi biri değil. Bunu biliyoruz değil mi? Sana destek olurum Ulus. Boşver onu."
Ulus'un gözleri arkama kayarken ona baktığını anladım. Kafasını iki yana salladı.
"Onun desteğini istiyorum İzel. Bunu sonra konuşalım."
Nasıl bu hale geldiğini bilmiyordum. Yanımdan geçerken şokla kasılan bedenimi zor döndürdüm. Ulus, Purs'un yanına gitmişti. Deniz benim yanıma gelirken "Buna engel ol." dedim.
"Ona bir şey yapmayacak."
"Sen buna inanıyor musun?"
Ona öfkeyle baktığımda, iç çekti.
"Evet, bir şey yapacak olsa şimdiye kadar yapardı çünkü."
Beni sakinleştirmek ister gibi bir tınıyla konuştu. Motora binip, uzaklaşan iki bedene baktım. Etrafımda ağlama, bağırtılar ve araba sesleri vardı. Burnumu çekip "Ona bir şey olursa, ona da eger-" derken Deniz sözümü kesti.
"Sana her şeyi yoluna sokacağımı söyledim. Ona bir şey olmayacak. Sonra bunu halledeceğim tamam mı?"
Kafamı salladığımda kolunu omzuma doladı. Beni arabaya ilerlerken, yerde ağlayan Miray'ın annesine baktım. İçim acırken hızla gözlerimi çevirdim.
"İğrenç biri gibi hissediyorum."
Deniz bir şey demek yerine omzumu biraz daha sıktı. Arabaya binip, cenaze alayından uzaklaşana kadar da konuşmadık. Gözlerimi sertçe silip, derin bir nefes alıp verdim. Okul bir kaç gün sonra bitecekti ama bu cenazeden sonra müdür bizim sınıf için yas ilan etmişti. Herkesin psikolojisinin bozulma ihtimalini düşünüp, bize erken izin vermişti. Bu erken izinden başkan olduğum için faydalanamıyordum. 2 gün daha okula gitmem gerekiyordu ve ben kendimde adım atacak gücü bulamıyordum. Yaklaşan sınavlara hazır değildim. Yeniden başlamaya hazır değildim. Dönemin başında son senem huzurlu geçsin diye yaklaştığım Deniz'e bakarken iç geçirdim. Kendi hayatımı mahvetmiştim. Nasıl düzelteceğimi ise hiç bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karmakarışık Kız (gxg)
RomansaTAMAMLANDI Sosyetik bir fen lisesi, güzeller güzeli disiplin kurulu başkanı ve o liseye hiç uymayan bir öğrenci; Disiplin başkanı bu öğrenciye takarsa, neler olur? Sıradan bir lise hikayesi olması gerekirken karanlığa gömülen İzel'in hikayesi.