Ben kendime bakarken Eda fotoğrafı elimden bir çırpıda aldı.
" Ben bunu nereye asacağımı çok iyi biliyorum." diyerek giyinme odasından çıktı. Ben de her zaman ki gibi onu takip etmeye başladım. Tepenin dışına doğru ilerliyordu. Tam araba garajının oraya gelmişti ki bir odaya girdi.
Tam ben de girecekken " Sen girme. Hemen geliyorum." dedi.
" Ne..nede..n?"dedim kekeleyerek.
" Bekle sadece, sorgulama." diyerek susturdu beni. O kapının arkasına geçip ilerlerken bende kapının ardından içeriye bakıyordum. İlk gözüme çarpan ortada duran bateri oldu. Sonrasında ise diğer müzik aletleri gözüme ilişti. Yan yana dizilmiş elektro gitarlar, yine onların yanında bulunan bir org ve çok seçemesem de bir keman. Baterinin arkasında ayakları tuğladan olan bir koltuk vardı. Koltuğun yan tarafında da bir kapı daha vardı. Muhtemelen ses kayıt odasıydı.
Oda küçük LED ışıklarla döşenmiş ve bu odaya çok değişik bir hava katmış.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Eda gelene kadar ben odayı yüz defa inceledim.
Odanın kapısı hareket edince ben de biraz geri çekildim. Eda kapının arkasından çıkıp ardından kapıyı kapattı.
"Hadi gidelim artık çok oyalandık." diyerek çıkışa yöneldi.
Ben de yanında ilerliyordum " Odaya be..beni niye almadın? Ve fotoğrafı ne yaptın?" diyerek soru sormaya başladım.
" Vallahi Nisa seni odaya alsaydım iki saatten önce çıkamazdık. Abim de çıldırırdı. "
" A..Al..Allah Allah ne var ki orda? " tepenin üstüne çıkmış karavanların alanına girmiştik bile.
" Bütün hayatımız var orada. Anılarımızın hepsii. Tabi birde abimin sidikli fotoğrafları." diyerek kıkırdadı. Öyle bir söylemişti ki ben de istemsizce kıkırdadım.
" OOOO hanımlar neye gülüyorsunuz öyle bakalım? Söyleyin de biz de bir neşelenelim?" diyen Selçuk'a doğru baktım. Ne ara gelmiştik yanlarına hiç anlamadım. Eda tam gülerek cevap verecekti ki biri sözünü kesti.
"Sence ne olabilir?? Eda yeni arkadaş bulunca bizden bahseder. Çünkü kendinden bahsederse terk etmelerinden korkar. Sırf onunla arkadaşlığını sürdürsün diye yapmayacağı şey yok." Bu gerzek sözleri söyleyen Eda'nın abisiydi. kurduğu cümleden bile ne kadar aptal biri olduğu anlaşılıyordu.
" Farkında mısın o senin kardeşin? Onu böyle eziklemeyi kes. O hiçbir şeyden korkmuyor. Korksaydı bir kurt tarafından saldırıya uğrarken beni kurtarmazdı. " dedim sakince. Ben böyle deyince hemen elindeki çatalı masaya fırlatıp olduğu yerde dikleşti. Yüzüne alaylı bir gülümseme yerleştirdi. "Demek konuşabiliyorsun"
" Sen " dedi. "Sen onu tanımıyorsun bile"diyerek konuşmasına devam etti.
Cem'in oturduğu sandalyeye yaklaşarak yüzüne doğru eğildim." Bırak da tanıyım o zaman." dedim gözlerinin içine bakarak. Bunların hepsini çok sakin ve yavaşca söylüyordum. Çünkü şu an,en son isteyeceğim şey kekelemek. Sonra gözlerimi kısarak devam ettim " Bence sen korkuyorsun. Kardeşini elinden almamdan korkuyorsun." ben böyle deyince onun vücudu geri çekildi.
Bu hareketi karşısında gözlerimi abartılı bir şekilde büyüterek. " AHAHA inanmıyorum sen gerçekten korkuyorsun." diyerek dalga geçtim. Kendisi kaşındı ki haketti de.
O bana öfkeyle bakıyordu bende ona öfkeyle bakıyordum. Sinirlenip bağırıp ,çağırmasını bekliyordum ama hiçbir şey yapmadı. Ya da konuşma şeklimle dalga geçmedi. Sanki onu orda tutan bir güç vardı. Simsiyah gözleri beni boğuyordu. Beni gerçekten boğmak istyordu ama sandalyede asla kıpırdamıyordu.
"Abi sakin olun saçmalamayın" diyen Selçuk'un sesiyle Cemden uzaklaştım. Ben ondan uzaklaşınca sandalyesinden kalkıp " İzninizle" diyerek hızlı bir şekilde karavanına gitti.
Eda yanıma ağlamaklı ses tonuyla yaklaşıp " Özür dilerim. Normalde asla böyle biri değil." dedi.
"Allaha aşkına Eda ikidir böyle biri değil diyorsunuz. Madem böyle biri değil neden böyle davranıyor? Hani ben neyse daha dünkü kızım. Size niye böyle davranıyor?"
Hepsi suratıma bakmakla yetindi. " Cevabınız yok tabi. Siz de bilmiyorsunuz ne olduğunu." diyerek kahvaltı masasındaki sandalyelerden birine oturdum.
O anda gözüme , hala bir şeyler yemekte olan Ali takıldı. "Senin olayın ne? Bunca tantanadan hiç mi rahatsız olmadın?" diyerek ben de azıma bir şeyler tıkıştırdım.
Benim sorumu duyduğunu belirterek ilk önce kafasını salladı sonrada azındaki lokmayı yutup konuşmaya başladı. " Benim bebeğim var." diyerek ayağa kalktı ve bizden uzaklaştı.
Yan tarafıma oturmuş Selçuk'ta arkasından bağırıyordu " Görüyoruz onu göbeğin senden önde gidiyor. Gamsız herif ya." diyerek kendince sitem etti.