Veee ben uyandım. Hala karavandaydım. Terden sırılsıklam olmuştum. Bu nasıl bir rüyaydı. Hayır hayır bu rüya değildi. Ben bu anı yaşamıştım. Ama unutmuşum.
Telefonumdan saate baktım. Saat öğlen bir olmuş. Hemen yataktan kalkıp, rengine gıcık gittiğim kırmızı karavandan dışarıya çıktım.
Kırmızıdan nefret ediyorum saçlarımdan nefret ettiğim gibi.
Küçükken herkes benimle dalga geçerdi. "Kızıl Cadı" diyerek alay ederlerdi. Çok sinir olurdum. Sırf bu yüzden orta okulda siyaha boyamıştım saçımı.
Liseye geçince boyamayı kestim. Artık kimsenin dalga geçmesi umurumda değil.
"Heyy Kızıl Cadı nereye daldın öyle ya"diye bana seslenen Edaya doğru baktım. Orta alandan bana sesleniyordu. Eda bana seslenince dün gece kendime verdiğim söz geldi aklıma. Artık konuşacaktım. Kendimi zorlayinca konuşabiliyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ona doğru ilerlerken diyeceğim cümleyi yüz defa tekrarladım beynimde. " Hiç..hiç bir şey olmadı. Yeni u..yandım ya ondan bir sersemlik var"dedim duraksayarakta olsa.
Yanına vardığımda koluma girerek şaşkın gözlerle" Kızz o ne güzel sestir. Dün sadece bir kaç kelime duydum ağzından. Şimdi bir cümle içinde duyunca baya şaşırdım. Tünaydın bu arada. Biz de öğle yemeğine oturmuştuk. Tam zamanında uyandın" diyerek beni bir yere sürüklemeye başladı.
"Bir elimi yüzümü yıkasaydım Eda. Gözümdeki çapaklara baksana" diyerek gözlerimi kırpıştırdım. Cümle kurarken hala duraksıyordum ama Eda durumumu anlayıp hiç aldıriş etmedi.
"Ay tamam ya bakma öyle ahah. Gel tepenin içine girelim. Hem üstünü de değiştirirsin" dedi ve bu seferde tepenin içine doğru ilerledik.
Banyoya girip lavabonun karşısında kendime baktım. Suyu yavaşça açtım ve yüzümü yıkamaya başladım.
"Biliyor musun Nisa ben seni çok sevdim." Eda kapının arkasından benimle konuşuyordu.
"Yani olmayan kız kardeşim gibisin. Daha dün tanışmama rağmen kanım ısındı sana." diyerek konuşmaya devam etti.
Ben hiç konuşmaya başlamasa mıydım acaba? Hiç susmayacak gibi bu kız.
Aramızda kapı varken benimle konuşmaya çalışması, Eda'nın ne kadar deli bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyordu.
Yüzümü yıkayıp aynaya bakmamla çığlık atmam bir oldu.
Çığlımı duyan Eda hemen içeri girdi. "Kız ne oldu ya ne bağrıyon!!"
"YÜZÜM AAA" diyerek yüzümü gösterdim. Kaşım ve kirpiğimde beyazlamalar olmuştu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Eda yüzüme bakar bakmaz gözleri kocaman açıldı. "Ama bu daha demin yoktu. Nasıl olur?"
"Bi..bilmiyorum."diyerek ağlamaya başladım.
"Gel buraya ağlama. Çıkalım şuradan bir. Doktora gidelim hemen."
"Hayır"diyerek göz yaşlarımı sildim. "Ol..maz beni hemen bulurlar" daha ailemle yüzleşecek halim yok. Mesajlarına ve aramalarına dahi dönmedim.
"Nisa saçmalama ciddi bir şey olabilir."
Onu dinlemeden geçen gittiğimiz giyinme odasına girdim.
Hızlı hareketlerle bütün çekmeceleri açıp kapattım. Amacım makyaj eşyalarını bulmaktı. En sonunda bulunca, bir far paletiyle rimel alıp aynanın karşısına geçtim.
"Nisa çok çabuk mod değiştiriyorsun seni anlayamıyorum. Biraz sakin ol lütfen" diyerek bana sitem ediyordu.
Arkamı dönüp yine o sahte gülüşümü yaparak "Saa...sakinim. Endi..di..şelenme" diyerek beyazlamış olan kaşıma turuncu tonlarında far sürdüm. Diğer kaşıma benzetmek için baya uğraştım. Kirpiğime de bir rimel sürünce bütün beyazlık ortadan kalktı.
Eda da yanıma doğru yaklaşarak telefonunu gösterdi. "Telefondan araştırdım. Bazen stresli olduğumuzda olabiliyormuş. Ama seninki anında beyazladı. Bence yine de bir doktora gidelim."
"Hayır. Bak dü..dü..zelttim zaten." diyerek bu sefer de kıyafet dolabına yöneldim. İçinden kot renginde bir gömlek çıkarıp üstüme geçirdim. Altıma da siyah bir kot giydim.
"Nisa saçını örmemi ister misin?" diyen Edaya kafamı sallayarak cevap verdim.
Beni sandalyeye oturtup saçımı örmeye başladı. Saçımı örerken bir şarkı mırıldanıyordu.
O söylerken ben de onunla birlikte eşlik ettim.
Yarayı onar Savrulsun kader Kaybımı kurtar Bana ait şeyi Getir bana
"Bu şarkıyı hep çok sevmişimdir. Babam saçımı tararken söylerdi. Alışkanlık olmuş. Senin de şarkıyı bilmene çok sevindim." diyerek bir iç çekti. Aynı anda bende iç çektim. Onun aksine benim babamla ufakta olsa güzel bir anım yok. "Bu arada bitti saçın. Aynaya bakabilirsin"
Dediğini yapım aynaya baktım. " Ay Eda çok güzel olmuş. Te..te..şekkür ederim." cümlelerimi kurarken okadar yavaş konuşuyordum ki dilimi kesip atasım geldi. Neyseki Eda sabırla cümlemi bitirmemi bekliyordu.
"Ne demek canım. Malzeme güzel haha. Aa fotoğraf makinem nerde acaba bir fotoğrafını çekeyim. Anı kalmış olur." diyerek çekmeceleri karıştırmaya başladı. Fotoğraf makinesini bulup hemen yüzüme tutmaya başladı. Elindeki şipşak fotoğraf makinesiydi. Çekilen fotoğrafı altındaki bölmeden basıp çıkarıyordu.
"Şimdi kocaman gülümse bakalım." diyerek flaşı suratıma patlattı.
"Ya Eda olmaz ki böyle. Gözüm kapalı çıktı kesin."
"Bakıcaz artık" diyerek elindeki fotoğrafı sallamaya başladı.
Birkaç saniye sonra fotoğraf ortaya çıkmıştı.
"Bak çok güzel çıkmışsın işte. Boşuna mızırdandın."
Elinde hemen fotoğrafı alıp ben de baktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gerçekten çok güzel çıkmıştım. Çok mutlu gözüküyordum.