Cem Kara
"Bir daha eğitime gelenin anasını sevsinler." diyen Edaya dikiz aynasından tek kaşımı kaldırarak baktım.
"Ne var yağ. Haksız mıyım? Cırkımızı çıkardın abi. Her yerim ağrıyor." diyerek omuzlarını ovuşturuyordu.
Eda böyle söyleyince yanında oturan Selçuk koluna bir tane geçirdi" Senin mi her yanın ağrıyor. Yuh be Eda Allahtan kork. Bütün eğitim boyunca sırtımdan inmedin. İt gibi koşturdun ormanda beni." diyerek Selçuk edaya söyleniyordu. Onlar arkada birbirleriyle didişirken büyük bir karın guruldama sesiyle araba da bir sessizlik oldu.
Ses bizim bulldozer Aliden geliyordu.
Üçümüzde ona dik dik bakınca "Acıktım galiba ben ya" dedi utanarak.
Onun bu haline gülerek "Ben de" dedim.
"Ayyy iki saattir bir şey yemiyoruz. Ölüceemm."
"Tamam Eda gider şimdi hazırlarız bir şeyler. Ali eve gitmeden Umut'un bir şeye ihtiyacı var mı?"
"Yok kardeşim. Her şeyi tam benim yavrumun. Çabuk gidelim uyanır şimdi zaten."
Tamam diyerek kafamı salladım ve hiç bir yere sapmadan Tepeye doğru sürdüm.
10 dakikanın ardından Tepeye varmıştık artık.
Garaja girerken burnumuza gelen yemek kokularıyla hepimiz birbirimize bön bön baktık.
"YİNE Mİ?" dedi Eda sitem edercesine.
"Anlaşılan o ki Nisa yine uyanık. Aile yemeğinden beri her eve geldiğimizde bu kızı uyanık buluyoruz. Şimdi de yemek yapmış. Hayırdır?" diyerek park ettiğim arabadan inerken Edaya yandan bir bakış attım.
"Abi açıkçası o günden beri Nisa'nın kendinde olduğunu söyleyemem. Son bir haftadır Asenadır, Zalimdir, Buluculardır ve eğitimdir derken kızın nasıl olduğunu bile soramadım. İlk tanıştığımızda ki neşesi ve enerjisi hala yerinde ama beyninin içi çok dolu gibi. Çok fazla dalıp gitmelere başladı. Kendi kendine konuşmalar başladı.Biz eğitimden her döndüğümüzde nereye gittiğimizi dahi sormadı. En önemlisi de o gün Yasemin Babaannenin karavanından çıktıktan sonra ASENA'NIN lafını dahi etmedi."
Hepimiz tepenin içindeki mutfağa doğru giderken aklıma gelen düşünceyle bir an buz kestim.
"Cem böyle bir şey olamaz. Yasemin Babaanne bizden bahsetmez saçmalama." diyerek omzuma dokunan Selçuktan uzaklaştım. Yine duygularımı bastırmaya çalışıyordu.
"O zaman bu kıza ne oldu? Bu davranışlarının bir açıklaması olmalı. Üç gün önceye kadar her şey normaldi. Yani bize yine yardımcı oluyordu Asena konusunda. Okuldayken de her şey normaldi. Ve onunla aramızda bir şeyler var gibiydi."dediğimde hepsi kafasıyla onayladı.
"Bana olan bakışlarını hiç gördünüz mü? Önceden gözleri parıldayarak bakiyordu simdi ise mahçup bir şekilde bakıyor. Neden? Neden peki onu tanıdığımızdan beri içimde tanımlayamadığım bir his var? Bu his sanki sanki..."
"SANKİ ONU DAHA ÖNCE DE TANIYORMUŞUZ GİBİ." bunu hep bir ağızdan söylemiştik.
Herkes bir iç çektikten sonra mutfağa giriş yaptık.
İşte oradaydı. Kızıl saçlarıyla mutfak tezgahında bir şeyler hazırlıyordu. Bizim geldiğimizi hissedince irkilerek arkasını döndü. Kocaman bir gülümseme ve parlayan gözlerle "hoş geldiniz" dedi kekeleyerek.
Hepimize teker teker bakıp gözleri benimle buluşunca taş kesildim. Yeşil gözlerim onun kahve gözleriyle her buluştuğunda siyaha dönüyordu. Ama bu sefer farklı bir şey daha vardı. Büyük bir ışık huzmesi etrafımızı sarıyordu sanki. Etraftaki sesler bulanıklaştı, mutfakta sadece Nisa ve ben vardım. Bütün ışığıyla beni içine çekiyordu. Bu bana ikinci kez oluyordu. Okulda aynalı odadayken de aynı şey olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
●~ASENA~●(Devam Ediyor)
ФэнтезиDişi Kurt demektir👉Asena Türk mitolojisinde önemli bir rol oynayan efsanavi bir kurttur. Ve yüzyıllar sonra Asena geri döndü.
