Zeynep

323 34 11
                                        

Cem Kara'nın Azından

"O kızı nereden tanıyorsunuz?"

Sude'nin sorduğu soruyla elimdeki kitabı kenara bırakıp ona baktım. Şimdi bir anda neden bunu sormuştu ki?
Nisa onu en yakın arkadaşı Zeynep sanmıştı. Bizimle tek kelime edemeyen  kız okulun ortasında ciyak ciyak bağırmıştı. Sırf Zeynep olduğunu düşündüğü için. "Zeynep" olmadığını söylese de Nisa bundan çok emindi ve isminin aslında Sude  olduğunu öğrendiğim kızı direkt Asena listesine aldı.
Onu listeye almamızdaki en büyük etken fotoğraflardı. Nisa'nın kanıtı vardı resmen arkadaş olduklarına dair.
Tabi bir etken  daha vardı. Nisa'nın Zeynep'i aslında ölmüştü. Trafik kazasında hayatını kaybetmiş.
Ama Nisa "Ben onun hiç bir zaman öldüğünü düşünmemiştim. Öldü haberini almadan bir saat önce buluşmuştuk. Bana "Çekindiğimiz fotografları eve geçince atarım" demişti. O fotoğraflar bir saat sonra bana geldi. Ama  yarım saat sonra annesi beni arayarak öldü haberini verdi. Nasıl olur diye sorduğumda ' Eve gelirken araba çarpmış' dedi. Yani olay akışında bir tezatlık vardı. Eve hiç gitmediyse o  fotoğraflar bana nasıl gelmişti ki?  Ailem beni cenazesine bile götürmedi. Tabi ortada bir cenaze vardıysa. Diyeceğim o ki bu kız kesinlikle Zeynep ve aradığınız kız o olabilir."diyerek bizi ümitlendirmişti.

Bir ümidin peşinden sabahtan beri dolanıyordum. Sabah Nisayla konuştuktan sonra kızın yanına gidip Nisa adına özür diledim. Amacım ona yaklaşmaktı. Biraz sohbet ettik okulun bahçesinde. Nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını az buçuk anlayınca okuldan kaçmayı teklif ettim. Hiç de mırın kırın etmeden kabul etmişti.

Sohbet esnasında kitaplarda  hoşlandığını söyleyince ben de onu geçen gün Nisa'nın bahsettiği sahaf dükkanına götürdüm. Lupo-Viro kurt insan demekti. Dükkana girdiğimizde her yerde kurt sembolleri vardı. Selçuk'un dediği gibi adam baya takıktı anlaşılan.

"Sana bir soru sordum. Nisayı nereden tanıyorsunuz?"dedi tekrardan Sude.

Kaşlarımı havaya kaldırıp ona tip tip baktım. Nisa'nin Nisa olduğunu nereden biliyordu?

"Nisa??" Dedim bilmezlikten gelerek. " Hangi Nisa?"

"Hani sabah bana bağıran kızıl saçlı kız var ya. Siz onun arkadaşları değil misiniz?"

Yüzüme şaşkın bir ifade takınarak " Aaa o kızın adı Nisa miymiş? Arkadaşı değiliz onun. Sadece sana bağırmasını engeliyorduk."dedim. Bu kızın foyasını şimdi ortaya çıkaramazsam bir daha çıkaramazdım.

Bir anda oturduğum puftan kalkıp onun yanındaki pufa oturdum.
Yüzüne doğru yaklaşıp çenesinden tuttum.
Gözleri ışıl ışıl bana bakıyordu. Bunu gerçekten yapmak istemezdim. Birini yakınlaşarak etkilemek yapılabilecek en adi şeydi. Ama yapmak zorundaydım.

"Ne ne yapıyorsun? Bir gören olucak."dedi Sude.

Kulağına doğru eğilerek"Zeynep?"dedim.
Kalp atışları hızlanmıştı.

"E.. e.efendim"dedi kekeleyerek. İşte tuzağıma düşmüştü.

"Biliyor musun?"

"Ne.. neyi?"

"Kekelemek Nisaya yakışıyor sana değil Zeynep." dedim pis pis gülerek.

Beni itekleyerek "Ne diyorsun sen be?"dedi.

"Diyorum ki Zeynep olduğunu kabul ettin. Daha deminden beri sana Zeynep diye sesleniyorum."dedim dişlerimi göstererek.  Bu yanlışlıkla olmuştu. Kurt dişlerimi göstermek istememiştim.

Zeynep bir anda oturduğu yerden kalkıp dükkandan dışarıya fırladı.

Ben de peşinde  giderken dükkan sahibi beni durdurup "Hayırdır deli kanlı ne oluyor?"dedi.

●~ASENA~●(Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin