"Lütfen dikkat et tatlım. Eğitimlerini ve tedavini erteleme sakın" Iris gülümseyip Frigga'nın elini tuttu. "Merak etme Frigga. Ertelemeyeceğim. Sizde dikkat edin olur mu?"
Frigga gülümseyip kafasını salladı. Iris herkesle vedalaşınca Loki sandalyesini geçide doğru sürdü. İstemeye istemeye ellerini sandalyeden çekip bir kaç adım geri gitti. Iris son kez kafasını çevirip onlara el salladı.
Aynı karşılığı aldığında Heimdall kılıcı çevirip geçidi açtı. Iris tekerleklerini ittirerej geçitten geçti.
Kendini bir anda Avengers kulesinin önünde bulduğunda iç çekti. Burayı özlemişti. Tekerleklerini ittirerek kapıya ulaştı. Yanından geçen herkes ona şaşkınca baksada o bunu umursamıyordu. Tek istediği kırgında olsa babasını görmekti. Bu konuda daha fazla gurur yapamazdı. Kendini Tony'nin yerine koydu. Hangi baba evlat acısı çekmek isterdi ki?
"Bayan Stark hoşgeldiniz. Bay Stark'a haber veriyorum he-"
"Gerek yok Friday. Ona süpriz yapmak istiyorum. Şu an nerede?"
"Ortak salonda efendim ama şu an-"
Iris Friday'i dinlemeyip içeirye girdi ve asansörü çağırdı. Asansör geldiğinde heyecanla asansöre bindi. Gideceği kata basıp beklemeye başladı. Asansörün kapıları açıldığında o kolondan çıkıp salona doğru sürdü sandalyesi. Duvarın kenarında durup içeriye baktı.
Tony koltukta dalgın bir şekilde elini yanağına yaslamış yere bakıyordu. Çökmüştü. Iris babasını bu halde gördüğünde içinden bir parça kopmuş gibi hissetti. Tony'nin göz altları morarmış, gözlerinin içi kızarmış, yüzü bembeyazdı. Beti benzi atmıştı. Bedeni de aynı zamanda yüzü gibi çökmüştü. Üzerinde her zamanki gibi pahalı takım elbiselerinden yoktu. Klasik siyah bir tişört ve eşofman vardı. Ayrıcana çok zayıflamıştı da.
Iris, babasını inceledikten sonra vicdanı sızladı. Dolu gözlerini ondan çekip bakışlarını bacaklarına çevirdi. Eğer Tony bacaklarını kullanamadığını görürse daha da yıkılacaktı.
Iris kimseye daha fazla acı vermek istemiyordu.
Ama çok çaresizdi.
"Tony beni dinliyor musun?...Tony!" Iris bakışlarını konuşan sarışın kadına çevirdi. Sarı saçlı, bakımlı bir kadına benziyordu. Babasının karşısında oturup ona bir şeyler anlatıyordu ama babası onu pek dinliyormuş gibi gözükmüyordu.
"Ne diyordun Pepper?"
Pepper sıkıntılı bir nefes verdi. "Düğü-"
Iris daha fazla kapı dinlemek istemedi ve derin bir nefes verip sandalyesini içeriye sürdü. Onu ilk gören Pepper oldu. Kadın gözlerini kocaman açmış Iris'e bakmaya başladı.
"Ne oldu?" dedi ve onun baktığı yöne baktı Tony. Afalladı. Hızla ayağa kalktı.
"C-camelia'm?"
Iris dolu gözleriyle gülümsedi. "Baba"
"S-sen hayal değilsin değil mi?"
Iris başını iki yana salladı. "Değilim baba" Eğer şu an yürüyebilseydi kesinlikle ilk işi babasına koşarak sarılmak olacaktı. Tony gözlerini zar zor kızının yüzünden çekip vücudunu inceledi. Gözleri üstünde oturduğu tekerlekli sandalyeye kayınca gözünden yaşlar düşmeye başladı.
"C-camelia sen-"
"Sadece sarılsak olur mu?" Dedi Iris titrek bir sesle. Şu an bu konuyu konuşmak istemiyordu.
Tony cevap vermeden hızlı adımlar kızının önüne çöktü ve sıkıca sarıldı ona.
Iris daha fazla dayanamıp babasının omzunda hıçkırarak ağlamaya başladı.
"Özür dilerim, çok özür dilerim ay parçam. Her şey benim suçum. Seni koruyamadım, seni daha erken bulamadım. Kendimi asla affetmeyeceğim"
Iris bir şey diyemedi. Sadece Tony'nin omzunda kaç aydır içinde biriktirdiklerini gözyaşlarıyla döktü.
Böle işte
Bu arada h.o sınıfım karantinaya alındı djsnsismksmdis bide sınav haftası aw
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiraz Çiçeği | Stark Daughter
FantasyDaha küçücük bir bebekken dünyaya gözlerini açtığında yalnızlığa mahkum edilmişti ama yinede ayakta durmayı başarmıştı. O, Tony Stark'ın Camelia'sı, O, Şebek Clint'in bal böceği, O, annesi yerine koyduğu Natasha'nın biricik kızı, O, abisi yerine ko...