Daha küçücük bir bebekken dünyaya gözlerini açtığında yalnızlığa mahkum edilmişti ama yinede ayakta durmayı başarmıştı.
O, Tony Stark'ın Camelia'sı,
O, Şebek Clint'in bal böceği,
O, annesi yerine koyduğu Natasha'nın biricik kızı,
O, abisi yerine ko...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Size iyi okumalarr bende gidip diğer bölümlerinizi yazayım💚
Bütün ekip askerle savaşırken Steve Bucky ile uğraşıyordu. Bucky sürekli Steve'i savurup Iris'e ulaşmaya çalışıyordu ama Steve sürekli yerden kalkıyor ve bunu engelliyordu.
Iris düştüğü yerden kalkmaya çalıştı ama ayağının acısı buna izin vermiyordu. Tony önündeki iki adamı vurup yükselerek kızının yanına geldi. Onu olabildiğince yavaş bir şekilde kucağına aldı ve uçmaya başladı.
Tony güldü. Canı acısada bunu belli etmiyordu. Bu özelliğini kendisinden almıştı. " Evet farkettim. Demir kolluyu nasıl dövdüğünü gördüm. Tahmin edeyim Natasha öğretti sana bunları"
İris'de güldü "Evet onun öğrencisiyim. Yalnız harikaydım değil mi" sesi heyecanlı çıkmıştı. "Harikaydın birtanem. Sanırım artık senin tersine gitmemem lazım"
Güldü. "Beni nereye götürüyorsun bu arada kule darmadağın oldu da. Keşke birazdaha kalsaydık. Daha adam pataklamadım" ellerini yumruk yapıp havada salladı. Tony kızını daha sıkı tutup onu iyice kendine çekti. "Canın yanıyor Camelia bunun farkındayım. Benden gizleme. Ben senin ba-"
Iris Tony'nin ne söyliyeceğini anlayıp sözünü kesti. "Neden kuleye girmişler bulabildin mi?" Tony derin bir nefes alıp verdi. Kızının ne yaptığını anladı. "Neden girdiklerini bilmiyoruz ama kuleye girebilmek için bizi oyaladıkları kesin"
"Anladım. Hala beni nereye götürdüğünü söylemedin?"
"Sürpriz"
Iris bir şey demeden sessiz kaldı. "Sıkı tutun" dedi Tony. "Ne?"
Anlamasada kollarını sıkıca babasının demir zırhının boynuna sardığında Tony ateşleyicilerini hızlandırdı. Yaklaşık on dakika sonra şehirden uzak, ormanın içinde tahtadan bir evin önünde iniş yaptılar. Tony kızını kucağından indirmeden evin kapısını açıp içeriye girdi. Zırhı üstünden ayrılırken üst katta ki bir odaya çıktılar. Iris'i yatağa yatırdı ve doğruldu.
"Yaralarına pansuman yapmamız lazım. Doktor çağıracağım ayağına baksın"
Tony odada çıktıktan sonra Iris sıkıntılı bir nefes verdi. Yorgundu ve söylediğinin aksine yaraları sızlıyordu. Gözleri yavaş yavaş kapanmaya başlarken son duyduğu şey içeriden gelen Tony'nin söylenmeleriydi.
...
"Nerede bu malzemeler?" dedi homurdanarak Tony. Banyo harici her yere bakmıştı. Aklına gelen yer ile burun kemerini sıktı ve banyoya doğru ilerledi. Lavabonun al kısmını açıp ilk yardım kutusunu aldı.
Bu aralar aklı çok doluydu ve doğru düzgün düşünemiyordu. Banyodan çıktıktan kızının kaldığı odaya doğru ilerledi. "kusura bakam biraz geç kaldım. Uzun bir süre malze-" Tony gördüğü görüntüyle susup gülümsedi.
Iris onu beklerken yorgunluktan uyuyakalmıştı. Sessizce yatağın kenarına oturup kızının saçını öptü ve yavaş dokunuşlarla Iris'in yüzüne pansuman yapmaya başladı.
Pansuman bittiğinde Tony malzemeleri toplayıp ayağa kalktı. Kızının saçını son kez öptü ve kapıyı kapatarak odadan çıktı. Malzemeleri eski yerine bırakarak salona geçti.
"Jarvis öncelikle sessiz konuş. Şehirde durumlar nasıl?"
"Yenilmezler hallediyor efendim ama yinede destek yollamamı ister misiniz?"
"Evet lütfen. Mark- 41, 43 ve 46'yı yolla"
"Gönderildi efendim"
Koltuğa oturdu ve başını ellerinin arasına aldı. "Buraya bir doktor da göderir misin Jarvis"
