Yeni bir okul günü.Ben gitmek istiyor muyum? Kesinlikle hayır. Gece çok geç yattım. Uykum beni çağırıyor. Yatak çok sıcak.Yorganım sarmalamış beni gitmeme izin vermiyor. Uf tamam tamam ne uykum var ne de yorganım gitmeme izin vermiyor. Sadece bahaneye ihtiyacım var.
"Hadi kalk kızım. Yanlış duymuyorsam bu ses anneme aitti. Terliklerimi ayağa giyip yatağımdan fırladım. Mis gibi kızartma kokusunu annemin gülüşü enfes hale getirmişti.
"Anne işe geç kalacaksın. "dedim saate bakarak.
"Bugün izin aldım.Güzel kızımla kahvaltı yapmak için."
"Anneee!"dedim son harfi uzatarak söylemiştim.
"Tamam tamam bugün hastaneye gideceğim de biraz üşütmüşüm de."
Bir ayda en çok üşüten insan olarak tarihe geçebilirdi. Tabi bunun yalan olduğunun farkındaydım.Benden sakladığı bir şeyler vardı ama ne kadar sorarsam sorayım sesim kulaklarına gitmeyecekti.Cevapsız sorularıma bir yenisi eklenecekti sadece.
"Ee hadi gelsene çay soğudu."dedi benim tatlı yalancım.
"Üstümü giyinip geliyorum dedim.Bana iki beden büyük gelen pijamalarımla odama koşarken.Paçalarım sürekli ayağıma takılıyordu.Birkaç kez düşmeme neden olsa da çok severdim ben.Rahatlığıma biraz düşkün olduğum söylenebilir.
Büyük bir karar verme aşamasından sonra mavi pembe beyaz çiçek desenli elbisemi giydim.,Üzerimede beyaz ince bit triko hırka aldım.Bir kaçta aksesuar evet gayet iyi görünüyordum.Saçlarımı örüp yana attım. Odadan çıkıp anneme kısa bir kedi yürüyüşü(podyum mankenlerinin yaptığı yürüş)yaptıktan sonra nasıl olduğumu sordum. Annem yanıma gelerek "Çok güzel olmuşsun bebeğim ama aç şu saçlarını" dedi.Aslında birkaç saat ne olacak sanki. Bunun için annemi kıracak değildim.,Saçlarıı açıp tekrar aynanın karşısına geçince."Vay be böyle daha güzel olmuşum.Annem haklıymış" diye geçirdim içimden. Anneme sarıldım ve onu öpücüklere boğdum.Ona sarılmak iyi gelirdi. Yalnız olmadığımı hissettirirdi bana.
Kahvaltımı yaptıktan sonra gitmemekle ısrar eden ayaklarımı ikna etmeye uğraştım.Gerçekten zordu. Güven Koleji'ne giden yolları yürürken bu yolların benim için olmadığını düşünüyordum.Kendimi üvey evlat gibi hissediyordum ve hissetmekte de son derece haklıydım. Yoldan ne kadar geri dönmek istediğimi bilemezsiniz.
Aslına bakarsanız dert etmem gereken hiçbir şey yok(!)Okulda burslu sıfatıyla anılmaktan, Okulun sahi binin oğluna ters davranmak ve tuhaf tuhaf bakan gözler dışında.
Okulun önüne gelmiştim.Dün büyülenmiş gibi baktım okul şimdi perili bir köşk kadar korkutucuydu. Büyüktü, şatafatlıydı.Zengin okulu olduğundan mıdır bilmem ama bir albenisi vardı. Hayallerimi süsleyen "mükemmel "sıfatına yakışan bir okuldu ama ne yazık ki içi boş insanlarla doluydu. Tabi istisnalar vardır. Mesela Doruk...Başkada varsa ileride görüşecektim. Tabi ölmezde kalırsam(!)
Evet ikinci okul günüme Rüzgar'ı görerek başlamıştım. Arabasının önüne yaslanmış, birisiyle konuşuyordu. Şu lanet karizma bir bakışıyla huzurumu kaçırmayı nasıl da başarmıştı. Acaba özel güçleri falan mı vardı. Yoksa bu sadece bana mı özeldi. Dur bir dakika hayır hayır gözlerim yanlış görüyor olmalı ama değil.Mavi gözler,mükemmel gülüş.Yok yok göz yanılmasıdır.Öyle olması gerekti.Ya da beynimin bana oynadığı küçük bir oyun halüsinasyon falan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOK ARTIK
ChickLitTesadüfen gözleri gözlerime değdi.Bunun büyük bir aşkın başlangıcı olduğunu bilemezdim... "Sana tut diyen yok zaten.Senin kollarında olmaktansa yeri boylamayı tercih ederim Bay Ukala."dedim. , "Öylemi."diyerek üzerime doğru yürüyüp,beni duvara yasl...