•01: İçinden geçir beni•

1.3K 212 47
                                    

Hayal et

İçinden geçir beni hayal et

"Bez aldın değil mi?"

Kim Taehyung hayatının sevmediği, yorulduğu bir evresinde duruyor, zamanının çoğunluklu kısmını neden böyle bir hayatı yaşadığını sorgulayarak geçiriyordu. Tam olarak altı yıldır yaşadığı bu hayat canını sıkmaktan öte bir işe yaramıyordu artık. Doğrusu ev ve iş arasında gidip gelen düzeni eskiden bu kadar batmıyordu gözüne. Nasıl bugüne kadar böyle bir düzen ile yaşadığını da anlamıyordu. Sabah erkenden gittiği, gece aynı saatte döndüğü işini nasıl kabullendiğine anlam veremiyordu. Tek bir saniye oturup düşünmeden çıktığı yolu, sadece altı yıl sonra  yolu yarıladığı zaman sorgulamaya başlamıştı.

Boğuluyor, boğuluyor ve her nefes almak için çabaladığında daha fazla boğuluyordu.

Bir de tüm bunların üstüne Jimin onu yoruyordu. Huysuz bir adama dönüşmüştü eşi. Sürekli bağırıyor, sürekli bir koşturmanın içine giriyor ve uzaklaşıyorlardı birbirlerinden. Birlikte böyle bir hayatı paylaşıyor ve doğrusu paylaşmaya çalışıyorlardı. Bunun fiyasko bir saçmalık olduğunu düşünmeye başlıyordu.

Paylaşamıyorlardı.

Jimin'in saçma düzenleriyle bir sorunu yok gibi görünüyordu. Fakat Taehyung merak ediyordu.

Jimin hiç mi sorgulamıyordu hayatlarını? Evliliklerini?

Çünkü sadece aynı evi paylaşan iki adama dönüşmüşlerdi. Bir hayatı değil, bir evi paylaşıyorlardı artık. Jimin'in bununla ilgili sorunu yok gibiydi.

Yağmur yağsın üstüne

Yaşlanmış gözler görmezse bilmez

Jimin gözlerini kapatıyor, etraflarında olan biteni görmüyor ve görmek de istemiyor diye düşünüyordu Taehyung. Jimin onunla bu fiyaskoyu paylaşmanın sorun olmadığını düşünüyor olmalıydı. Her gece ettikleri kavgalar, konuşmayı bırakmaları, birlikte uyumak ve aynı evi paylaşmak dışında yaptıkları başka bir şey yok iken, eşi ortada herhangi bir sorun yok gibi davranıyordu.

Taehyung'un aksine yapabiliyordu bunu.

"Sen beni dinliyor musun ya? Ölü balık gibi alık alık bakma yüzüme aptal herif!"

Taehyung bir zamanlar ona güzel gelen ama şimdilerde sıradanlaşan yüze baktı. Jimin her zaman sinirli, stresli davranıyordu. Üzerinden agresifliğini atmıyor, atmak istemiyordu.

"Duydum." dedi Taehyung boş bakışlarını onun gözlerine dikerek. "Masanın üzerine koydum."

"Neden söylemek yerine sinirlerimi bozuyorsun, anlamıyorum ki." gözlerini devirip yatak odasından çıkmıştı Jimin.

Ben de diye düşündü Taehyung. Ben de neden senin böyle olduğunu anlayamıyorum diye düşündü. Jimin eskiden de böyle miydi düşüncesini bırakalı uzun zaman olmuştu.

Hayal et

Jimin'in eskiden nasıl biri olduğunu unutalı uzun zaman olmuştu. Yatağın üzerinde oturdu. Açık pencereden görünen gökyüzüne bakıp nefesini bıraktı.

Nefes alamıyordu artık.

Bu evde...Jimin'in yanında ve işinde.

Tüm bunlardan kaçamamak daha fazla nefes almasını zorlaştırıyordu.

"Bebeğim baba sabah erkenden uyanacak. Hadi biraz uyu."

Jimin kucağında Han ile odaya girdiği zaman bakışlarını gökyüzünden ayırıp onlara doğru döndü. Giymekten artık paçavralaşan pijamaları, dağınık saçları ve gözlükleri ile her zamanki Jimin'di. Jimin ne zamandan beridir kendisine dikkat etmiyordu artık? Her zaman böyle miydi? Belki de değişen o değildir diye düşündü. Belki de değişen benimdir diyordu kendisine.

"Ölü balık." dedi Jimin ona bakarak. "Arada bir çocuğun olduğunu hatırlamaya ne dersin?"

Onu ve laf sokmalarını görmezden gelmeyi diledi. Aksi, huysuz bir Jimin ile atışmak yapmak istediği son şeyler arasında bile yoktu. Aslında Taehyung neyi yapmak istediğini bile bilmiyordu. Fakat kesinlikle bu gece neyi yapmak istemediğini biliyordu. Jimin ile kavga etmek istemiyordu. Jimin kavga etmelerinden hoşlanıyor olabilirdi fakat Taehyung onun aksine bundan yorulmuştu.

Sen kalbimde bir yerde

Jimin küçük oğulları ile birlikte yatağa oturduğu zaman ikisini izlemeye başladı. Bir yıl önce hayatlarındaki tek değişiklik bu küçük oğlan çocuğu olmuştu. Taehyung, küçük bir çocuğun onlara iyi geleceğini söyleyen Jimin'in isteğine karşı çıkmamış ve küçük bir çocuğu evlat edinmişlerdi. Jimin taşıyıcı bir anneden doğan bir bebek yerine, ailesi olmayan bir çocuğa aile olmaları gerektiğiyle ilgili çok uzun bir konuşma yapmış ve Taehyung'u bunun için ikna etmişti. Kabul etmesi gerekirdi ki eşinin yaptığı uzun konuşma oldukça mantıklıydı. Jimin, Taehyung'un aksine her zaman mantıklı davranırdı.

Taehyung bundan da yorulmuştu.

Küçük çocuğu evlat edinmiş ve Jimin'e göre hayatlarını değiştirmişlerdi. Fakat Taehyung bunu göremiyordu.

Hayatlarında değişen neydi?

Han'ın altını temizleyen dağınık eşine baktı. 

Han'ı tıpkı Jimin gibi çok seviyordu. Küçük çocuk onun kendi çocuğu olmuştu. Baba olmak şu hayatında alışabildiği sayılı şeyler arasındaydı. Fakat eğer Jimin düşünmeyi tercih ediyor olsaydı, Taehyung'un baba olmak için hazır olmadığını anlamış olurdu. Taehyung kendini hazır olmadığı bir sürü şeyin içinde bulmuştu. Küçük bir çocuğun sorumluluğu, sevmediği işinin sorumluluğu ve bu eve ait her şeyin sorumluluğunu omuzlarında yük misali taşıyordu.

Jimin bunları görmüyor, belki de görmeyi istemiyordu.

Taehyung çok yorulmuştu.

"Baba ölü bir balık gibi değil mi oğlum?"

Jimin bebeğin saçlarını okşayarak güldü. Taehyung onu izledi.

Yorgundu.                            

Küçük çocuğun anlamsızca çıkardığı sesleri ve gülüşünü duyuyordu.

Uzanıp oğlunu ve onunla ilgilenen eşini izledi. Jimin onun aksine eğleniyor ve bu saçma hayatlarından sorunu yok gibi davranıyordu.

Gözlerini kapattı.

Gözünü yum

Orada bul

İçinden geçir beni hayal et


__________

Yemin ederim darmadağınım. Bu hikaye bana ev size de öyle olsun istiyorum💜

Young and in love||VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin