Zaman dost muydu?
Düşman mıydı?
Kim Taehyung gözlerini açtığı zaman oda aydınlıktı ve boştu. Hemen yan tarafta duran saate baktığı zaman nefesini bırakmıştı. Uyuduğu zaman saat o kadar da geç değildi fakat, uyandığında artık sabah olmuştu. Jungkook'un yatağında kendisi yatmıştı, onun nerede uyuduğunu tahmin edemiyordu. Yastığın yanlarına ve saatin yanına baktı fakat kendisi için yazılmış bir not bulamadı. Yatağın üzerinde oturup derin bir nefes aldı. Dün uyumadan önce ondan kendisine hikâye anlatmasını istemesini hatırladı. Daha sonra sorduğu soruyu hatırladı.
Jungkook ona gerçekten cevap vermiş miydi, yoksa beynin bir uydurması mıydı duydukları? O an gözlerinin kapalı olmamasını ve uyumuyor olmayı dilerdi. Anlık bir cesaret ile sorduğu soruyu yanlış zamana denk getirmişti ve bunu bir daha yapabilecek gibi görünmüyordu. Nefesini bırakıp ayağa kalktı. Odaya gidip üzerini değiştirmesi gerekiyordu.
Fakat kabul ediyordu ki, Yoongi'yi görmek ya da Hoseok'un sorgulamalarını çekmek istemiyordu. Ayağa kalkıp kendisi yüzünden dağınık olan yatağı toparladı. Buraya saklanmak istemiyordu. Yatağı toparladıktan sonra nefesini bırakmış ve Jungkook'un odasından çıkmıştı. Koridor boştu. Kendi katlarında sadece ikinci öğretimlerin olduğunu biliyordu. Ama bazı şeyler değişmişti ve Taehyung bildiği bu küçük ayrıntının da değişmiş olabileceğini düşündü.
Kendi odasına doğru yavaş adımlar ile yürüyordu. Kapının önüne geldiği zaman nefesini bıraktı ve kilitli olmadığına emin olduğu kapıyı açtı. Okula gitmedikleri süre boyunca kapıyı asla kilitlemezlerdi. Bunun değişmemiş olduğuna sevinmediğini inkar edemezdi. Anahtarını dün odadan çıkarken almamıştı ve eğer kapı açık olmasaydı büyük ihtimalle kapıda kalacaktı. Odaya girdiği zaman arkadaşlarının, en azından hala arkadaşı olan Hoseok'un uyuduğunu düşünerek kapıyı yavaşça kapattı.
Oda karanlıktı ve içeriyi aydınlatan tek şey kapalı perdelerden sızmaya çalışan ışıktı. Nefesini bırakıp kendi dolabına doğru gittiği sırada gördüğü sahne ile birinin yeniden boğazına yapıştığını düşündü. Boğulduğunu hissediyordu, düşünüyordu. Jungkook kendi yatağında oturmuştu ve uyuyan Yoongi'yi izliyordu. Yutkunmaya çalıştı. Bir insan neden uyuyan birisini dikkatle izlerdi? Taehyung cevabını bilmek istemediği bir soruyu kendisine sorarken bulmuştu kendini. Dolabın yanında öylece durup öylece baktı Jungkook'a. Genç oğlan izlendiğini anlamış gibi kafasını kaldırıp ona baktığı zaman, bakışlarını kaçırmaya başladı. Jungkook'un derin bir nefes aldığını ve gülümsediğini biliyordu.
"Odada fazladan bir yatak olmadığından ve seni de rahatsız etmek istemediğim için buraya geldim." diye açıkladı Jungkook.
Taehyung onun kendisine açıklama yapmasına birkaç dakika önce mutlu olabilecek olsa bile zihninde olan sahne yüzünden bunu düşünemiyordu. Jungkook'u arkadaşını dikkatle izlerken bulmuştu. Bu bakışları ona tanıdıktı. Kendisi de ona öyle bakıyordu. Kendi bakışlarını görmüyor olsa bile nasıl baktığını hissedebiliyordu. Jimin de kendisini böyle izlerdi.. eskiden diye düşündü, eskiden öyle izlerdi.
"Anlıyorum." diye mırıldandı dolabını açarken. Eline geçen bir gömleği ve pantolonu aldı.
Arkasına döndüğü zaman Jungkook'un kendisini izlediğini gördü. Belki de yanılıyorumdur diye düşündü. Jungkook birkaç dakika önce Yoongi'yi izliyordu fakat şimdi kendisini izlemeye başlamıştı.
"Ne oldu?" dedi Jungkook'un gözlerinin içine bakarak.
"Düşünüyordum." dedi Jungkook gülerek.
Taehyung gülümseyerek onu izlemeye devam etti. Neyi düşündüğünü elbette merak ediyordu. Jungkook kendi yatağından kalktığı zaman, Taehyung onun kendi yatağında uyumuş olduğu gerçeğini belki de bir süre unutamayacaktı- onu izlemeye devam etmişti. Jungkook gülümseyerek yanına gelmişti ve Taehyung bu yüzden kalp çarpıntılarının hızlandığına yemin edebilirdi. Onun hayran olduğu güzel ellerini yüzünde hissetmeyi hiç beklememişti. Öylece durmuş şaşkınlıkla kendisinden daha kısa olan oğlana baktı. Jungkook gülümseyerek gözlerinin içine bakıyor ve yüzünü okşuyordu. Taehyung eskiden bunu rüyasında bile göremeyeceğini biliyordu. Zamanın belki de küçük değişiklikler yapması o kadar da kötü değildir diye düşünmüştü.