Jimin'i ne zaman ya da neden sevdiğini hatırlamıyordu.
Bir zamanlar sevdiğini, şimdi ise o sevginin yok olduğunu biliyordu sadece. İlk kez ne zaman sevdiğini anlamıştı? İlk kez nerede buluşmuşlardı? Kaçıncı buluşmalarında öpüşmüşlerdi?
Hatırlamıyordu.
Altı yıl sonra bitmişti her şey.
En azından Taehyung'un içinde.
"Sen şu alık alık bakma işini yeni adet mi edindin?" dedi Jimin yemek kaşığını oğluna doğru uzatırken.
Taehyung cevap vermek yerine onu izledi. Saçları dağınıktı, üzerinde hiç çıkarmadığı paçavralaşmış pijamaları vardı ve gözleri şişmişti. Akşam kendisi kustuktan sonra uyumuştu ama Han'ın gece uyandığını ve muhtemelen Jimin'i uyutmadığını biliyordu. Taehyung sabah uyandığı zaman şaşırmıştı. Jimin onu itekleyerek uyandırmamış ve Han'la yine kendisi ilgilenmişti. Bu alıştığı şeyler arasında değildi. Jimin çocuğa alışması için ikisini sabaha kadar birlikte bırakıyordu bazen. Fakat gece midesinde olan her şeyi kustuktan sonra, eşi bebekle ilgilenmiş ve sabaha kadar odaya girip ona bakmıştı.
"Uykusuz görünüyorsun." diye mırıldandı Taehyung gözlerini tabağından ayırmadan. Yüzünü görmese de Jimin'in onun ağzından çıkanlara şaşırdığına emindi.
"Ah." Jimin boğazını temizledi. "Benim için endişelenme. Uykusuz değilim."
Taehyung cevap vermedi. Yemek boyunca aralarında geçen tek konuşma bu olmuştu. Jimin oğullarına yemek yedirirken birkaç kez gülmüş ve bir şeyler anlatmıştı çocuğa. Fakat Taehyung onu duymuyor, görmüyordu.
Aklından geçen tek bir şey vardı. Ne zaman bu hale gelmişlerdi?
Hiç bilmediği bir evde, hiç bilmediği bir insanla yaşıyor gibi hissediyordu. Kafası karışıktı ve bunun birden fazla sebebi vardı.
Nefesini bıraktı.
"Diana ile buluşacağım."
Taehyung kaşığını tabağa bırakarak Jimin'e baktı. "Tamam."
"Yani sadece birkaç saat için Han ile ilgilenebilir misin?"
"Onu neden götürmüyorsun?" diye sordu Taehyung eşinin gözlerinin içine bakarak.
"Diana gelinlik deneyecek." dedi Jimin. "Sen görmüyor olabilirsin ama o bir çocuk. Bu tür gezmeler onu yoruyor."
Yine başlayacak diye düşündü Taehyung. Jimin istediği şeyleri yaptırmak için her zaman mantıklı sebeplere sahipti. Bunları onunla da paylaşmaktan asla geri duymazdı.
"Yoongi ve Hoseok ile buluşacaktım. Onu da kendimle götürürüm."
"Harika." Jimin gülümseyerek oğlunu kucağına alırken. "Sizinle daha çok eğleneceğine eminim. Onu senin yerine hazırlayacağım."
Taehyung'un ağzını açıp cevap vermesine izin vermeden salondan kucağındaki çocuk ile birlikte çıktı. Ellerini sıkıp derin bir nefes aldı. Pekala kucağında oğlu ile arkadaşları ile zaman geçirmek zor olacaktı. Ama bir de bunun için Jimin ile kavga etmek istemiyordu. Dün geceden sonra hala kendini toparlanmış hissedemiyordu. Öğlene doğru uyanmış ve günlerden pazar olduğu için işe gitmemişti. Tamam eğer seçim Taehyung'a kalsaydı kesinlikle işe gitmeyi seçerdi.
Birkaç aydır pazar günlerini sevmiyordu. Evde kalmak ve Jimin ile bitmek tükenmek bilmeyen kavgaları yaşamak tatil günü için adet halini almıştı. Bir otelin muhasebe bölümünde çalışıyordu ve haftada tek bir gün izni vardı. Bunu iptal ettirmek ve çalıştığı o bir gün için para istemediğini öne sürmüş olsa bile kabul etmemişlerdi. Bunu kabul etmek düzeni bozardı ve otel yönetimi kesinlikle bunu istemiyordu. Nefret ettiği işine gitmek evde kalmaktan daha iyi bir tercih olsa bile pazar günlerinden kaçışı yoktu.