Kim Taehyung on yıldır hayatında olan fakat bundan bihaber odasından hayal kırıklığı ile giden oğlanın ardından sadece bakmıştı. Onu suçlu bulmayacağının farkındaydı elbette ama bu hayal kırıklığı yaşamasına engel olmuyordu. Jimin onun en zayıf anlarında yanında olmuştu ve şimdi o anlardan kurtulmak için kendisinin kullanıldığını düşünüyordu. Hayal kırıklığını hayatının yarısı boyunca yaşamıştı. Zaman ona yeniden bir şans verdi ise neden şimdi yeniden hayal kırıklıkları yaşıyordu?
"Taehyung." dedi Yoongi omzuna dokunarak. "Belki biraz uyusan iyi olur. İyi görünmüyorsun."
"Onu hiçbir zaman kullanmadım." kısık ses ile konuştu. "Buna hakkım yok biliyorum ama bunu bu kadar kolay düşünmesi ve inanması beni hayal kırıklığına uğratıyor. "
Yoongi yanında oturarak elini tuttu. Elbette Kim Taehyung en yakın arkadaşının kendisi için üzgün hissettiğini, yanında olduğunu biliyordu. Fakat bazen insanın böyle anlarda ihtiyacı olan tek şeyin yalnız kalmak olduğunu da biliyordu. Jimin'in bakışlarındaki kırıklık zihninde yeniden belirdiğinde derin bir nefes alarak kafasını salladı. Kim Taehyung bunun tüm karmaşalardan daha kötü olduğunu düşünüyordu şimdi.En azından bu gece düşünceleri ona yardımcı olmalılardı. Düşmüş ve kaybolmuş hissediyordu.
Zaman belki de hayal kırıklığıydı.
En azından Kim Taehyung için belki de öyleydi. Pekâlâ, elbette harika birisi değildi ve bunun farkındaydı. Fakat diğer oğlanın kendisini bir pislik olarak kabullenmesini anlamıyordu. Ne diğer zamanda ne şimdi oldukları zamanda oğlanı kullanmamıştı.
Kafası karışıktı evet fakat kafasını karıştıran zaten oğlanın kendisiydi. Kendisini sürekli onu izlerken buluyordu ya da merak ederken. Fakat tüm bunlar kullanmak değildi. Tüm kafa karışıklıklarına rağmen onu kullanmadığını biliyordu. Birlikte oldukları on yıl boyunca onun gözlerinde kendisine dair hayal kırıklığı görmemişti. Belki de diye düşündü pencereye doğru bakarken, belki de göremedim. Bu berbat hissettiriyordu ve onun kendisini görmek istemediğini biliyordu. Fakat bu kendisinin de hayal kırıklığı yaşadığını yok etmiyordu.
Hoseok odaya girdiği zaman iki oğlan da kafasını kaldırıp ona bakmışlardı. Jimin ile kimin konuştuğunu ve kimden bir şeyler öğrendiğini anlamak zor değildi. Üçü dışında kimse Yoongi, Jungkook ve Taehyung arasında olanları bilmiyordu. Taehyung bakışlarını oğlandan ayırdığı zaman Yoongi konuşmayı kendisinin yapması gerektiğini anlıyordu. Bunu kimseyi kırmadan yapabilmeyi umuyordu ama ne yaşanırsa yaşansın Taehyung'un ve Jimin'in gözlerindeki hayal kırıklıklarını görmüştü oğlan. Derin bir nefes alarak son kez yanında oturduğu arkadaşına baktı ve ayağa kalktı.
"Neden yemeğe inmediniz? Zahmet edip gelmeyeceğinizi mesaj atsaydınız keşke."
"Hoseok." dedi Yoongi ona bakarak. "Oturur musun lütfen? Bir şey konuşmalıyız."
"Ne oldu?" Hoseok kendi yatağına geçip otururken arkadaşlarına bakarak sordu. "Taehyung'un neyi var?"
"Yemeğe inmek için gelecektik ama Jimin odaya geldi. Bir şeyler öğrenmiş ve yanlış anlamış. Ağır şeyler konuşuldu ve Taehyung gerçekten üzgün."
Hoseok şaşkınlıkla arkadaşına baktı. "Ne hakkında konuştuklarını anlamıyorum ama sunumları için olmadığı açık."
"Birisi Jimin'e gidip son günlerde yaşadığımız problemleri anlatmış ve Taehyung'un kendisini kullandığını düşünüyor-"
"Bekle Yoongi." dedi Hoseok oğlanın lafını bölerek. "Yani benim gidip Jimin'e söylediğimi mi düşünüyorsunuz?" şaşkınlıkla arkadaşlarına baktı.