İnsanlar gelir ve insanlar gider
Sen ve ben bu dünyada kalıyoruz
Seninle doldurdum tüm boşlukları
Fikirlerinin darmadağın olduğunu hissediyordu Taehyung. İlk tanıştıkları zamanı hatırlıyordu. Okulun ilk günü koridorda çarpışmışlardı. Taehyung âşık olduğu oğlan gidene kadar Jimin'in her zaman kendisini izlediğini fark etmemişti. Bunu fark ettiği zaman onunla yakınlaşmıştı. Canı daha az acımış ve zamanla onun gidişini kabullenmişti. Şimdi her şey bambaşkaydı.
Jungkook buradaydı ve Jimin ile evli değillerdi. Jimin'in gözü kendisinin üzerinde değildi. Onun kendisini izlemediğine artık emindi. Gözleri arkadaşı ile oturan bedeni bulduğunda nefesini bıraktı. Jimin onunla ilk tanıştığı zaman, çocukluk arkadaşı genç kız ve sınıftan bir arkadaşı dışında kimseyle konuşmazdı. Üçü de birbirleri dışında kimseyi istemiyor gibi görünüyorlardı. Fakat şimdi geçmişe geri dönmüşlerdi ve her şey değişiyor gibi görünüyordu. Sınıftan birkaç kişinin ikiliyle konuşmaya başladıklarını görmüştü. Belki de diye düşünmüştü Taehyung, belki de kader değiştiği için bunu sorgulamaması gerekirdi. Kendi hayatı değişirken elbette onların da hayatı değişecekti.
Sabah çamaşırhanede olanlar aklına geldiği zaman derin bir nefes alıp bakışlarını çekti oğlanın üzerinden. Onu çamaşırhanede bırakıp odasına çıkmıştı. Ama Jimin ile aynı sınıfta olmak ve sürekli bir şekilde karşılaşmak işleri zorlaştırıyordu. Eskiden onu izleyen genç oğlanken şimdi bunu kendisi yapıyordu ve bu kesinlikle onun için sinir bozucuydu.
"Bu durumdan hoşlanmıyorum." dedi Hoseok onun düşüncelerini yok ederek. "İkiniz de susmak konusumda ısrar ediyorsunuz. Dün sizi sokak köpekleri gibi boğuşurken yakaladım ve bugün sanki sözleşmiş gibi konuşmuyorsunuz."
"Bu kaba bir tabir." dedi arkadaşına bakarak. "Farkındasın değil mi?"
"O kadar kelime arasından bunu mu düşündün cidden?"
Taehyung nefesini bırakıp önünde durak kitaba baktı. "Bunu sorgulamayı bıraksan olmaz mı?"
"Hayır." dedi Hoseok. "Biz arkadaşız. Aramızda gizli saklı bir şeyler olmayacak diye söz vermiştik. Ama siz bu kuralı bozuyorsunuz."
Taehyung ona ciddi anlamda bir şeyleri anlatabilmeyi dilerdi. Fakat ne arkadaşını delirtmeyi ne de kendini deli gibi göstermeyi istemiyordu. Hoseok her zaman meraklı bir insan olmuştu ama, Taehyung değişen diğer şeyler gibi bunun da değişmiş olmasını isterdi.
"Kendi isteğiniz ile gelip anlatacaksınız." dedi Hoseok nefesini bırakarak. "Birbirimizden bir şeyleri gizleyeceksek neden arkadaşız ki?"
"Bazı şeyler arkadaşlara da anlatılmaz." Taehyung gülümsemeye çalıştı. "Eminim ki, seninde bize anlatamadığın şeyler vardır."
"Bu üçümüzden iki kişinin bilip bir diğerinin bilmediği türden bir şey olamaz ama." dedi Hoseok gözlerini devirerek. "Kavga edişinizin sebebi sır ise bu daha korkutucu bir şey. Birlikte sırrınıza sahip çıkmak yerine köpek gibi boğuşuyorsunuz. Önce kendini eğit sonra bana ders vermeye kalk zeki çocuk." kitabını açtı. "Sizinle uğraşmayacağım. Ne haliniz varsa görün. Ama bir daha kavga ederseniz ikiniz de odadan siktirip gidersiniz. Haberiniz olsun!"
Taehyung derin bir nefes alıp bakışlarını arkadaşından ayırdı. Yoongi'ye ve kendisine kızgın olduğunu biliyordu. Fakat kendi dediğinin arkasında duruyordu. Bazı şeyleri arkadaşların bilememesi gerekirdi bazen. En azından Hoseok'un ruh sağlığı açısından Taehyung susmaya devam edecekti. Fakat kabul etmeliydi ki, Yoongi'nin herkese susma nedeni neydi bilmiyordu.