•08: Zaman bir şans ya da lanettir•

758 188 91
                                    

Zaman kendinde farklı acılar taşıyor, bu acıları farklı şekilde gösteriyordu. Fakat Kim Taehyung için zaman kendisine bir hediye vermişti. Annesinin ve babasının ölmediği, hayatının yeni başladığı günlere geri dönmüştü. Ablası ile olan kavgası yok olmuştu. Yıllardır onu affetmeyen ablası dersten çıktıktan sonra onu arayıp çok özlediğini söylemişti. Kısa bir anlığına kendini kaybettiğini düşünmüştü. Fakat kendi zamanlarında değil geçmişte olduğunu anladığı zaman gülümsemişti. Ablasını özlemişti. Kendi hatası yüzünden kaybettiği ablasını ikinci kez kaybetmeyecekti.

"Jennie seni daha önce aramamış gibi mutlu görünüyorsun." dedi Hoseok yurt odalarında oturuyorlarken. "İki gün önce konuştuğunuz zaman sızlanıyordun. Ben çocuk muyum niye sürekli arayıp kontrol ediyorsun diye ağlıyordun."

"Ailemi özledim çünkü." derin bir nefes aldı. "Yoongi'yle konuştun mu?"

"Evet. Aslına bakarsan şu an onun için gidiyorum zamanı gelmiş." Hoseok yataktan kalkıp ceketini aldı. "Bana birkaç saat için bir yerlere gitmemi söyledi."

"Neden?" diye sordu nefesini bırakarak.

Aslında tahmin ediyordu ve bundan kaçışının olmadığını da biliyordu. Kaçmak istediği de söylenemezdi.

"Seninle konuşacakmış." Hoseok ceketini giyerken cevapladı. "Bugün ikiniz de garip davranıyorsunuz. Elma suyu için ve ayılın. Geri döndüğüm zaman normal olmazsanız gidip Jungkook'ların odasında kalacağım."

Kim Taehyung duyduğu isimle duraksasa bile Hoseok onun cevap vermesini beklemeden çıkmıştı odadan. Yapabildiği tek şey nefes almak ve vermek olmuştu. Bugün onu görmeyeceğine emin olmuştu ama zaten kafası karışık bir haldeyken görmemesi daha iyi olur diye düşünüyordu.

Kapı açıldığı zaman düşüncelerinden ayrılmış ve ıslak halde odaya giren arkadaşına bakmıştı. Kendisinden uzaklaştığına emin olduğu arkadaşına.

"Selam." dedi gülümsemeye çalışarak.

Bu zamanda bir yıllık arkadaş gibi görünüyor olsalar bile ikisi de arkadaşlıklarının daha fazlası olduğunu biliyorlardı. Kabul ediyordu ki Yoongi'yle kötü olmak, mesafeli olmak istemiyordu. Yılların dostluğunu şimdi kaybetmek istemiyordu. Zaman her şeyi değiştirmek için bir şans verirken bir hata yapamazdı. Yoongi kendisine cevap vermek yerine ıslaklığına aldırmadan çalışma masasının önündeki sandalyede oturdu ve ona baktı.

"Başla." dedi derin bir nefes alarak. "Uzun uzun konuşarak vakit kaybetmek istemiyorum. Yağmur yağıyor ve Hoseok en fazla bir saat geri dönmez. O yüzden başla anlatmaya."

"Nasıl istersen."

En baştan başlaması gerektiğini biliyordu. Fakat zihnindeki anılarında küçük oğlunu görüyor ve özlüyordu. Onun daha hiç var olmadığı zamanlara dönmüşlerdi. Jimin hatırlasaydı işlerin kendisi için Yoongi'yle olandan daha zor olacağına emindi.

"Biliyorsun,"dedi Taehyung ona bakarak. "Jimin'le iyi değildik ve ben artık eve bile gitmek istemiyordum. Sizinle çıktığımız gün."

"Jungkook'la,"diye düzeltti onu Yoongi. "Jungkook'la çıkıp gün boyunca çocuğunu bile sormadığın o gün."

Taehyung derin bir nefes alarak devam etti. "Eve döndüğüm zaman her şey berbat olmuştu. Kavga ettik ve geri dönüşü olmayan kelimeler.."

"Kullandın."demişti Yoongi onu bölerek.

"Evet, kullandım. Nefes almak ve daha fazla kavgayı büyütmemek için aşağıya indim. Yağmur yağıyordu o gece ve bir kadın geldi yanıma. Elinde birkaç kuruşluk vardı. Bana uzatıp zamanın bana bir şans verdiğini söyledi. Yani öyle bir şeyler söyledi. Bunun bir şaka olduğunu düşündüm ama aldım. Öylesine bir denedim. Yemin ederim gerçekliğine inanmasam bile sadece öylesine denedim."

Young and in love||VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin