•09: Belki de bildiğini düşündüğün şeyleri aslında bilmiyorsundur•

772 193 112
                                    

"Benimle gel."

Zamanda ne kadar geriye giderse gitsin ya da zaman ne kadar geçerse geçsin bazı insanlar her zaman aynılardı. Hoseok'un uzun yıllar boyunca sürecek macerası başlıyordu ve bu sefer kesinlikle onunla alakası yoktu. İlk başlarda Taehyung sürekli korumacı davranan Diana'dan kurtulmak adına onun Hoseok ile sevgili olması için uğraşmıştı fakat bazı şeyler olmadığı zaman olmuyordu. Pekâlâ, diğer tarafta Hoseok yavaş yavaş bir şeylerin olmayacağını kabullenmiş fakat asla unutmamıştı. Taehyung değiştirmek istediği hayatına dair bir adım atmıyordu. Eline geçen bu şansın öylece kayıp gitmesine elbette izin vermeyecekti.

Fakat arkadaşının hayatına karışıp karışmamakta kararsızdı.

Çünkü diğer geçmişte ikisini Taehyung bir araya getirmiş olsa bile burada Hoseok kendisi adım atmıştı. Bir yerde terslik olduğunu düşünüyordu. Belki de zaman aslında herkese bir şans veriyordu. Yine de bazı şeyler tuhaftı. Yoongi'nin neler olduğunun farkında olması ve bildikleri şeylerin farklı yoldan yine yaşanması gibi şeyler.

"Nereye?" diye sordu bıkkın ses tonunu gizleme gereği duymayarak.

Bay Mino dün iptal ettiği dersi bugün telafi ediyordu ve daha yeni ara veriyorlardı. Yoongi arkadaşlarını beklemeden dışarıya çıkmıştı ve Taehyung onu biraz yalnız bırakmanın ikisi için de iyi olacağına karar vermişti. Bu yüzden Hoseok'un dışarıya çıkıp onu rahatsız etmesini engellemek için uğraşıyordu.

"Sen beni dinlemiyor musun?" dedi Hoseok ciddi bir ifade ile. "Diyorum ki, gidip o kızla tanışacağım artık."

"Artık mı? Daha dün gördün ne ara artık diyecek kısma geçtin sen?"

"İlk görüşte aşka inanıyor musun?"

Evet diye düşünmüştü. Evet inanıyordu. Jeon Jungkook'a ilk görüşte âşık olmuştu.

"Saçmalama Hoseok." dedi gerçek düşüncesini kendisine saklamaya karar vererek. "Gidip ne diyeceksin? "

"Sen hap falan mı kullanıyorsun?" dedi Hoseok gülerek. "Aynı sınıftayız biz ve konuşacak bir sürü konu bulabilirim. "

"Pekala, sen git o zaman. Ben neden geliyorum?"

"Çünkü kız şu oğlandan ayrılmıyor ve ben kendisiyle yalnız kalmak istiyorum."

"Hoseok." dedi nefesini bırakarak. "Peki, hala merak ediyorum. Bunun beni ilgilendiren kısmı ne?"

"Sen de oğlanı bizden uzak tutacaksın. Sen oğlancı değil miydin?" dedi sırıtarak. "Çocuk çirkin değil bence biraz düşün."

Taehyung derin bir nefes alarak arkadaşına baktı. "Hayır." dedi. "Hayır, sana yardım etmeyeceğim. Ben gelmek istemiyorum. Git tek başına hallet."

"Gelmezsen seni sikerim."

"Sen ne ara oğlancı oldun?"

"Ölmeyeceksin ya yardım edersen. Arkadaşının mutluluğu için kıçını kaldırsan ne olur?"

"Ben mutlu olacağını sanmıyorum." dedi gülerek onu izlerken.

"Ben sanıyorum. Senin sanman önemli değil zaten."

"Tek başına hallet."

Hoseok'un istediği zaman ne kadar ısrarcı olduğunu biliyordu. Fakat kesinlikle bu sefer kabul etmeyecekti. Eğer kabul ederse şuan da olmanın anlamı ne olurdu ki? Hayatını değiştirecek adımları atmalıydı. Jungkook ile konuşmak gibi. Yıllarca içinde tuttuğu tüm duyguları artık içinde tutmamak gibi.

"Taehyung arkadaşının geleceğini sikme lütfen. Ben de seni kuyruk gibi peşimde taşımak istemiyorum inan bana." dedi Hoseok somurtarak. "Ama çocuk bir an olsun ayrılmıyor kızın yanından."

Young and in love||VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin