Hayat bir şekilde her zaman karışık olmanın bir yolunu buluyordu. Ya da sadece Kim Taehyung'un hayatı bu şekilde ilerliyordu. Fazlası ile karmaşık bir durumun içindeydi ve kesinlikle yolunu kaybetmiş hissediyordu. Daha farklı bir şekilde hissetmesi mümkün değil gibi görünüyordu. Elbette yağmurlu bir günde kendisine verilen şans ile geçmişe döneceğini kimse söylememişti ona.
Fakat kabul etmesi gerekirdi ki, bir şeylerin değişip değişmeyeceğini denemek istemişti ve seçim kendisine aitti. Eline şansı bırakan kadın sadece zamanın ona bir hediye verdiğini söylemişti. Bu şansın dileğinin gerçekleşecek olması olduğunu söylememişti. Bu bir şeyleri değiştirmezdi ve Kim Taehyung belki öfke ile belki sakin bir şekilde aynı şeyi dileyeceğini biliyordu.
Geçmiş şimdi gelecekten daha karmaşık durumdaydı ve bununla nasıl baş edeceğine dair bir fikri yoktu. Her zaman içinde büyük bir ukde olarak kalan Jeon Jungkook ile en yakın arkadaşı Min Yoongi birbirlerini seviyorlardı ve bir şansı olmadığını biliyordu. Fakat kabullenmek bilmekten daha zordu ve bununla da baş etmesi gerektiğini biliyordu. Min Yoongi ile on iki yıllık arkadaşlıkları bitmiş görünüyordu. Bunun şimdi geldikleri zamanla alakasını biliyordu. Bir de tüm bunların üzerine Jimin ile bir karmaşaları vardı ki...bu diğerlerinden daha zordu çözülmek için.
Yapmaması gereken şeyleri yapıyordu ve kısa süreli düşünmemeyi ertelediği şeyler balyoz etkisi ile zihnine çarpıyorlardı. Jimin ile birbirlerinden uzak durmaları gerekiyordu. Bunu biliyordu. Oğlan bunu bilmiyordu fakat kendisi biliyordu ve buna uymamıştı. Arkadaş olmayacaklarını, olamayacaklarını biliyor fakat sanki yakın iki arkadaşlarmış gibi davranıyordu. Düşündükleri ile yaptıkları çelişiyordu ve Kim Taehyung ikisinin arasında sıkışıp kalıyordu.
Kapının açılması ile düşüncelerinden kopmuştu. Gözleri oğlanın bıraktığı anahtarı bulduğu zaman bu sefer arkadaşlarının geldiğini biliyordu. Tanıdık sesleri duyduğu zaman da gözlerini ayırdı anahtardan.
"Görmen lazım harika oyunlar var. Ben burada böyle bir yerin olacağını tahmin etmezdim."
Hoseok'un sesini duyduğu zaman kafasını kaldırdı. Yoongi ile bakışları karşılaştığı zaman oğlanın kafasını çevirdiğini görüp nefesini bıraktı. Her şey kendisi için berbat haldeyken, Yoongi'nin sanki Taehyung suçlu gibi kafasını çevirmesi sinirlerini daha fazla bozuyordu.
Onu görmezden gelmeyi seçti. Yoongi ile yumruklaşmak belki sinirlerini atmasında yardımcı olabilirdi fakat sonrasında yeni problemler çıkaracağına emindi ve bunlarla da uğraşmak istemiyordu.
"Sen yatağından çıkmayı düşünmüyorsun galiba." dedi Hoseok ona bakarak. "Hastalığının bedensel olduğunu sanmıyorum." alayla güldü."Senin sorunun beyninle alakalı dostum. Tıp mucizesi bir arkadaşımız var Yoongi."
Taehyung kendi söylediklerine gülen Hoseok'u duymazdan geldi. Jung Hoseok'un laf sokmaları pek umurunda değildi. Bunu her zaman yapıyor sayılmazdı ama değişen diğer şeyler gibi bu değişmiş olabilirdi. Şu sıralar öğrendiklerinin yanında bunun değer bakımından bir öneminin olmadığını biliyordu.
"Jimin.." dedi Taehyung arkadaşına bakarak. "Anahtarları ona kim verdi?"
Yoongi'ye bakmadan sadece Hoseok'a bakarak kim diye sorduğunda diğer oğlanın da bu soruyla ilgileneceğini biliyordu. Göz ucu ile baktığı zaman Yoongi'yi kendisini izlerken bulmuştu. Kaşlarını çatarak kendisini izleyen oğlandan ayırdı bakışlarını.
"Benden aldı." dedi Hoseok."Eşyaların onların odasında kalmış ve lazım olabileceğini düşündüğünü söyledi. Sen uyuyacağını söylediğin için anahtarımı verdim."