Sabah güneş ışıklarının ve tanıdık gelen ama ismini bir türlü hatırlayamadığı rock grubunun yüksek sesli müziğiyle gözlerini aralamıştı Taehyung.
Gözlerini tam açamadığı için sadece beyaz tavan görüş alanındaydı ve daha fazla uykusu vardı. Fakat hafta sonu artık bitmişti ve uyanıp işe gitmesi gerekiyordu. Nefret ediyor olsa bile paraya ihtiyaçları vardı ve fazla oyalanma gibi lüksü de yoktu. Ancak dün gece yaşanan kavga ve sonrasında kullandığı kelimeler aklına geldiği zaman alnına vurdu ve derin bir nefes aldı. Tüm kelimeler zihninde yeniden tekrar ediyordu. Taehyung bunun yeni bir kavganın başlangıcının olmamasını umut ediyordu.
Müziğin sesi arttığı zaman nefesini bıraktı ve gözlerini tavandan ayırdı. Jimin ne zamandan beri rock müzik dinliyor ve Han'ın uyanmasını göze alıyordu? Bakışları odada gezindiği zaman kendi yatak odalarında olmadığına emin olmuştu. Telaşla yataktan kalktı ve etrafa baktı.
Pekâlâ, kesinlikle yatak odalarında değildi.
Jimin gece onu başka bir odaya taşımadıysa eğer -ki böyle bir ihtimal mümkün değildi. Böyle bir oda bile yoktu evlerinde- tuhaf bir şeyler dönüyordu. Kalbi hızlanırken banyo olduğunu tahmin ettiği yerden altında kot pantolon olan, üstsüz Hoseok ve Yoongi çıktı.
"Siktir!" dedi. "Sizin burada ne işiniz var?"
Hoseok ona bakarak kahkaha attı. "Baksana," hala gülmeye devam ediyordu. "birileri hala sarhoş ve uyanamamış."
"Ne?" gülen arkadaşına şaşkınlıkla baktı.
Yoongi'yi en son gördüğü zaman saçlarının siyah olduğuna emindi. Hoseok'un saçları ise eskiden nasılsa öyleydi. Levis kotlarının içindeki tanıdık bedenler ve fazla yakın sayılmayan bir zamanın içinde bulunan hatıralar.
"Neler oluyor?" dedi etrafa bakarak. "Anlamıyorum."
"Sana o kadar içme dedim." Hoseok kahkaha attı. "Bir insan neden üniversitenin tanışma partisinde sızana kadar içer ki?"
Elindeki havlu ile saçlarını kurulayan Yoongi'ye ve üzerine giyinmek için bir şeyler ayan Hoseok'a baktı. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. En son içtiğini hatırlamıyordu. Jimin korkuyor diye onun yanında uyumuştu ve sabah uyandığı zaman evinde değildi.
"Aptal." Yoongi onlara bakmadan mırıldandı. "Siktiğimin tanışma partisiymiş!"
Taehyung nefesini bırakarak onlara baktı. Neler olduğunu anlamaya çalışır gibi bir ifade vardı yüzünde. Tam olarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ve zihnini küçük bir kontrolden geçiriyordu. Jimin ile kavga etmiş ve ağır kelimeler kullanmıştı. Daha sonra evden çıkmış ve binanın hemen önünde yağmurun altında oturmuştu. Sonra bir kadın.. duraksadı biraz...
Hayat sana bir şans verdi.
Birkaç saniye sonra gülmeye başladı. Arkadaşlarının ona deliymiş gibi bakmalarını umursamadan gülmeye devam etti. Bu kesinlikle normal bir durum değildi. Rüyada olmadığı da açıktı.
"Tamam." dedi rahatlamayla kafasını sallayarak. "Burada neler olduğunu anlamaya başlıyorum."
Kendisine anlamsızca bakan ikiliye gülümsedi. Bu bir rüya olamayacak kadar gerçekti. Kim Taehyung bundan korkmuyor aksine hayatın kendisine verdiği şansa kollarını açıyordu.
"Merhaba çocuklar...sizi özledim."
Hoseok onu iterken hala gülmeye devam ediyordu. Bilimkurgu ya da fantastik filmlerden birinde gibi hissediyordu. Fakat kesinlikle nefret ettiği hayatında değildi artık.
Hayat sana bir seçim şansı verdi al.
Tanrının kendisini sevmediğini düşünmeye başladığı zamanda böyle bir şeyin olmasına inanamıyordu. Elbette kendisinin yerine herhangi birisinin böyle bir şey yaşasa delireceğine emindi ve biliyordu.