Çünkü bilirsiniz ilk aşklar genelde fiyasko sonuçlarla biterlerdi ve zaman bitişlerin şans ya da lanet olduğunu söylemezdi.
Kesinlikle söylemek yerine göstermeyi tercih ediyor gibi görünüyordu. Çünkü Kim Taehyung bir şeylerin kesinlikle fiyasko olduğunu kabul ediyordu. Bunun Jungkook'un acımasız kelimeleriyle ya da arkadaşını sevmesi ile alakası yoktu. Taehyung uzun zaman önce boş yere kürek çekmenin ne kadar yorucu olduğunu öğrenmişti. Ve şimdi yatağında oturup dizlerine sarılırken tüm bunları Jimin'in de yaşadığını biliyordu. Bunu kabullenmek fiyasko sonlardan daha zor olabilirdi fakat biliyordu ki, oğlan kendisinden daha fiyasko bir bitiş ile karşılaşmıştı. Bunu hatırlamıyor ya da şu an yaşamamış görünüyor olsa bile.
Bir şeyleri sadece kendisinin bilmesi pekiyi sayılmazdı ve bunun bir tür ceza olduğunu düşünüyordu. Kapının açıldığını duyduğu zaman kafasını yavaşça kaldırmıştı. Ne kadar süredir böyle olduğunu bilmiyordu fakat Jungkook gideli tam olarak bir saat olmuştu belki de. Ya da daha az ve daha fazla. Nefesini bırakarak içeriye geçen oğlana baktı. Elindeki sigara paketini çalışma masasının üzerine bırakırken kafasını kaldırıp yatağında oturan diğer oğlana bakmıştı Yoongi.
"Dağılmış görünüyorsun." diye mırıldandı Yoongi sandalyeyi çekip otururken. "Bunun Hoseok'la ilgili olduğunu sanmıyorum." Nefesini bırakıp devam etti. "Sen o kadar iyi bir arkadaş değilsin."
"Bana sürekli laf sokmak senin hoşuna gidiyor olabilir ama benim gitmiyor." dedi boş gözlerini oğlanın gözlerine dikerek. "Sen de harika bir arkadaş sayılmazsın."
"Kesinlikle." Yoongi sigara paketini açıp bir tane çıkardı. "Kesinlikle sana katılıyorum. İkimiz de boktan arkadaşlarız."
Cevap vermek yerine yeniden kafasını dizlerine koyup sigarasını yakan oğlanı izlemeye devam etti. Jungkook için Yoongi de olup kendisinde olmayanın ne olduğunu anlamaya çalışıyordu ve bunun çok zor olmadığını biliyordu. Sevgi diye düşündü. Jeon Jungkook için Yoongi'ye karşı var olan en önemli şey sevgiydi. Fakat bu kendisiyle kesinlikle aynı değildi. Jungkook uzun bir süre onun kırılmaması için susmuş fakat sonunda aralarında saçmalık olarak gördüğü bir şeyi bitirmek istemiş gibi görünüyordu. Ya da belki Kim Taehyung kendisine acımasız olmayı seçtiği birkaç zaman diliminden birini yaşıyordu.
"Ben kötü birisi miyim?" dedi sigara içen oğlandan gözlerini ayırmazken. "Aslında benim kötü biri olduğumu düşündüğünü biliyorum."
"Bildiğini sanıyorsun." dedi Yoongi içine çektiği dumanı bırakırken. "Kavga ederken ne söylediğimize dikkat etmeyiz ve bu bazen karşımızdaki insanın açısından iyi etkilere sahip değildir. Bilirsin her insan aynı bakmaz hayata." yeniden dumanı içine çekerek bıraktı. "Fakat hayata tek pencereden bakarsan denizi izlersin ama çiçekleri göremezsin. Yani bir taraftan bakarsam eğer sen hayatımda gördüğüm en acımasız insan olabilirsin. Biliyorsun hayatımda sizin dışınızda insanlar olmadı." gülümsedi. "Diğer taraftan baktığımda ise sen hatalar yapan bir insansın ve hatalarımız ile var oluyoruz. Senin bir gün yolu bulmanı umuyorum."
"Bu boktan bir durum." dedi Taehyung yutkunarak. "Yemin ederim bu tamamen boktan bir durum. "
"En çok hangisini boktan bulduğuna göre değişir." gülümsedi Yoongi ona bakarak.
"Jungkook ile konuştuk." dedi gözlerini oğlanın gözlerinden ayırmayarak. "Ve sanırım kırgınım."
"Jungkook'u sevmek çoğu zaman böyledir." Yoongi bakışlarını onun gözlerinden ayırırken mırıldandı. "Bir şekilde atlatırsın."
"Sana aşık." dizlerine daha sıkı sarılırken. "Onun aşık olduğu kişi sensin. Hep öyleydi."
"Her neyse," dedi Yoongi yeni bir sigara çıkarıp yakarken. "bunun artık bir önemi yok."