sunmi - tail
25.02.18
Loş ve kırmızı ışık ile aydınlanan koridor boyu yürüdü Jeongin. İlk kez Minho hyungundan gizli bir partiye gelmişti. Özgürce istediği haltı yiyebilir ve her şeyi mahvedebilirdi şimdi.
Minho sınavları erken bitince ailesinin evine gitmişti. Jeongin ise şimdilik Seoul'da yalnız kalmıştı. Bunu değerlendirmek adına ise okulun zenginlerinden birinin yaptığı ve kendisininde davet edildiği partiye gelmeye karar kılmıştı.
Özenle düzleştirilmiş siyah saçlarını geriye atarak sonuna yaklaştığı koridordan çıktı. Salona girerek, mutfağa doğru adımladı. Tanıdık birilerini bulmak istiyordu.
Tam bu sırada ise mutfakta tezgaha yaslanmış birasını içen Hyunjin, onun tarafına yaklaşan çocuğu süzdü. Siyah deri bir pantolon giymiş, ince kemerlerden oluşan korsesini geçirmişti. Bu sayede güzel ve orantılı kıvrımları ortaya çıkmıştı. Üstüne ise transparan bir beyaz gömlek giymiş, boynuna kırmızı ince bir ip kolyeyi bağlamıştı. Aslında bunlar tamamen onun tarzımın dışındaydı. Deri pantolon ve korse kemer. Fakat Jeongin bunları da zarif bir şekilde taşımış, hem seksi görünürken hem de asilliğinden ödün vermemişti.
Hyunjin ise saçlarını siyaha boyatmıştı. Altında yırtık siyah bir pantolon, üstüne ise deri ceketini geçirmişti.
Aslında Jeongin'in yanında oldukça basit ve sönük kalıyordu. Fakat yeni siyaha boyanmış kısa saçları tüm bunları geride bırakıyordu.
Hyunjinin üst sınıf olmasının etkisiyle, yüzünde ve duruşunda bunnun olgunluğu seziliyordu.
Jeongin, Hyunjin'in bakışlarından ölesiye keyif alıyordu. Onu etkilediğinin gayet farkındaydı, ve zevk alıyordu bundan.
İnce parmaklarını boynuna götürerek, hafifçe gömleğinin yakasına getirmiş ve güzel boynu ile birlikte köprücük kemiğinin de açılmasını sağlamıştı. Hyunjin'in ise bakışları oraya kaymıştı.
Jeongin, tezgaha yaslanmış Hyunjine yaklaşarak gözlerini gözlerine dikti. Aylardır ikisininde ağzından bir kelime çıkmamıştı. Bu şaşırtıcı gibi dursada değildi. Çünkü ikiside zıt tiplerdi. Birlikte görülmek isteyecekleri son şeydi.
Hyunjin'in yanında duran bira fıçısından bir bardağı doldurmuş, fakat ne gözlerini çekmiş ne de gülümsemişti.
Jeongin diğer insanlara karşı her zaman gülümser ve tatlı davranırdı. Hyunjine ise asla öyle gülimsemezdi bile isteye.
Gülümsemediği sıraları ise daha çok severdi Hyunjin. Çünkü; keskin yüz hatları ve gözlerini daha doğru inceleme fırsatı buluyordu. Gerçi gülüncede çok güzel görünüyordu. Gamzeleri çıkıyor inanılmaz tatlı bir hâl alıyordu, gözleri kıslıyor ve parıldıyor, tilki gözleri inanılmaz görünüyordu.
Birasını doldurarak Hyunjin'in tam karşısına yaslandı Jeongin. Onun gibi durup birasını yudumlamış ve aynı şekilde gözlerine bakmıştı.
Dilini ağzı içinde dolandırıp, sıkıldığı bu bakışmadan kurtulmak için öne atıldı.
"Dans etmek ister misin?" Fakat bir kız ondan önce davranmıştı. Hyunjin, Jeongine bakarak gülmüş ve kıza kafasını olumlu anlamda sallamıştı.
Jeongin ise kıza dönüp tek kaşını kaldırmış, sonrasında tekrar Hyunjin'e bakmıştı. Ve gülümsemişti. Fakat öyle değildi, tamamen kirli bir yandan sırıtıştı bu.
Kız ve Hyunjin, partinin tam cıvıtma noktasında kafayı bulmuş onca insan arasında dans ederken, Jeongin hızlıca birini tutmuş ve yanında sürükleyerek onlar gibi dans etmek için çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ghosting | hyunin
Fanfiction[ hyunin mpreg story. ] Ben bir tek seni sevdim, ama en çok sana kırgındım Hyunjin.