10.08.19
"Alo?" Minho telefonu açan kişi ile heyecanla yerinde kıpırdandı.
"Merhaba bayan Hwang, ben Lee Minho."
"Merhaba, Bay Lee. Beni neden aradığınızı kestiremiyorum, o yüzden hemen açıklarsanız sevinirim. Çünkü asistanım önemli olduğunu söyledi." Minho derin bir nefes almış ve konuşmaya başlamak için dişlediği dudaklarını serbest bırakmıştı.
"Oğlunuz Hwang Hyunjin ile görüşmem gerekiyor, fakat asla ulaşamıyorum kendisine. Bakın bu gerçekten önemli, bu yüzden sizde ulaşabileceğim bir şey var mı?" diye kısaca açıklamıştı. Fakat karşısındaki kadın, Hyunjin lafından sonra sinirle parlayan gözleri yüzünden onu umursayamamıştı.
"Ne işin var senin Hyunjin ile?" diyerek sert ses tonunu konuşturduğunda, Minho daha da gerilmişti.
"Biliyor musunuz bilmiyorum fakat, direkt söyleyeceğim. Kardeşim, Jeongin, Hwang Hyunjin'den hamile ve birazdan doğuma girecek."
Karşısındaki kadını göremiyordu fakat öylesine gerilmişti ki, görememesine rağmen aklına gelen tepki ile telefondaki hızlı solumalar onu germişti.
"Bana hemen doğum yapacağı hastanenin konumu atar mısın?"
"Tabii fakat, Hyunjin-" ve telefon kapanma sesi.
Minho telefonu kulağından çekerek sinirle solumuş ve ellerini sıkmıştı. Kadın Minho ile üstten bir üslup ile konuştuğu yetmiyormuş gibi bir de suratına kapamıştı. Ve bu onu daha da sinirlenmişti.
Yine de kendine hakim olmaya çalışarak telefonun mesaj kısmına gelerek kadına konumu gönderdi. Şimdi tek yapmaı gereken oturup beklemekti.
Fakat Jeongin'in içeride geçirdiği, ve kadının gelmediği saatler Minho'ya günler gibi geliyordu. Geçmeyen saatler ardından, gelen topuk sesleri ve bebek ağlayışı onu ayağa kaldırmaya yetmişti.
Hızla ayağa kalkarak baygın bir şekilde ameliyathaneden çıkan Jeongin'e gülümsedi. Daha sonra küveze götürülen minik bedene baktı.
İkisi de son derece tatlıydı, fakat bebeği de kendi gibi çok zayıf görünüyordu.
"Çıktı, Minho!" Jeongin'in annesinin bağırışı ile ona adımlayarak kolunu omzuna attı.
"Çok tatlılar~!" diye tatlı bir şekilde konuştuğunda kadın göz yaşlarını silerek gülümsemişti.
Fakat gülümsemesi kısa sürmüştü çünkü yankılanan topuk sesleri tok bir hâl alarak yakınına ulaşmıştı.
"Lee Minho?" diyerek yanına gelen şık giyinimli kadına baktı Minho.
Kafasını olumlu anlamda salladığında, kadın kafasını kaldırmış ve etrafına bakınmıştı.
"Bebek nerede?" diye sert çıkan ses tonu ile konuştuğunda, Minho bir şeylerin yanlış olduğunu biliyordu. Fakat yine de sesini çıkartmadı.
"Küveze alındı. Hyunjin nerede?" Tıpkı karşısındaki kadın gibi ciddileşerek, yüzüne baktı.
"Hyunjin gelmeyecek." diye konuşan kadın hızlıca bir yere doğru adımlıyordu. O da hızlıca arkasından yetişti.
"Bebeğin adını ne koyacağını söyledi mi?" diye sorduğunda birlikte küveze ulaşmışlar, küveze yeni konulan bebeğe bakıyorlardı.
"Yeona." dediğinde kadın kaşlarını çattı.
"Kız mı?" dediğinde Minho kafasını aşağı yukarı salladı.
"Aptal Hyun, bir işi de düzgün yapsaydı zaten.." diyerek söyleniyordu. Minho yine anlasa da sesini çıkartmadı. Sessizce bekledi.
"Ben bebeğin kimliğini halledeceğim. Birkaç bilgi gerekir, telefonunu açık tut." diyerek tekrar geldiği hızda oradan ayrılmıştı kadın. Minho iae arkasından öylece bakıyordu.
Sonrası ise çok klişeydi.
Kadın gelmiş ve bebeğini ilk kez kucağına almanın sevinci ile ağlayan Jeongin'i mahvetmişti.
"Kimliği burada işte," diyerek neredeyse yüzüne attığı kimlikle arkasını döndü ve odada yürüdü.
"Hyunjin, Yeji ile evlendi. Bu yüzden bu bebekle uğraşacak vakti yok. Ben kimliği hallettim, Hyunjin'in nüfusunda görünüyor. Daha fazla rahatsız etmeyi düşünme ve hayatından tamamen sil." dediğinde Jeongin duraksadı.
"Hyunjin, evlendi mi?" diye sakince sormuştu. Fakat kadın onun aksine oldukça sinirliydi.
"Evet dedim ya, sağır mısın?" dediğinde kafasını önüne eğdi. Jeongin çok farklı düşünmüştü.
"Üzgünüm efendim." diyerek kadını onayladığında, kadın arkasını dönerek hızlıca kapıya adımladı.
"Sakın Hyunjin'i ya da bizi bir daha aramayın!" diye bağırmış ve dışarı çıkmıştı.
Jeongin ise kucağında yeni doğan küçük kız ile odada öylece duruyordu.
Aslında şu an düşünmesi gereken çok daha başka şeyler vardı. Bebeğiyle ilgili, ama o Hyunjin'i düşünüyordu. Ve bu tamamen yerle bir olmasına sebep oluyordu.
Çünkü iyi olacağını düşünmüştü. Bir şeylerin en azından iyi olacağını ummuştu. Son konuşmanın üzerinden çok fazla geçmemesine güvenerek düşünmüştü bunları.
Fakat yine yanılmıştı. Hyunjin onu şaşırtmıyordu işte. Jeongin daha neyi bekliyordu ki?
Ama o an yaşlı gözlerinin ardında, kucağındaki ufak bedene baktı. Onun yüzünden çok duygusal davranıyordu, falat kucağındaki minik sayesinde oldukça sinirliydi. Yandan bir gülüşle kapıya baktı.
O kadını ne zaman olursa olsun bulacak ve bunun bedelini ödetecekti. O Yang Jeongin'di ve kucağındaki bebek ile aşağılanmayı tabiki de sineye çekecek hâli yoktu. Bu yüzden bebeğine yaklaşarak dudallarını yanaklarına değdirdi.
"Merak etme, o geri zekalıdan daha havalı bir ikili olacağız."
***
ay bunaldım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ghosting | hyunin
Fanfiction[ hyunin mpreg story. ] Ben bir tek seni sevdim, ama en çok sana kırgındım Hyunjin.