taylor swift - getaway car
Mutluluk.
Eş anlamlısı saadet olan mutluluk.
Sokratese göre; bilmemek. İnsan ne kadar çok şey bilirse o kadar mutsuz olurmuş çünkü. Gerçekler üzermiş, sorgulamak, sorular insanı huzursuz edermiş. Bilmemek, farkında olmamak ise farkındalığın olmadığı için mutlu edermiş. Sahteymiş yani.
Oysa Hyunjin'i ve Yeona'yı en çok bilmemek üzmüştü.
Hyunjini; Yeona'nın onun kızı olduğunu bilmemek üzmüştü. Jeongin'in nerede olduğunu bilmemek üzmüştü. Yeona'yı ise babasını bilmemek, nerede bilmemek üzmüştü.
Fakat aksine Jeongin'i en çok üzen şey bilmekti. Farkındalık onu yıpratıp durmuştu.
Hyunjin'in, çocuğunun babası olduğunu bilmek üzmüştü onu. Yalanları söyleyenin kendisi olması üzmüştü. Onu üzen ve yıpratan çok şey vardı.
Bilmek, bilmemek onları her zaman üzmüştü. Hiçbir zaman saadeti bulamamışlardı içlerinde.
Aristotales mutluluğun; mutlu bir yaşam sürmek olarak anlamlandırmış. Erdem sahibi olan insan mutlu olurmuş.
Jeongin lisede bunu duyduğunda ona çok işlemişti bu düşünce. Erdemli olmak Jeongin'e kalırsa; gururlu ve öz saygılı olmaktı.
Jeongin her zaman gururlu ve öz saygısı olan biriydi. Ancak onun gururu biricik kızını etkilemiş ve üzmüştü. Şimdi hep birlikte kızını toparlamaya çalışıyorlardı, kendilerinden önce.
Jeongin küçük kızın elini tutarak çantasını ve montunu diğer eline aldı. Odasından çıkarak adımladıklarında Yeona kendi kendine bir şarkıyı mırıldanıyordu. Mutluydu Yeona. Gerçekten mutluydu.
Jeongin'e göre ise mutluluk buydu işte; kızının mutlu olması.
Hyunjin'in odasının önüne geldiklerinde Jeongin kapıyı tıklatarak kafasını içeri uzatmış, "Hadi Hyunjin!" demişti. Hyunjin evrakları toparlarken biraz paniklemiş, bazı kağıtları karıştırmıştı. "Geliyorum bebeğim," diyerek kağıtları dosyalara koymaya devam etti.
O sırada Yeona gülerek Jeongin'in bacağını dürtmüş, "Sana bebeğim dedi.." diye fısıldayarak kıkırdamıştı.
Hyunjin Yeona'yı duymasa da kafasını kaldırarak ikiliye baktıktan sonra kaşlarını çattı. "Jeongin montunu giysene dışarısı soğuk." diye kızdığında Yeona ve Jeongin birbirlerine bakmış, kısa süre içinde Jeongin elindeki montu üzerine giymişti.
Hyunjin yanlarına ulaştığında Yeona'yı kucağına alarak saçına bir öpücük kondurdu. "Nasıl geçti günün güzelim?" derlen Jeongin çantasını eline almış, Hyunjin Jeongin'in elini tutmuştu.
İkisi birlikte koridora yönelirken su sebilinden su dolduran Jisung üçlüye bakıyordu. El ele tutuşan ikiliye odaklanarak etrafına bakındı, "Benim gördüğümü görüyor musunuz?" derken çevresinde bir iki kişi vardı. Chris odasından çıkıyorken Jisung'a bakarak, "Neyi görüyoruz Han?" demişti.
"El ele tutuşuyor Jeongin ve Hyunjin kör müsün?!" diyerek kaşlarını çatıp arkasını dönerek gitmişti.
Chris de şaşkındı bu duruma çünkü Hyunjin ona herhangi bir şey anlatmamıştı. Derin bir nefes alarak gülümsedi ve ona el sallayan kıza el salladı.
Hyunjin'in arabasına bindiklerinde, Jeongin telefonunu çıkararak "Harika ızgara et yapan bir yer buldum oraya gidelim." demişti. Hyunjin kafasını sallayarak kemerini takarken Jeongin yol tarifini açmış telefonu sabitliyordu. O sırada ise Yeona sevdiği şarkının açılması için bağırıyor ortamı kaosa sürüklüyordu. Sonunda sevdiği şarkı çaldığında, sevdiği grubu dinlerken bağırarak eşlik etmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ghosting | hyunin
Fanfiction[ hyunin mpreg story. ] Ben bir tek seni sevdim, ama en çok sana kırgındım Hyunjin.