Aradan birkaç gün geçmişti. Hyunjin şu ana kadar Yeona'ya hiç rastlamamıştı. Fakat kafası şimdiden çok karışıktı. Yirmi beş yaşına basacak birine göre hissettiği duyguları çözümleyememek utanç verici geliyordu. Diğer yandan henüz yeni yirmi beş olmuştu, hiçbir şeyden emin bile değildi. Sadece çabalayıp duruyordu.
Gülümseyerek odasından çıkarak koridora adımladı.
En önemli davalardan birinde müvekkilinin kazanmasını sağlamıştı, bu yüzden mutlu hissediyordu.
Fakat koridora adımladığı sırada yere çökmüş küçük kızın yanaklarına öpücük konduran Jeongin'i gördü.
Bu görüntü bile kendini iğrenç hissetmesine neden oluyordu. Çünkü Hyunjin suçunun farkındaydı, bu yüzden her gün daha fazla utanıyordu kendinden.
Belki de her şeyin suçlusu o'ydu. Kendinden küçük ve o sırada okulunu bile bitirmemiş Jeongin'i suçlamak ne kadar doğruydu ki? Eğer bebeklerini doğursa çok sorun yaşardı çünkü Hyunjin yanlarında yoktu. Bu yüzden kendi için en doğru kararı vermişti. Hyunjin ona hiçbir şey diyemezdi.
Ve bu onu daha çok delirtiyordu. Son zamanlarda çok düşünüyor ve kendine kızıp duruyordu. Bir insan tabiki kendine kızmalı ve sonrasında devam etmeliydi. Ama Hyunjin yıllardır devam edemiyordu. Vicdanı sızını hâlâ koruyordu, kalbi hâlâ acıyor ve ağlıyordu.
Yavaşça çocukla ilgilenen Jeongin'e adımladı. Tekrar gülümsüyordu. Fakat gülümsemesi kısa sürdü, çünkü küçük kız, "Baba, bugün ne oynadık biliyor musun?" diye heycanla konuştuğunda Hyunjin olduğu yerde kalakalmıştı.
Kız Jeongin'e 'baba' demeye devam ederken, Hyunjin'in aklından binbir türlü şey geçiyordu.
Küçük kız yanlarında dikilen sarışın adamı gördüğünde gülümseyerek ona el salladı. Bunun üzerine Jeongin de bakışlarını o tarafa, Hyunjin'e çevirmişti.
Gördüğü çehre ile öylece kalarak bekledi bir süre. Aklından tonlarca yalan geçiyor, bir şeyler düşünmeye çalışıyordu.
Fakat bu garip ortam Hyunjin'in gülümseyerek yanlarına yaklaşması ile daha da garip bir hâl almıştı. O sırada Jeongin derin bir nefes aldı. Belki de hazır olana kadar Hyunjin'e bir şey söylememk en iyisiydi.
Çünkü kolay bir şey değildi. Üstelik bilmediği bir aile yapısı vardı, kırılır belki çok kötü etkilenirdi.
"Merhaba!" diyerek gülümseyen kıza baktı Hyunjin, o da el sallamıştı. Bu sırada Jeongin ayaklanarak ikisi arasında gezdirdi bakışlarını.
Hyunjin ise boğazındaki yumruyu geçirmek için zorla yutkunmaya çalışıyordu.
"Seni hiç görmedim, sen kimsin?" diyen küçük kıza kıkırdadı.
"Ah o benim üstüm Yeona, böyle konuşma." diyerek uyaran babasına kısa bir bakış atıp tekrar sarışın adama döndü küçük kız.
"Chan gibi misin yani?" dediğinde Jeongin gözlerşini yummuştu sabırla.
Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Yeona'nın insanlara adıyla hitap etmesini engelleyemiyordu. Öğretmenleri ve büyükanne, büyük babası dışında herkese böyleydi. Sadece isimleriyle hitap ediyordu.
"Ah evet, Chan gibiyim. Sen kimsin peki?" dediğinde kız özgüvenli ve tatlı bir şekilde gülümsemişti.
"Ben Yang Jeongin'in kızıyım." dediğinde Hyunjin o an ağlamak istese bile gülmüştü.
Daha sonra kızın boyuna gelebilmek için eğildi. Büyük elini küçük ellere doğru uzattı,
"Tam olarak tanışalım o hâlde, ben Hwang Hyunjin." dediğinde kız da gülümsemişti.
Gülümseyince oldukça tatlı görünüyordu çünkü gamzeleri tıpkı Jeongin gibiydi. Gerçi onun yanakları daha tombuldu ve yuvarlaktı, Jeonginin aksine keskin yüz hatları yoktu daha çok Hyunjin gibiydi. Ama gamzeleri çukur çukurdu ve Jeongin'i andırıyordu. Göz bebekleri tıpkı Jeongin gibi büyüktü.
Jeongin daima gözlerinin içinin büyük olduğundan bahsederdi. Diğer insanların gözleri küçüçüktü fakat Jeonginin küçük gözlerini siyahlıkları sığmıyor gibiydi.
Yeona'da tıpkı onun gibiydi. Karşısındaki küçük kız ile benzerliklerine şaşırsa da belli etmek istemedi. Çünkü gözleri Jeongin kadar çekik olmasa da, küçük hafif yuvarlak ve çekikti. Jeongin kadar olmasa da gözleri de onu andırıyordu.
Kız küçük elini uzatarak büyük parmakları tuttu.
"Hwang Yeona." hâlâ kelimeleri söyleyememesine rağmen bilmişçe bir özgüvenle konuşması onu tatlı kılıyordu.
Eğer başka bir çocuk böyle yapsa Hyunjin bunu sinir bozucu bulurdu. Ama bu küçük kız oldukça tatlıydı.
Onun bikekliklerle dolu bileğine bakıp kıkırdadı ve elini salladı.
"Bilekliklerin güzelmiş." dediğinde kız teşekkür ederek eğilnişti. Tıpkı babası gibi utanarak gülümsüyor ve tatlı hir şekilde teşekkür ediyordu.
O an çok tatlı olmalarına rağmen, gelen farkındalık ile Hyunjin lanet okudu benzerliklerine.
Kendi bebekleri de ona benzeyebilirdi değil mi? Fakat şimdi karşısında başka birisinden olan bir kızın elini tutuyordu Jeongin.
Jeongin, Hyunjin'in bakışlarını gördüğünde duygusuzca yüzüne baktı. Tüm bunların sorumlusu ne kadar Jeongin'se bir o kadar da o'ydu, bu yüzden bir süre söylemeyip onun acı çekişini izlemeliydi belki de.
Ama o Hyunjin'i iyi tanırdı ve her ne kadar değiştiğini düşünsede öyle olmayacaktı. Hyunjin üzülmez, sinirlenirdi. Şimdi üzülse ve boşluğa düşse dâhi, yakında bariz kıskançlığını ve sinirini gösterecekti.
Yeona'nın elini çekerek konuştu, "Benim işim var o yüzden sessizce resim yapmalısın tamam mı?"
Kız ise oflamıştı.
"Canım çilekli süt çekiyor, süt alalım." dediğinde Jeongin gözlerini devirnişti.
"Kahve almaya gidiyordum, istersen sana da süt alabiliriz." diyerek gülümsedi Hyunjin. Jeongin gerilse de, Yeona'nın bu teklife hayır demeyeceğini bildiğinden sakince kafsını salladı.
"Gerçekten mi? Ay, ben Hyunjin'i çok sevdim baba!" diyerek hızlıca Hyunjin'in elini tutmuştu. Gerçi eli çok büyük olduğundan sadece bir parmağını tutabiliyordu.
Hyunjin kıkırdarken, Jeongin mahçupça gülümsedi.
"Seni rahatsız ederse lütfen kusura bakma subnaem, çok konuşkan, ve genelde ondan büyük insanları arkadaşı gibi görüyor." dediğinde kız Hyunjin'i çekiştirmeye çalışıyordu.
Hyunjin ise kafasını iki yana salladı. "Endişelenme, kızın da tıpkı senin gibidir eminim." diyerek arkasını döndüğünde Jeongin sinirle ellerini sıktı.
***
Hyunjin'in ne hissettiğini tam olarak anlamanız için uğraşıyorum o yüzden önceki bölüm ve bu bölüm biraz çelişiyor düşünceleri***
korede aynı soy adına sahip çoook insan olduğu için aynı soyadına sahip olanlar akraba olmuyor genwldeyani onlarsa klan olayı var şimdi üşendim anlatmaya
Yani bu yüzden Hyunjin şaşırmıo kızın adının da Hwang olmasına çünkü zaten yaygın bir soyadı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ghosting | hyunin
Fanfiction[ hyunin mpreg story. ] Ben bir tek seni sevdim, ama en çok sana kırgındım Hyunjin.