Bölüm azıcık kısa oldu :)
-*-
Tolga jakuzide kollarındaki kızın saçlarını okşuyor, onun saçlarına öpücükler konduruyordu ve istese de aklında bir kaç gün sonra olacak olan davayı, ardından ise kızla buradan ayrılacak olması çıkmıyor, bu da onu huzursuz ve mutsuz ediyordu. Hatta azıcık öfkeli...
“Buradan döndüğümüzde...” diye başladı konuşmasına, “Görüşmeye devam eder miyiz? Yoksa...”“Bilmem. Seçeneklere bağlı,” dedi Rina şımarık bir tınıyla. Bu adamı azıcık süründürmek istiyordu. Ona ilk gün ne demişti, ‘ben romantik değil, erotik erkeğim’ değil mi? Şimdi görürdü...
Tolga’nın kaşları çatıldı, “O ne demek şimdi?” diye elinde olmayan bir sinirle sordu.
“Yani şuan burada sen ve ben varız. Bu senin içinde geçerli. Burada yalnızız, başka kimse yok. Tekiz-”“Kes şu saçmalığı. Kadınsız kaldım diye mi seninle yattığımı düşünüyorsun Rina? Ve sen, seninle bir anlık hevesi için birlikte olan adama bekaretini mi verdin? Lütfen saçmalamadan konuş!”
“Hayır elbette bende istedim. Yani sen tecrübelisin ve beni etkiledin. Sonuçta bende duyguları, arzuları olan bir kadınım ve eninde sonunda bir gün olacaktı.”Tolga kucağındaki kızı birden kendine çevirdi ve hızla, hassasiyetini düşünmeden içine girdi. “Benimsin!” diye hırladı. Kızın inlemesine, kendi homurtusu karışıyordu. “Duydun mu beni? Benimsin! Başka erkekleri de oluşabilecek tüm seçenekleri de becersinler!” yeniden kendini sert bir şekilde itti. Kucağındaki kadını kimseyle paylaşamazdı. Şuan değil... “Sadece benim! Teninde benim kokum var...” dudaklarını boynuna değdirdi, “Benim izlerim...” nefesleri düzensizdi, öfkesi ise kontrolsüz... “Sıcaklığın Rina, ona kimse ama kimse erişemez. Aklından bile geçiremez. Rina...”
“Tolga...” diye adamın adını sayıklayınca Tolga sırıttı.
“İşte böyle... Birtek benim adım olacak dilinde, bir tek ben olabilirim içinde ve tüm arzularını birtek ben şaha kaldırabilirim. Ben senin için bu kadar kontrolsüz ve bu kadar açken, sende ne aklından ne de yüreğinden başkasını geçiremezsin!”
“Bu biraz fazla olmadı mı?” diye sordu kız heyecandan boğuklaşmış sesiyle.
“Çok fazla... Seninle hiçbir şey az olamaz.”İkisi de o zirveye çıktıkları an birbirlerinin adları ile yeniden yeryüzüne inmişlerdi. Rina alnını adamın alnına dayarken gülüyordu. “Çok serttin.”
O an Tolga yaptığı aptallığı fark edip, kendine küfretti. Nasıl böyle kontrolünü kaybetmişti bir anda. “Özür dilerim güzelim, çok özür dilerim” dedi tedirgin bir şekilde kızın yüzüne bakarken. Sonra birden söylendi, “Ama çileden çıkarmasaydın beni-”
“Şişş...” derken dudaklarını öptü Rina. “Ben iyiyim ve her çileden çıktığında böyle mükemmel bir şekilde sakinleşeceksen, ben seni sürekli çileden çıkarabilirim.”Tolga gülerek başını sağa sola salladı. Bu kız onu deli ediyordu, her anlamda. Tam bir dengesizdi. “Gel buraya,” diyerek onu göğsüne çekti. “İyisin değil mi?”
“Endişe etme artık iyiyim,” derken aslında sesinde geleceğe dair bir sürü vaat vardı. Tolga anlamasa da Rina ona söz vermişti. Çünkü Rina’nın sadece bedeni değil, ruhu, kalbi, her şeyi bu adama aitti artık. Endişe etme, bir tek seninim, diyordu sesi, endişe etme kalbim ellerinde...Tolga “Peki,” dese de, endişe etmemek elinde miydi? Elbette değildi. Endişeliydi. Çünkü onu şuan kaybetmekten, başkasının kollarında görmekten korkuyordu. Veremezdi, kimseyle onu paylaşamazdı. “Kimseye vermem seni...” diye mırıldandı. -Sevmese de seveceksin, bunun başka yolu yoktu! Tolga bunun için gerekirse tüm kurallarını çiğneyip, kendine aşık etmek için tüm numaralarını sıralamaktan çekinmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAK HİÇ HESAPTA YOKTU - BELA SERİSİ II *FİNAL
RomanceBela o adamın soyadıydı, ateş ise yaşadığı yer... Ateşin içine çektiği masum, hiçbir şeyden habersiz bir kız... Oysa tek amacı onu korumaktı. Ateşte yanmak mı daha korkutucuydu, yoksa buzun içinde donmak mı? İşte o masum yürek tam da bu iki ucu ölüm...