Ufuk ile Linda eve geldiklerinde Ufuk’u yine bir öfke sarmıştı, “Linda bu adamı evde istemiyorum. Bak bu hasta falan değil-”
“Manyak çünkü öyle mi Ufuk, gerçekten sen çok vicdansız bir adam oldun. Tolga’dan bahsediyoruz, elimizde büyüdü neredeyse-”
“Ama hiç de kızımıza abi gözüyle bakmıyor, o göz, göz değil. Sürekli kızımı süzüyor, sabah kahvaltıda ‘Çilek reçelini de ne güzel yapmışsınız, ye ye doyamadım’ dedi bize. Sence çilek reçelini ikimiz mi yaptık Linda? Basbayağı da kızımızdan bahsediyor. Bak bak bak evimiz çok sıcakmış, gece ateşi çıkmış! Sapık herif!”“Ufuk, uzatma! O çocuk iyileşene kadar bizim evde kalacak. Kimsesi yok, bilmiyor musun? Hadi ben mutfağa geçiyorum, kemik suyuyla çorba falan yapayım ona iyi gelir. Sende geç biraz sohbet et. Rina da yoktu tüm gün, sıkılmıştır.”
“Zaten kızım evde olsaydı, emin ol bırakmazdım kızımı onunla tek. Ayrıca portakal mı bu sıkılsın Linda Allah aşkına!”
“Ufuk,” dedi kadın ciddi bir ifadeyle.
“Efendim.”“Espri yapma, bu yaştan sonra boşanmayla uğraşamam, o çocuğa da iyi davran, yoksa iki hafta koltukta uyursun ve ekliyorum, seks ve bensiz!”
Ufuk kaşlarını çattı, “Çünkü Tolga bizim evliliğimizin direği öyle değil mi?” diye sinirle söylenerek salona geçti. Tolga koltukta uzanmış, pencereden dışarı bakıyordu.
“Ufuk abi hoşgeldiniz.” Ofladı, “Rina da bir çıktı gelmedi. Hande’ye de o kadar mesaj çektim, gönderin artık diye, göndermediler.”“Sanane benim kızımın gezmesinden, tozmasından. Sana mı kaldı derdi?”
Tolga cık cıkladı, “Dün akşamdan sonra bence birbirimizi anladığımızı düşünüyorum Ufuk abi.”
“Üstü kapalı cümle sevmiyorum ben.”
“Kartlarımı açarsam pis kaybedersin ama, üzülürsün kıyamam. Bence sen kapalı cümlelerden çıkar anlam.”“Tolga bu evden ya bugün gidersin ya da ben senin foyanı ortaya çıkarırım, Linda seni kapının önüne atar.”
Başını sağa sola salladı, “Sence koca teşkilatın en yetkili ajanı, benim kolumun kırık olmadığını, kızına asıldığımı ve sırf kızına yakın olmak için burada olduğumu anlamamış mıdır? Yoksa işine geldiği için mi öyle davranıyor? Yapma babacığım. Karınız bir ajan! Hemde bayağı iyi bir ajan. Beni o yetiştirdi. Birinin yalan söylediğini daha cümlesine başlamadan gözlerinden anlar. O yüzden istersen o toplara girmeyelim.” Arkasına yaslandı, “Bugün de çok güzel bir şarkı duydum, dilime yapıştı sabahtan beri ya.” Sonra şarkıyı mırıldandı adama,“...
Kaynatın çayı, serin yatağı,
Sıkın limoni, terletin beni,
Hastayım ben ölirem, ben ölirem...
Bekarlıktan ne dediğimi bilmirem!
Hastayım ben ölirem, ben ölirem...
Bekarlıktan ölirem...”“Nasıl Ufuk babacığım, güzel değil mi?”
“Ben seni öldüreceğim Tolga!”
Tolga doğrulup oturdu ve gülümsedi, “Kartlarımı açıyorum Ufuk Karan. Evet kızına aşığım ve onunla evlenmek istiyorum. Verecek misin diye sormuyorum, çünkü başka seçeneğin yok.”
Ufuk sinirden kahkaha attı, “Yok ya, nedenmiş o? Vermiyorum Tolga!” saçlarını geriye attı, “Ben biliyordum ya, ben dedim Linda’ya, bu adama güvenilmez, dedim.”“Aşk olsun ama, üzülüyorum böyle deyince.” Hafifçe eğildi, “Mesela Linda, Lale hanımın hemen hemen her uçuş seferinde olduğunu biliyor mu? Sana takık olduğunu-”
Ufuk kaşlarını çattı, “Hey hey hey, orada dur bakalım, benim o kadınla en ufak bir ilgim yok. O kadının kendi manyaklığı. Banane ondan be!” işaret parmağını salladı, “Linda’yı bir kere bile aldatmadım ben, ne bedenimle, ne kalbimle ne de gözlerimle. Ne saçmalıyorsun sen?”“O zaman Linda neden bu ufacık ayrıntıyı bilmiyor? Sorabilir miyim?” dedi başını yana eğerek.
“Sadece onu huzursuz etmek istemiyorum.”
“Çünkü Linda çok kıskanç. Çünkü duyarsa seni doğduğuna pişman eder. Çünkü ilgin olmasa da canına okur. Mezarlarınızı şimdiden almış, senin yanına da başka kadın gömülmesin diye seninkini duvar kenarında belirlemiş bir kadından bahsediyoruz.” Gülümsedi, “Yani sevgili babacığım, kızınla haftaya evlenmek istiyorum. Anlaştık bence.”
“Tehditle kızımı benden mi alıyorsun?”
Tolga cık cıkladı, “Çok çirkin bir şey bu! Hayır kabul etmiyorum,” dedi ciddi bir tavırla, “Asla. Tehdit değil. Bilgi saklama, yuvanın bütünlüğünü, ev bireylerinin huzurunu, evin erkeğinin benden bütünlüğünü ve evliliği koruma yolları diyelim. Ne kadar sevimli oldu bak.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAK HİÇ HESAPTA YOKTU - BELA SERİSİ II *FİNAL
RomanceBela o adamın soyadıydı, ateş ise yaşadığı yer... Ateşin içine çektiği masum, hiçbir şeyden habersiz bir kız... Oysa tek amacı onu korumaktı. Ateşte yanmak mı daha korkutucuydu, yoksa buzun içinde donmak mı? İşte o masum yürek tam da bu iki ucu ölüm...