Hadi başlayalım :) Yeni hikayeme hoşgeldiniz :)
Aşk...
Yaramazdı.
Bize de zaten yaramadı...
Yaralamazdı da aşk,
Kıyamazdı...
Ama yüreğim seninle yara bere içinde kaldı.
Aşk gitmezdi, bu hoşçakal da nereden çıktı?
Gelene kapıları açmamak aşka yakışmazdı,
Yüreğim senin kapında kaldı.
Sessizlik ise ayrılığa meydan okumaktı.
Kulakların acımın çığlıklarını duymadı.
Biz yenilendik sevgilim,
O zaferlere imza atan aşklar yalandı,
Hepsi masallarda kaldı.TOLGA
Elimdeki kağıt avucumun içini yakıyordu sanki. Kordandı, alevdendi. Başımı kaldırıp etrafımdaki insanlara baktım. Bir an için, sadece tek bir an... Nerede olduğumu, burada ne aradığımı düşündüm; ne yaptığımı, yaptığımın doğruluğunu sorguladım. Ama sonuç olarak burada olmayı ben istemedim. Burada olmak kesinlikle benim isteğim dışındaydı. Ben bu evlilik için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Hatta çok daha fazlasını...
Kargaşa, gürültü, insanların konuşmaları, kadınların bir yerden bir yere yetişmek için koşuştururken topuklarının çıkardığı sesler ve işte beklediğim ama asla duymak istemediğim o iki isim...
“Rina Kozan, Tolga Kozan!”Ayağa kalkıp etrafıma bakındım. Gelmemiş mi, diye düşünürken avukatıyla köşeyi döndüklerini görüp gözlerimi yumarak bekledim. Evet, benden artık nefret ediyordu. Her şey için beni suçluyor, beni sorumlu tutuyordu. Belki de haklıydı. Bir gece de hayatını alt üst etmiştim.
Yanıma kadar gelip, yüzüme baktı. Öyle bir baktı ki, onu kaçırdığım gece bile ilk bakışta bana aşık olduğuna yemin edebileceğim kadın o değildi sanki...
“Senden sonsuza kadar kurtulacağım Tolga Kozan!”Gülümsedim. Kurtulmak? Yanlış seçilmiş bir kelimeydi. “Sen sadece varlığını alıp gidiyorsun Rina Albak.” Bilerek eski soyismi ile seslendim ona. İstediğini vermek için. “Ama gün gelecek o uçup giden aklın başına gelecek işte o gün seni bekleyen biri olmayacak. Bir gün beni nasıl sevdiğini hatırlayacaksın, her şeye rağmen sevdiğini, aşık olduğunu... İşte o gün beni özlemeye başlayacaksın ve o özlem seni mahvedecek. Ama ben olmayacağım, bir daha asla beni bulamayacaksın.”
Bu sefer kendi güldü. Ama bu zoraki bir gülüştü. Belki dediklerimi kafasının bir yerinde tartıyor ve ‘acaba’ mı diyordu? Bilinmez. Sadece o kadını avucumun içi gibi biliyor ve tanıyordum artık.“Seni sadece hayatımdan çıkarıp, yaptığım bu aptallığı silip, unutmak istiyorum!”
Kahkaha atmak istiyordum. Gerçekten bunu yapmak istedim. “Zaten unutmamış mıydın Rina? Hatırlamadığın sevgilini, kocanı nasıl unutmak istiyorsun ki?”
“Sen benim ailemi-”Ve yeniden adlarımız adliye koridorunda yankılanınca ikimizde kavgalarımıza son verip içeri girdik. Çok da uzun olmayan bir kaç sorunun sonunda hakim ikimize de o kahrolası soruyu sordu. ‘Evet’ derken içim buruldu. Günler önce ne de güzeldi bu tek kelime, ne de anlamlıydı bizim için. Şimdi ise nefret etmiştim. Midemin içinde uçuşan kelebekler yerini mide bulandıran böceklere bırakmıştı.
Boğulacaktım. Kendimi nasıl dışarı attığımı bile bilmiyordum. Öksürüyordum, midem ağzıma gelmişti sanki, taktığım kravat urgan görevini yapmaya başladığı an boynumdan çıkarıp bilmediğim bir yere attım. Nerede olduğumu, insanların bana bakıp bakmadıklarını umursamıyordum bile. Midem bulanıyor, kusma isteği boğazımı acıtıyordu. Yutkunamıyordum, nefes alamıyordum.Ölüm...
Evet kesinlikle ölüyordum. Oysa masalımız öyle güzel-demeyelim de en azından aksiyonlu ve eğlenceli başlamıştı ki, sonuç bu olacak deseler hayatta inanmazdım. Bundan aylar önce aldığım bir görev üzerine o eve gitmiştim ve tüm hayatım da o gün değişmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAK HİÇ HESAPTA YOKTU - BELA SERİSİ II *FİNAL
RomanceBela o adamın soyadıydı, ateş ise yaşadığı yer... Ateşin içine çektiği masum, hiçbir şeyden habersiz bir kız... Oysa tek amacı onu korumaktı. Ateşte yanmak mı daha korkutucuydu, yoksa buzun içinde donmak mı? İşte o masum yürek tam da bu iki ucu ölüm...