Ben geldim :)
Senin gözlerinden geçen korkunun adı yoktu
Ve senin canını korumamım sonu yoktu...
Ama canının yandığını bilmenin,
Gözyaşlarının içimde yarattığı duygu,
İşte o acının her tonuydu...
SAREN
Aşkı yüreğime ne zaman işlendi, o yabancı adam ne ara yüreğimi her saniye meşgul etmeye başladı, bakışları dizlerimi nasıl böyle titretmeyi başardı ve yokluğu beni nasıl bu derece sarstı bilmiyorum.Gözlerim hep onu aradı. Ruhum varlığına muhtaç, ellerim onsuz buz kesti. Biliyordum halbuki, tehlikeliydi, benim küçük dünyama büyük gelecekti. Ama sevdim. Seçemiyor insan yüreğinin eşini. Kendine yakışacak bir elbise için saatlerce gezebilir, bulabilirsin. Ama bazen yüreğinin eşini yıllarca beklesen de, arasan da bulamazsın. O yüzden de bulunca sıkı sıkı sarılmasın.
Öyle yaptım... Sıkı sıkı sarıldım ona... Çünkü yüreğimden kopan o üç kelime beni ona itti...
‘Elini tut... Bırakma!’-*-
Saren oflayarak oturduğu salıncağın yanına gelip oturan kişiyi görünce gülümsedi. “Senden kurtuluşum yok mu Aysun ya?”
Cık, yaptı kız gülerek ve ona elindeki rezeneyi uzattı. “Al şunu iç. Rahatlatır. Bugün yoğun olacağız. Çok gerginsin yine.”
“Yine, derken? Hep gergin miyim yani?” gerçekten de hep böyle gergin ve öfkeli miydi? Adam da o yüzden mi gelmiyordu acaba? Bir an düşündü, sürekli ona çemkirip kovuyordu. Şimdi de gelmesini bekliyordu. Aman ne tutarlı bir davranış.Aysun muzırca kaşlarını kaldırdı, “O adam hayatına girdiğinden beri...” sonra yaklaştı, “Ama çok şanslısın ki hayatında ben varım ve çözümün benim iki dudağımın arasında.”
Saren elindeki rezeneden bir yudum içti. Kıza bakıp, “Sadece merakımdan soruyorum Aysun,” dedi. “Buna nasıl bir çözüm getirdin acaba kendince.”
“Yani sevgili patroniçem ama çözüm aslında üç harflik bir şey, ama ben sana daha romantiğini söyleyim. Lakin sen edepsizlik sevmiyorsun.”Kız kaşlarını çattı, “Anlamadım.”
“Şöyle anlatayım!” dedi sırıtarak. Sonra da bağırdı, “Sevişmen gerekiyor! Bir adet -en az yirmi santimlik- bir penis işini görür!”
Saren kızın ağzını kapattı ve etrafına baktı, “Allah seni kahretmesin e mi? Ulu orta bağırdığı şeye bak. Meraklısıymışım gibi. Bir de santim, boyut belirtiyor. Tüh sana! Pis şey!”“Kuzum bu ihtiyaç meselesi-” kafasına bir şaplak yedi. “Yani sonuçta yaşın gelmiş kaça-”
“Bak susmuyor da! Kızım sussana. Bu adamın nereden çıkacağı belli değil. Hoş geldiği de aradığı da yok. Bir gitti mi arazi!”
Aysun şeytanca sırıttı, “Ooo... Aman da aman benim patroniçem büyümüş de erkek yolları da gözlermiş, vıcıklar gibi günaydın mesajları da beklermiş, yirmi santimlik penisçikler de istermiş.”Saren ellerini yumruk yaptı, “Seninle çene yarıştıramam, edepsiz seni. İşim gücüm var benim. Ne halin varsa gör!” diyerek içeri geçerken Aysun’un arkasından söylediklerini duymuştu.
“Şiddetli seks sever bu. Ateşli hatunum benim! Gidişine yollar, sevişmene Taner hasta!” dedi ve kendi kendine kahkaha attı.***
Tolga kızın cesur ve oldukça cüretkar soru işaretleriyle süslü cevabıyla kaşlarını havalandırdı. Bu kız en başından da dediği gibi çok ama çok tehlikeliydi. Yürüyen ‘Yaklaşmayın tehlikelidir’ yazısıydı ve her hali, her tavrı, her mimiğiyle minyatür Linda Karan’dı. Onunla büyüse ancak bu kadar benzeyebilirdi. Ukalalığı ve özgüveniyle her erkeği delirtecek bir karizması vardı, bu da Tolga’yı çıldırtmaya yetiyordu.
Ama onun eline koz verecek değildi, “Aşk mı?” diye alayla sordu. “Ben ve sana aşık olmak? Bunu da nerenden uydurdun? Dön de bir bakayım,” derken arkaya doğru eğiliyordu ki kız elindeki süpürge makinesi ile onu iteledi.
“Evet Tolga aşk... Bazen bana aşıkmışsın gibi davranıyorsun ve bu tavrın hiç hoşuma gitmiyor. Yani-”
“Pardon da!” diyerek elini kaldırdı ve onu susturdu. Çünkü sözleri diken gibi batmıştı. “Sana aşık olduğumu nereden çıkardın gerçekten soruyorum bunu?” dedi bu sefer sinirle. Hayır ayrıca bu neden hoşuna gitmemişti? Ona daha çok sinirlenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAK HİÇ HESAPTA YOKTU - BELA SERİSİ II *FİNAL
RomanceBela o adamın soyadıydı, ateş ise yaşadığı yer... Ateşin içine çektiği masum, hiçbir şeyden habersiz bir kız... Oysa tek amacı onu korumaktı. Ateşte yanmak mı daha korkutucuydu, yoksa buzun içinde donmak mı? İşte o masum yürek tam da bu iki ucu ölüm...