[Minah]
" Hala uyanamadın mı uyuyan güzel? "
" Evet...Amerika'dan Kore'ye ne kadar da çabuk geldik ya. " Bir yandan da gözlüğümün altından gözlerimi ovuşturuyordum.
" Çabuk mu? Kaç saattir uyuduğunun farkında mısın sen? " Chanyeol sanki uzaydan gelmiş mistik bir objeymişim gibi bana bakıyordu.
" Yah! Güzellik zaman almasının yanında bir de iyi bir uyku gerektiriyo. " Hemen savunmaya geçtim.
" Uyumuşsun ya da uyumamışsın farketmez. Benim için her halinle güzelsin. "
" Yah! Deme şöyle şeyler. "
Chanyeol'un omzuna vurdum. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Neyse ki gözlüklerim yanaklarımın bir kısmını kapatacak kadar büyüktü.
" Ay benim minnak sevgilim utanırmış da hemen. " Chanyeol elini omzuma dolayıp beni kenine doğru çekti ve alnımı öptü.O kadar yakışıklıydı ki - gerçi yüzünde gözlük ve maske vardı ama olsun yine de yakışıklı - ben de elimi beline doladım.
Yavaş yavş ve sarmaş dolaş bir şekilde dış hatların çıkışına doğru yürüdük. Diğerleri bizi karşılmaya gelecekti.
Pozisyonumuzu bozmadan otomatik kapılardan geçtik...
Karşımda birer adet geviş getiren deve, suya sokulmuş kedi, tükürme yeteneğini kaybetmiş lama ve boynuzu ırılmış unicorn görmeyi gerçekten beklemiyordum. Ne olmuştu da bunlar bu hale gelmişti böyle?
"Si-si-si-siz!" Jondae oppa parmağıyla bizi işaret ediyordu.
"Bu-bu da ne?" Yixing oppanın ağzı bir karış açılmıştı.
"Şaka mısınız siz? Dalga mı geçiyorsunuz ya? " Jongin yarı şaşkın yarı kızgın bir ifadeyle bize bakıyordu.
Anlaşılan bizim bu halimiz onları tansiyonu çıkmış yaşlı teyzelere dönüştürmüştü.
"Dil altı hapı isteyen?" Çantama davrandım.
"Ne?" Bir adet şaşırmış Jongin hala bize bakıyordu.
"Hani belki sizi kendinize getirir diye." Şakamı anlamamış olduklarına kanaat getirdiğim için çantamı koluma geri astım.
"Ne yani problem bizde mi sence? Sende daha doğrusu sizde değil yani?" Jongin kollarını birleştirmiş onaylamayan bir ifadeyle bana bakıyordu.
"Iıgghhuummss! Tabi yani azıcık bizde de sorun olabilir belki...Hem siz niye dört kişisiniz? Diğerlerini öldürdünüz mü? He he he??"
"Al işte saçma sapan soruları başladı. Minah hadi gel eve gidelim belki azıcık kendine gelirsin." Jongdae oppa en sonunda pes etmişti. Nihahahahah yaşasın psikopatlık!!
"YETEEEEEERRRRR!!!!! Kim benim normal olduğumu söyledi ki? Ben anormal bir kişiliğim."
"Ah! Bu arada Cheanyeol sen de hoşgeldin." Yixing oppa hepimizin orada olduğunu unuttuğu Chanyeol'a dönmüştü.
"Sanki tüm dikkatleri gene üzerime topladım ya! Hıh! Çok tatlıyım." Elimle saçlarımı geriye doğru savurdum.
"Minah bu özgüven nerden geliyor?" Sevgili aşkım kollarını kavuşturmuştu.
"Sence tatlı değil miyim Chanyeol?" Dudaklarımı büktüm.
"Ben öyle demedim ki! Niye herşeyi tersinden anlıyorsun ki? Hep yanlış anlaşılıyorum. Lanet olsun."
"Gene arsız belaya bağladı. Siz takmayın yavrucaklarım. Hedefimiz EEEVVVVVVV!!!!!" Bavulumu kaptığım gibi kapıya doğru koşmaya başladım.Diğerleri hala arkamdan bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stuck In Reality
FanfictionYoo Minah'nın hayatı mükemmeldi. Ta ki menajeri ona o haberi verene kadar... Ve şimdi hakkında ona ezberletilenler dışında hiç bir şey bilmediği, durmadan kavga ettiği ve hiç ama hiç sevmediği biriyle hayatını devam ettirmesi gerekiyordu.Ve bu kişi...