"İyi akşamlar sayın seyirciler. Biz sunucularınız Lee Hyun Joo ve Choi Young Chul. Bir KBS News 9 programında daha birlikteyiz.....Bugün SM Entertaiment'ın sitesinden yapılan bir açıklama Kore gündemine bir bomba gibi düştü. Açıklamaya göre EXO grubunun rapçisi Park Chanyeol ve şarkıcı....." Televizyonu kapattım.
"Neden heryerde aynı haber var ülkede başka haber mi kalmadı ?"
"Şuan için ülkenin en büyük haberi bu da o yüzden." dedi Jongin.
"Hiç yardımcı olmuyosun onu biliyosun değil mi?"
"Umm... Beni hala tanıyamadın mı?"
"Urgh! Kes sesini" dedim ve elimdeki yastığı ona doğru fırlattım; "Sahi o yastığı ne zamandan beri tutuyorum." cevabını bilmiyorum; zaten şu aralar hiçbir şey bilmiyorum. Mantıklı düşünme yeteneğimi kaybettim.
Aslında yaklaşık bir ay öncesine kadar her şey mükemmeldi. Severek yaptığım bir işim, dünyalar tatlısı bir erkek arkadaşım ve yanımda kardeşim diyebileceğim arkadaşlarım vardı. Gerçi hala varlar, buradalar; ama şu geçen bir ay beni öylesine yıprattı ki hayatımla ilgili her şeyi sorgulamama neden oldu. Bir ay öncesine kadar mükemmel hayatım menajerimin bana verdiği haberle yerle bir oldu resmen. "Zaten hep kötü şeyler de beni bulur." diye yakınmak istemiyorum ama; galiba bende bela çeken bit taraf var ve benim benim belamın adı da Park Chanyeol....
"Dünyadan Yoo Minah'a dünyadan Yoo Minah'a. Beni duyuyor musun?"
Jongin'in szleriyle gerçek dünyaya döndüm.
"Nol...Şu elini yüzümün önünde sallamayı keser misin?"
"2 dakikadır sana sesleniyorum. Yine daldın gittin. Bu aralar çok sık dalmaya başladın. Sen iyi olduğuna emin misin?"
"Tabiki de iyiyim. Sadece yorgunum o kadar."
"Son bir aydır ne zaman sorsam yorgunsun zaten."
"Kim Jongin!"
"Tamam. Kızma. Ama biliyorsun konuşmak istersen ben burdayım." dedi jongin ve kollarını bana doğru uzattı. Hiç tereddüt etmeden ona sarıldım. Oda kollarını bana doladı. Yaklaşık 2 dakika boyunca hiç hareket etmeden öylece durduk Şu sıralar konuşmak pek içimden gelmediği için insanlara sarılarak sakinleşmeye çalışıyorum ve neredeyse her dakika yanımda olan Jongin bu ihtiyacımı karşılamamda yardımcı oluyordu. O olmasaydı halim ne olurdu düşünemiyorum.
"Biraz daha iyi misin?"
"Evet, saol çok iyi geldi."
"Günde 3 kez bana sarılırsan tüm dertlerin biter."
"Ya öyle mi?"
"Tabiki de. Tam garanti. Beğenmezseniz paranız iade."
Onun bu çocukluğu karşında güldüm.
"Ya iste gül öye. Tüm gün somurtuyorsun. Yaşam enerjimi sömürdün."
"Kim ben mi? Ben mi somurtuyorum, sen somurtan insan görmemişsin."
"Hadi öyle olsun. Bu arada hazır neşen yerine gelmişken birşey istesem yapar mısın?"
"Neymiş o şey?"
"Şey...."
"Kim Jongin fikrimi değiştirmeden cevap versen iyi olur. Bak vazgeçmek üzereyim."
"Tamam, tamam.... Ya şey bana Minki'nin numarasını verir misin?"
"Yah! Jongin. Benden kızların numaralarını istemekten ne zaman vazgeçeceksin? Özel çöpçatanın oldum resmen. Eğer her numara için senden 100 Won alsaydım şu ana kadar zengin olmuştum."
"Zaten zengin değil misin? Daha ne kadar para istiyorsun?"
"Onu kastetmediğimi sen de biliyorsun."
"Aman neyse. Sen numarayı verecek misin?"
"Neden veriyim?"
"Çünkü ben çok sevimliyim."
Ensesine bir şaplark indirdim.
"Ne vuruyon ya?"
"Egoistsin de ondan."
"Arkadaşarın en güzeli, kanatsız melek, dünya üzerinde en sevdiğim ikinci kadın, ne olur kızın numarasını versen?"
"İkinci kadın mı? Beni aldatıyor musun Kim Jongin? Kalbim kırıldı."
"Birincisi annem, zeka pıtırcığı. Ayrıca senin yerin ayrı."
"Ay ama şımarıyorum bak."
O mükemmel gülümsemesiyle bana cevap verdi. Başka kadınlar onun bu gülüşüne eriyorlar; ama bana sadece kardeşime bakıyormuşum gibi geliyor.
"Numarayı verecek misin?"
"İyi tamam. Bekle telefonumu alayım."
"Yuppi! Harikasın, birtanesin."
Yanağıma bir öpücük kondurdu. Onun bu çocuksuluğu karşısında gülmekten kendimi alamadım.
"Tsk! Çocuk musun sen? Neyse al bakalım."
Numarayı ona doğru uzattım. Büyük bir sevinçle telefonu elimden alıp numarayı kendi telefonuna kaydetti.
"Saat geç olmuş.Neyse artık ben gidiyim."
"Tabi git.İstediğini aldıktan sonra git.Sen de beni yanlız bırak Jongin.Zaten hepiniz aynısınız."
"Öyle olmadığını sen de biliyorsun.Ben her zaman yanındayım."
Yanağına bir öpücük kondurdu.
"Sonra görüşürüz."
"Sonra görüşürüz.Yarına kadar beni fazla özleme."
"Elimden geleni yaparım."
Son bir kez el sallayıp asansörün kapısını kapattı.
Ohh.Artık Jongin gittiğine göre rahat bir nefes alabilirim.Onun yanındayken mutluymuşum gibi davranmaktan yoruldum.
Neden ona güvenmemem değil.O benim en yakın arkadaşım.Tabi ki ona güveniyorum.Neden Jongin'in benim için üzüldüğünü görmeye katlanamıyor olmam.Yoruldum.
En iyisi gidip uyumak.
Tabi eğer uyuyabilirsem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stuck In Reality
FanfictionYoo Minah'nın hayatı mükemmeldi. Ta ki menajeri ona o haberi verene kadar... Ve şimdi hakkında ona ezberletilenler dışında hiç bir şey bilmediği, durmadan kavga ettiği ve hiç ama hiç sevmediği biriyle hayatını devam ettirmesi gerekiyordu.Ve bu kişi...