Bölüm 17 : Çin'de Günler - Part 1-

577 61 31
                                    

[ Minah ]

" Heaaaaayyğğt." Vileda sopasıyla savunmaya geçtim.

" Noluyo lan?" Sesimi duyan Jongdae oppa koşarak odasından çıktı. Neler olduğunu kavramaya çalışan bir şekilde bir bana,bir arkamda saklanan Tao'ya,bir de elimdeki Vileda sopasına bakıyordu.

" Hiiiç. Böcek gördüm. " dedim bir yandan da böceği aramaya devam ederek. " Bak senin yüzünden kaybettim işte. "

" Gidip şu köşede sessizce ölür müsün seni psikopat? " Eliyle salonun köşesini gösterdi. Tam cevap vermeye hazırlanıyodum ki bir çığlık beni engelledi.

" Anneciiiiiiiiiiiiim!!" E tabi haliyle sesin kimden çıktığını sorgulamamıza gerek yoktu. O nedenle derin bir nefes alıp Tao'ya döndüm. Eliyle tam ayağının dibindeki böceği gösteriyordu. Biraz daha beklersem korkudan bayılacağı için Jongdae oppaya sehpanın üzerindeki gazeteyi bana fırlatması için bir bakış attım. Durumun önemini sonunda kavramış olan Jondae oppa hemen masaya doğru koşup gazeteyi bana doğru fırlattı ve ben de yerdeki böceği öldürmemeye dikkat ederek aldım. Camı açıp böceği bizim evden daha güvenli olduğu kesin doğaya geri bıraktım.Arkamı döndüğümde ise bir adet endişeli Tao'yla karşılaştım.

" Ama...A-Ama..Y-Ya diğer kardeşlerini de toplayıp eve geri dönerse. O zaman naparız? Böcek istilasına uğrayıp ölmek için fazla gencim ben. " Ciddi miydi şimdi bu? Yani koskoca adam,üstelik wushu yapıyor, böceklerin onun üzerine yürüyüp öldüreceğinden mi korkuyordu? " H-Hemen kapıları kilitleyelim bence.Nolur nolm..Ağğğğhh."

" Kapa çeneni. Git odanı topla." Elimdeki sopayla odasını işaret ediyordum. "Ayrıca bir hafta boyunca film izlemek yok. "

"A-Ama.."

"Tek kelime bile istemiyorum. " Sesim umduğumdan daha psikopat çıkmıştı; ve bu da Tao'nun daha fazla uzatmadan odasına gitmesini sağlamıştı. O odasına girince ben de bir köşede sinmiş sessizce bizi izleyen Jongdae oppaya döndüm. "Ben biraz dışarı çıkıyorum oppa. Alışveriş yapmam lazım. " Ve tek kelime tmesine fırsat dahi vermeden beni saklayacak olan şapkamı,güneş gözlüğümü ve cüzdanımı aldım,hızlıca ayakkabılarımı giydim ve dışarı çıktım.

Asansördeyken az önce yukarıda yaşadıklarımızı aklıma geldi ve sinsi sinsi güldüm. " Nihahahaha. " Bir saniye? Gene psikopata bağladım galiba.Zaten Çin'e geldim gelelibir manyağa dönüştüm. Havasından mıdır,suyundan mıdır? Bilinmez; ama YAŞASIN PSİKOPATLIK!!

...

Alışveriş arabasındaki son ürün olan avakadoyu da kasadaki banta koyduktan sonra hızlıca uca doğru ilerleyip aldıklarımı poşete koymaya başladım. Parayı da ödedikten sonra dışarı çıktım ve yurda dönmek için hızlıca yürümeye başladım. Yaklaşık on dk sonra nihayet yurda vardım.

İçeri girdiğimde kimseden ses çıkmıyordu. Elimdekileri mutfak tezgahına bırakıp herkesin nerede olduğunu öğrenmek için evde küçük bir keşif yaptım. Evde olmamaları imkansızdı; çünkü bugün hiç bir programları yoktu. - Çin'e gelir gelmez ilk işim EXO-M'in günlük programlarını öğrenmek olmuştu.- Ve tahmin ettiğim gibi hepsi mışıl mışıl uyumaktaydı; ancak eğer bu saatte uyurlarsa - ki saat daha üçtü - akşam uyuyamayacaklardı. Böylece yarın sabah yorgun olacaklardı ki yarın televizyonda bir söyleşi programına katılmaları gerekiyordu. Bu nedenle onları uyandırmam lazımdı.Tabi şimdi hepsini tek tek uyandırmaya kalkasam baya bir uzun sürecekti o nedenle daha kısa ve daha etkili bir çözüm yolu bulmalıydım...

Aklıma gelen fikirle sinsi sinsi gülmeye başladım.Yine...

Sessiz adımlarla Lay oppanın odasına girdim ve yine ses çıkarmamaya çalışarak amfiyi odaların baktığı koridora taşıdım. Daha sonra Kris oppanın odasına girip hala neden böyle bir şeyi satın alma gereği duyduğunu anlamadığım elektrogitarı aldım ve tekrardan koridora çıktım. Gerekli ayarlamaları yapıp,amfiyi son sese ayarladıktan sonra derin bir nefes aldım ve müzik kurallarına dikkat etmeden gitarı abuk sabuk çalmaya başladım.

Stuck In RealityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin