[ Chanyeol ]
Neredeyse koşarak havaalanında yürüyordum. Aşırı heyecanlıydım. Zaten nasıl heyecanlı olmayayım ki? Yaklaşık bir buçuk aydır Minah'ın yüzüne, sesine hasret kalmıştım.
Jongin neredeyse her akşam Çin'i arayıp Minah'la konuşuyordu. Ancak tabi ki ben bu hikayede dış kapının dış mandalı konumunda olduğum için (Y/N: Alttan alttan ne de güzel laf sokuyosun sen öyle ) KADIN BİR SUS! Evet nerede kalmıştım? Dediğim gibi ben dış kapının dış mandalı konumunda olduğum için kimse BENİM karımı BENİMLE konuşturmak gibi bir teşebbüste bulunmuyordu. Aslında normal insanların normal evliliklerinde bir adam karısını aramak için aracıya ihtiyaç duymazdı; fakat tabi bizim şirkette bok olur öyle şeyler...
Minah'sız geçen bir buçuk ay beni hem ruhsal hem de bedensel olarak oldukça yıpratmıştı. Minah'ın gittiği ilk bir kaç gün aşırı bir gaz sancısı yaşamıştım; öyle ki en sonunda dayanamayıp doktora gitmek zorunda kalmıştım ve doktor gaz sıkışmasından dolayı üç gün boyunca istirhat etmemi söylemişti. Tabi bu da aşırı olgun(!) erkek kardeşlerimin bana güzel (!) ve özel lakaplar bulmasına sebep olmuştu.Bu arada aradan geçen bir buçuk ayda ev de tıpkı benim gibi bir çöküntü yaşamış; Buckingham Sarayı'ndan mağara adamının ilk evine evrim basamaklarını ters inmişti.
Bu süre içerisinde kafama bir şey de dank etmişti; Minah'ı seviyordum. Tabi biraz geç olmuştu; o yüzden hala bu dangalaklığımdan ötürü kendimi Oscar'a aday gösterebileceğimi düşünüyordum. Park Chanyeol : Yılın En Dangalağı Oscarı...
Bunları düşünürken sonunda havaalanından çıkmıştık. Bu sefer gerçekten koşarak arabaya bindim ve sabırsız bir şekilde diğerlerinin de doluşmasını bekledim.
" Hadi azcık seri olun ya. Yaşlandım resmen burda. " Minah'sız geçen her saniye başıma ağrıların saplanmasına neden oluyordu.
" Chanyeol benim boyum kısa. Atletizmde geleceğim olsaydı SM'de yedi yıl boyunca stajyerlik yapmazdım. " Suho hyung bilge bir edayla konuştu.
" Onun derdi başka, Minah'a yaklaştıkça sinyal vermeye başlıyo. Sensör gibi bildiğin. " Sehun atlamasa olmaz zaten.
" Hiç de öyle değil. " İnkar aşamalarındaki ben...
" Hiç de öyle değil mi? Oğlum geçen gün ' Canım muzlu pasta çekti ' dedim. ' Minah'ı görmeye Çin'e gidelim mi? ' anladın. Basbaya kafayı yemeye başladın."
" Baekhyun? "
" He gulüm?"
" Seni pıçahlarım. " Elimde sanki bıçak varmış gibi yapıp karnına bir tane geçirdim.
" Ağğhh. Acıyooooor. " Bu adam benden büyüktü bir de. Bir insan dünyaya sadece duygu sömürüsü yapmak için gelmiş olabilir mi ya?
" Abartma. " Kyungsoo lafı ağzımdan almıştı.
" Ahhh ahhh büyüklere saygı da kalmadı. Nerde o eski gençler? Benim zamanımda... " Yok bu iyice saçmalamaya başlamıştı.
" Baekhyun! Eğer biraz daha devam edersen görüceğin tek saygı ölülere duyulan türden olcak. " Nihahahahaha. İşe yaramıştı.
" Aman tamam be. Bi eğlendirtmiyosunuz insanı. " Ellerini göğsünde kavuşturdu. " Minah'ı özledim ben. O beni anlıyodu en azından. " Minah mı? Yanlış duymadım Minah dedi değil mi? Ah be kızım baksana kendini herkese özletmeyi başarıyorsun. En çok da ben özledim seni....
Aşırı derecede gürültülüve bana göre bir o kadar da sıkıcı geçen bir araba yolculuğunun sonunda nihayet EXO-M'in kaldığı yurda ulaştık. Hızlı bir şekilde arabdan indim ve neredeyse uçarak asansöre doğru koştum. Çevremde neler olup bittiğiyle hiç ilgilenmiyordum; çünkü kalbimin sesi etrafımdaki bütün sesleri bastırıyordu. En sonunda asansör 17. katta durduğunda dışarı fırladım - bu arada galiba Suho hyung ve Baekhyun'u öldürdüm. - ve dairenin kapısının önünde durdum. Şu an aramızda sadece bir kapı kadar mesafe vardı ve daha şimdiden kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissediyordum. O yüzden derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stuck In Reality
FanficYoo Minah'nın hayatı mükemmeldi. Ta ki menajeri ona o haberi verene kadar... Ve şimdi hakkında ona ezberletilenler dışında hiç bir şey bilmediği, durmadan kavga ettiği ve hiç ama hiç sevmediği biriyle hayatını devam ettirmesi gerekiyordu.Ve bu kişi...