[ Minah ]
" Jungsu oppaaa. Ben çok yoruldum nolur eve gidelim! " Kendimi kulisteki koltuğa atarken sızlandım.
O sırada telefonda olan Jungsu oppa bana dönüp o meşhur 'Sus kız!' bakışını attı. Aldığım uyarıyla çenemi kapatıp kendi kendime söylenmeye devam ederken - o artık nasıl oluyorsa - ayağımdaki topukluları odanın bir köşesine fırlattım ve koltukta iyice kaykıldım.
" Tamam anladım. Saat kaç demiştin? Hmm peki. Tamam. Hadi görüşürüz. " Telefonu kapatan Jungsu oppa bana döndü. " Kalk kız şirkete gidiyoruz. "
" Yaa hala mı işimiz bitmedi yaa? Oppa beni ölümüne çalıştırmak için yemin mi ettin? "
" He çünkü benim başka işim gücüm yoktu. "
" Teknik olarak senin işin benim. Ben olmasam para kazanamazsın da. "
" Sen hiç susmaz mısın be kadın? "
" Tamam sustum abi. "
...
Kaderime boyun eğip oppanın beni şirkete sürüklemesine izin verdim. Yakında comeback yapması planlanan Red Velvet haricinde neredeyse şirkette kimse yoktu. Akşam bilmem kaçta şirkette kolumdan tutulmuş bir şekilde sürüklenirken birine çarptım.
" Yavaş! "
" Heechul oppa çok özür dilerim. " 90° eğildim.
" Bu saatte bu ne acele böyle? "
" Anlasam. "
" Çok konuşma da yürü. " Her şeye maydanoz olan adam konuşmaya atladı.
" A-Ama.."
" Hadi yürü. "
Ne ben ne de Heechul oppa ne olduğunu anlayamadan tekrar sürüklenmeye başlamıştım...
Tam ağzımı açıp söylenmeye başlayacaktım ki; Jungsu oppa beni bir odaya soktu.
" Soyunma odasında ne işimiz var şimdi? "
" Söylenmeyi bırakıcak mısın yoksa ağzına kokuşmuş çorap tıkayıp koli bandıyla mı bağlıyım? "
" Tamam sustum. "
" Güzel...Şimdi şu elbiseyi giy ve sana mesaj atacağım yere git. Fotoğraf çekimin var; ama benim bir işim var.Orda buluşuruz. "
" Elime bir elbise kutusu ve ayakkabı kutusu tutuşturdu. " Kutuyu açtım. " İ-İyi de bu..."
Başımı kaldırdığımda Jungsu oppa çoktan gitmişti...
...
" Hayır yani gecenin bi vakti nerden çıktı bu fotoğraf çekimi anlamadım ki. Neyse bari Yeol'u arıyim de en azından yol geçsin. "
Telefonuma uzandım.Bir gözümü yoldan ayırmadan numarayı tuşladım.Veee... 'Aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor.'
Acaba ne yapıyor? Nerede? Neden telefonu kapalı? Neyse ben bunun hesabını sonra sorarım ona.O değilde ben bu yolu hatırlıyorum sanki. Da nereden hatırlıyorum acaba?
Genel olarak tüm yolculuğum boyunca saçma sapan söylendikten sonra sonunda Jungsu oppanın adresini attığı yere vardım ve arabadan indim.
Ama ben burayı hatırlıyordum...
Burası orasıydı.Hayatımın en acı hatıralarından birini yaşadığım yer...
Jinki ile yollarımızı ayırdığımız yer...
" Harika gecenin köründe birden ortaya çıkan fotoğraf çekimi yetmezmiş gibi bi de o çekimin burada olması...Tanrım burda kötü planlar seziyorum ayrıca çekim varsa neden burda kimse yok ki? "
İleri doğru yürümeye başladım. Bir yandan da ellerimi ağzımın etrafında megafon gibi tutmuş bağırıyordum.
" Kimse var mıı? Jungsu oppa hiç komik değil hadi çıkın ortaya! "
İleride bir ışık parladı. Ben oraya doğru yürüdükçe yol kademe kademe aydınlanıyordu. Etrafa bakınırken ayağımın altında bir tepecik hissedip yere baktım. Yol boyunca yürüdüğüm yere serpiştirilmiş gülleri ve gül yapraklarını yeni fark etmiştim. Tabi bunları fark edebilmem için ancak üzerlerine basmam gerekirdi; çünkü bu kadar mükemmel bir ışıklandırmanın arasından geçerken insanın gözlerini alası gelmiyor...
Bankların olması gereken yere kadar geldiğimde oradaki bankların yerini beyazlar içinde bir dekorasyonun aldığını fark ettim...Tam bunu belediyenin halk için yaptığı bir yenilik olmadığını fark ettiğim anda bir müzik çalmaya başladı ve karşımda sürekli neden ona aşık olduğumu hatırlatıp duran adam belirdi. Birlikte ortaya kurulmuş olan masaya oturduk. O sırada ağaçların arasından EXO üyeleri,Naeun,menajerlerimiz ve SHINee üyeleri kısacası sevdiğim herkes çıkarak koro halinde şarkı söylemeye başladılar...
L is for the way you look at me
O is for the only one I see
V is very very extraordinary
E is even more than anyone that you adore can love
It's all that I can give to you
Love is more than just a game for two
Two in love can make it
Take my heart but please don't break it
Love was made for me and you
O sırada Chanyeol önümde diz çöktü ve...
Hayır sanırım ağlıyordum...
" Yoo Minah ömrümün son yıllarında 'Zaman hep seninle güzeldi.' diyeceğim kişi olmanı istiyorum.Benimle evlenir misin? "
Hayatımdaki en acı hatıralardan birine ev sahipliği yapan bu yerin aynı zamanda en mutlu anlarımdan birine de ev sahipliği yapması oldukça ironikti; ancak Jinki'nin karşımda diğer SHINee üyelerinin arasında gülümsemesi bir an için canımı acıtsa da şu an çok mutluydum. O yüzden elimin tersiyle gözyaşlarımı silip derin bir nefes aldım...
" Evet. "
Geri geldiiim :D
Bu bölüm biraz kısa oldu ama umarım hoşunuza gitmiştir. Ayrıca üzülerek belirtmek istiyorum ki Stuck In Reality sona yaklaşıyor. Bu yıl üniversite sınavları yüzünden yazmaya pek vakit ayırabileceğimi sanmıyorum ve sizleri de uzun süre bekletmek istemediğim için en geç ekim gibi hikayenin biteceğini belirtmek istiyorum. Ama merak etmeyin o zamana kadar uzun bölümlerle bunu telafi etmeye çalışacağım. Okuyan,beğenen ve yorum yapan herkese şimdiden teşekkürler.
Sizi seviyorum.
FH
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stuck In Reality
أدب الهواةYoo Minah'nın hayatı mükemmeldi. Ta ki menajeri ona o haberi verene kadar... Ve şimdi hakkında ona ezberletilenler dışında hiç bir şey bilmediği, durmadan kavga ettiği ve hiç ama hiç sevmediği biriyle hayatını devam ettirmesi gerekiyordu.Ve bu kişi...