[Minah]
Ayrılmalıyız...Bu ilişki daha fazla devam edemez...Daha fazla dayanamıyorum...Artık beraber olamayız...Bu hikayedeki ikinci karakter olamam...Lütfen anlamaya çalış...
Gözlerimi açtım. Yanağımda bir ıslaklık hissettim. Hayır ellerimi yanağıma götürmeme gerek yoktu; çünkü o ıslaklığın neden kaynaklandığını çok iyi biliyordum. Gözyaşlarım...
Elimi uzatıp komodinimin üstünden telefonumu aldım. Saat 11:00'di. Ayaklarımı yatağın bir kenarından sarkıttım ve kendimi doğrulmaya zorladım. Başım çok ağrıyordu; ama uyumayacaktım. Çünkü uykumda beni neyin beklediğini çok ama çok iyi biliyordum. Yine o Allah'ın cezası kabuslardan birini görücektim.
Derin bir nefes alıp yataktan kalktım; ama kalkmamla popo üstü yere düşmem bir oldu. Demek ki sandığımdan daha kötü durumdaydım. Aslında bugünün eninde sonunda geleceğini biliyordum. Sadece bu kadar hızlı olması dengemi bozmuştu.
Yatağın kenarına tutunarak ayağa kalktım ve kendimi banyoya gitmeye zorladım. Lavabonun başına gelince soğuk suyu açıp yüzümü yıkadım. Havluyla yüzümü kuruladıktan sonra yüzümde hasar tespiti yapmak için aynaya baktım. Bakmamla çığlık atmam bir oldu.
Yüzüm tam bir savaş alanı gibiydi. Ağlamaktan burnum ve gözlerimin kenarı kızarmıştı. Ayrıca gözaltı torbalarım o kadar büyüktü ki Tao'nunkiler benimkilerin yanında solda sıfır kalırdı. Saçımla ilgili yorum yapmaya gönlüm elvermezdi herhalde. Bu halimle bir idolden çok bir kurbağa yavrusuna benziyordum. Hayli çirkin bir kurbağa yavrusuna.
Sonuç olarak böyle dolaşmayı göze alamadığım için banyoya girdim. Yaklaşık bir 15 dk amaçsız bir şekilde suyun altında durduktan sonra kurulanıp çıktım. Üstüme temiz ve düzgün kıyafetler geçirip mutafağa yöneldim. Tam kahvemden bir yudum almak üzereydim ki telefonum çaldı.
" Günaydııın! " Hattın öbür ses fazla neşeliydi.
" Günaydın! " dedim sesimin neşeli çıkmasına gayret ederek.
" Uyandın mı? " Biri beni bıçaklayabilir mi lütfen.
" Hayır. Şu an Yoo Minah'ın sahte yaşam modeliyle konuşuyorsunuz. "
" Hı? " Şu çocuk..
" Gerzek sence uyanmamış olsam sana cevap verebilir miydim? Az bi zeka belirtisi göster ya da en azından rol yap. "
" Anlaşıldı birileri bugün ters tarafından kalkmış. Neyse ben çıkıyorum onu haber veriyim dedim. "
" ... " Neden bahsettiğine dair hiç bir fikrim yoktu.
" Unuttum deme sakın. "
" Neyi? "
" Aigoo unutmuşsun işte. Hani bugün gelinlik pro..." OH MY GOD!! Tamamen unutmuştum. Jongin'in daha fazla konuşmasına fırsat vermeden telefonu yüzüne kapattım. Hazırlanmak için odama koştum. Yaklaşık 10 dk boyunca deli dana gibi ortalıkta koşuşturduktan sonra nihayet giyinmiştim ve makyajımı yapmıştım. Aslında tam olarak makyaj yapmış sayılmazdım. Yüzümde sadece biraz eyeliner,rimel ve kapatıcı vardı. Bol miktarda kapatıcı.Öyle ki kapatıcıyı sürerken onu icat eden kişi benden yedi sülalesine yetecek kadar hayır duası almıştı.
Kapının önüne indiğimde saat tam 11:30'du. Ben daha Jongin gelmemiş diye salak salak sevinirken arkamdan gelen korna sesiyle kalbim ağzıma geldi. Arkamı döndüğümde Jongin'in pişmiş kelle gibi sırıtan suratıyla karşılaştım.
" Ne var komik mi? "
" Yüzündeki ifade o kadar komikti ki yolda karşıdan karşıya geçmeye çalışan araba farı görmüş geyiğe benziyodun. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stuck In Reality
FanfictionYoo Minah'nın hayatı mükemmeldi. Ta ki menajeri ona o haberi verene kadar... Ve şimdi hakkında ona ezberletilenler dışında hiç bir şey bilmediği, durmadan kavga ettiği ve hiç ama hiç sevmediği biriyle hayatını devam ettirmesi gerekiyordu.Ve bu kişi...