Bölüm 14 : Ayrılık

688 61 22
                                    

 [ Chanyeol ]

[ Tamam o zaman akşam 8 gibi görüşürüz. ] 

Gönder tuşuna bastım ve derin bir nefes aldım. Neden bilmiyordum ama şu sıralar Dara'nın yanındayken kendimi bir garip hissediyordum.

Aslında Dara her zamanki Dara'ydı. Bundan yaklaşık yedi ay önce, ilk çıkmaya başladığımızda da aynıydı; hala da aynı. Ama ne biliyim sadece artık onunla olmak bana eskisi gibi heyecan vermiyordu. Doğru gelmemesi de cabası... Hayır bunun nedeni benim evli olmam falan değildi ki; zaten evli olsam bile bu bir şeyi değiştirmiyordu. Şu an ikimizde evde " Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. " politikasını uyguladığımız için açıkçası Minah'ın ne yaptığı beni pek ilgilendirmiyordu.

 Sahi Minah şu an ne yapıyordu? Bir saniye ya. Minah mı dedim ben? D-Dara, Dara diyecektim canım dilim sürçtü sadece eheheheh.

 Sigmund Freud'a göre dil sürçmeleri; bilinçaltındaki bastırılmış fikir ve duyguların dilimize uyguladığı bir oyundur.

Ne? Bu ses de nereden çıktı şimdi? Gaipten sesler mi duymaya başladım yoksa? Tanrı'm delirmek için fazla gencim.

Liseyi bitireli baya bir oluyor yalnız...Felsefe dersine katılmak için biraz geç kaldın arkadaşım.

İkinci bir ses daha mı?? Bir doktora mı görünsem acaba?

HA.HA.HA. Zeki çocuk. Bunun okulla alakası yok. Konuyu saptırma şimdi.

Daha ben "Neler oluyor lan?" demeye kalmadan iki ses birbiriyle kavga etmeye başladı.

Bana bak kalpsen kalpliğini bil benim işime burnunu sokma.

Ne!? Yani az önce bana felsefe dersi vermeye çalışan kalbim miydi? Ne garip insanım ben ya. Milletin beyni düşünme görevini gerçekleştirirken benim beynimin yerine kalbim düşünüyor. Şimdi eğer akciğerlerim çıkıpta " Bıktım be sindirim yapmaktan." diye bağırsa hiç şaşırmıycam...

Yaklaşık 15 dk.'nın sonunda kalbim ve sonradan beynim olduğunu anladığım ikinci ses tartışmayı bitirdiğinde ben de bitmiştim. Hani çizgi filmlerde olur ya bir omuzda melek diğer omuzda şeytan. Hah. İşte bu olayı tam da bu şekilde özetleyebiliriz. Yani kısacası tartışma bittiğinde kendimi tam anlamıyla şizofrenik hissediyordum. Bu yüzden bi ara kafa doktoruna gitmeyi bir kenara not ettim.

Bu arada ben bir köşede "Kafamda deli sorular" durumunu yaşarken saatin 8 olduğunu farkettim. Tam etrafı biraz toplamak için ayağa kalmıştım ki zil çaldı. Dara olduğundan hiç şüphem yoktu; bu yüzden ayakkabılığın yanındaki aynanın karşısına geçip hızlı bir şekilde kendime çeki düzen verdikten sonra kapıyı açtım. Ve evet yanılmamıştım; çünkü Dara tam karşımda duruyordu.

" Selaaaam " Bir anda bana doğru atlayarak sarıldı. Bu ani hareketin karşısında biraz geriye doğru sendelesemde dengemi kaybetmeden durabilmeyi başardım.

" Selaam." Alnına bir öpücük kondurdum ; çünkü şu an bulunduğumuz pozisyon ancak bu kadarına izin veriyordu. " Günün nasıl geçti? " Yine ani bir hareketle aşağı inen Dara gününü anlatmaya başladı. İlk başta dinlesem de bir süre sonra o kadar sıkıldım ki dediklerine " Evet evet. ", "Hı hı. ", "Aynen bence de." demekle yetindim. Bir süre sonra onu dinlemediğimi farketmiş olacak ki sustu.

" Chanie bir şey mi oldu? " İşte korktuğum soruyu sormuştu. Şimdi ona nasıl derdim " Buluşmalarımız bana doğru gelmiyo." diye... O yüzden en iyisinin geçiştirmek olduğuna karar verdim.

" Y-Yok bi şey. " Başta biraz tereddüt etsem de konuşabildim.

" Emin misin? "

" Hı hı. Evet. " Kendimden eminmiş gibi konuşmuştum; bu yüzden daha fazla üstelemedi. Ancak yine de aramızda garip bir sessizlik oluştu. Aslında nedense rahatsız değildim; hatta böylesi bana çok daha huzurlu geliyordu. Sessizliği bozan yine Dara oldu.

" Onun burda ne işi var?" Parmağıyla bir yeri işaret ediyordu. O tarafa doğru döndüm.

" O mu? Minah astı onu oraya. " Bahsettiği şey düğünde çekilmiş bir fotoğraftı. İkimiz ortada dururken geriye kalan tüm EXO üyeleri iki yanımıza dizilmişti. Minah ve tüm üyelerin olduğu tek fotoğraf buydu ve salonumuzda yaşama belirtisine dair başka hiç bir belirti olmadığından geçen haftasonu onu duvara asmak istediği zaman hiç bir şey dememiştim. Ayrıca itiraf etmeliyim ki gerçekten fotoğraf çok güzeldi.

" O kadarını anlayabiliyorum. Sonuçta sen gidip onu oraya asmıycağın için. " Sesi kıskanç mı çıkmıştı yoksa bana mı öyle gelmişti? " Benim sorduğum  neden salonun ortasında durduğu..."

" Hayatım sence de biraz abartmıyo musun? " 

" Hiçte bile. Kesinlikle abartmıyorum. Hemen onu oradan indir. O çirkin kız göz zevkimi bozuyo " Tamam anladım kıskanmıştı; ama sanki bu kadarı da biraz fazlaydı. Sonuç olarak her ne kadar hala bu gerçeği kabul edememiş olsak da Minah'la evliydik ve aynı evi paylaşıyorduk. Yani ne kadar itiraz etsem de burası onun da eviydi ve istediğini yapmaya hakkı vardı.

" Hayır. " Demin ki korkum yerini yavaş yavaş sinire bırakıyordu.

" Ne? " Dara bu tepkiyi vermemi beklemiyordu. Aslında ben bile bu tepkiyi vermemi beklemiyordum. Şu an sankı uzaylılar tarafından ele geçirilmiş gibiydim. Kendimi kontrol edemiyordum.

" Dedim ki HAYIR. Onu oradan indirmiycem. Sen ister sev ister sevme; ama burası senin evin değil. Benim evim. Yani ben ne dersem o olur. O yüzden ben o tablo orada kalacak diyorsam orada kalacak. "

" Öyle mi Park Chanyeol? " Benim sinirim ona da geçmişti.

" Evet öyle. " Bu işi daha fazla yokuşa sürmenin bir anlamı yoktu.

" O zaman al bunu git o çok sevgili karına tak. " Parmağından ona 4. aydönümümüzde verdiğim yüzüğü çıkartıp yere fırlattı. " Bu iş burda bitmiştir. "

Başka bir şey söylememe izin vermeden ayakkabılarını,montunu ve çantasını kaptığı gibi kapıyı çarpıp dışarı çıktı. Yavaş yavaş eski halime dönerken az önce ne yaptığımı anlamaya çalışıyordum. Gerçekten inanılacak gibi değidli. Bir kaç dakika önce "Hayatımın Kadını" diye adlandırdığım kişiye kafa tutmuştum ve sonuç olarak o da beni terketmişti. Bu kolay kolay atlatılabilecek bir şey değildi. Zaten şu an kendimde olduğumdan emin değildim; çünkü tek kelimeyle berbat hissediyordum. O yüzden Minah gelene kadar olduğum yerde boşluğa bakarak öylece oturdum.

" Sunbae-nim iyi misiniz? " Minah'ın ellerini gözümün önünde salladığını görünce kendime geldim.

" E-Evet sadece biraz dalmışım. . O kadar. "

" Emin misiniz? " Yüzü endişeliydi ve iyi olduğuma ikna olmamış gibi gözüküyordu.

" Eminim canım. İnsan kendini bilmez mi? " Hafif de olsa toparlanmaya başlamıştım.

" İyi o zaman. Ben odama gidiyorum." Arkasını döndü ve odasına doğru yürümeye başladı...

BİR SANİYE!? Az önce Minah benimle resmi bir şekilde "Sunbae-nim" diye hitap ederek mi konuşmuştu? İyi de neden?? Neyse canım en azından beni öyle boş boş bakarken gördüğünde yanımdan geçip gitmemişti, benimle ilgilenmişti. Hatta benim için endişelenmişti bile.

Birden midemde bir hareketlenme hissettim. Acaba ben...

...

Gaz sıkışması mı yaşıyordum?

Stuck In RealityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin