[ Minah ]
Şifoniyerimin en üst çekmecesini açıp elimdeki kağıdı dikkatlice şortlarımın altına yerleştirdim. Bu hafta bu üçüncü kağıttı ve açıkcası biraz korkmaya başlamıştım. Aslında böyle şeyler genelde hep oluyordu; ama ilk defa bu konuda bu kadar istikrarlı biriyle karşılaşıyordum. En mantıklısı menajerimi durumdan haberdar etmekti; ancak bir şeyler bunu yapmama engel oluyordu. Yoksa neden söylemeyim tehdit mektupları aldığımı...
" Minah-ah ppali! Geç kalıcaz yoksa. " Odaya dalan Suho oppanın sesini duymamla çekmeceyi hızlı bir şekilde kapatmam bir oldu.
" Tammam oppaaa! Ben de tam çıkıyodum zaten. " Yatağımın üstünde duran büyük plaj çantamı ve şapkamı aldım. Koridordan salona giderken hızlı bir şekilde eksik gedik var mı diye çantanın içini şöyle bir tekrar gözlerimle taradıktan sonra memnun olmuş bir ifadeyle gülümsedim.
" E hadii! Hani geç kalıcaktık? Salona yayılmış "Yatan Adam"ları gözlerimle taradım." Hepiniz devirmiş poponuzu yatıyosunuz hala. " Bu sözüm üzerine herkes toparlandı.
" Hazırlanman 15 dk sürdüğü için biz de mayıştık napalım. " dedi Tao gerinirken. " Sorun bizde değil sende."
" Off hadi çok konuşma.Kalk hadi!" Laf yetiştirmeye çaışırken bir yandan da köşeye kıvrılıp uyumuş olan Yixing oppayı uyandırmaya çalışıyordum. " Yav sen hangi ara uyudun?" Yok yok bu böyle olmayacaktı.Bunun sadece tek bir yolu vardı. "OPPAAAAA!"
" 256'NIN KAREKÖKÜ 16'DIR.HOCAM NOLUR BANA KIZMAYIN!" Aniden yerinden sıçrayan Yixing oppanın etkisiyle popo üstü yere düştüm.
"Otur! SIFIR." Jongdae oppa yine her zaman ki gibi işi alaya almıştı.Bunu duyduğunda Yixing oppanın yüz ifadesi o kadar komikti ki, kendi halimi unutup katıla katıla gülmeye başladım. Diğerleri de beni izledi.
"YAH!Kapayın çenenizi. Bi doğru dürüst rüya göstertmediniz insana."
" Hyung senin düzgün rüya anlayışın matematik sözlüsü mü? " Sehun onaylamayan gözlerle Yixig oppayı süzüyordu. " Bana sorarsan bilinçaltında ciddi bi sorun var. Git bi baktır derim ben."
" Tamam hadi uzatmayın. Yoksa geç kalıcaz." Chanyeol'un sesiyle herkes toparlandı. Bir saniye ya! O da mı geliyor bizimle? Ya neden kimse bana bir şey söylemedi? Evlatlık mıyım lan ben? Neyse ya sorun çıkarmadığı sürece istediğini yapabilir. O kadarına da karışacak değilim sonuç olarak.
" Evet...Hadi giyinin ayakkabılarınızı. Azcık seri olun. " Kyungsoo oppa yine emir yağdırmaya başlamıştı; ve onu kızdırmak her baba yiğidin harcı olmadığı için biz onun zavallı tebaası (!) hemen harekete geçtik.
Daireden çıkışımız tıpkı maratona hazırlanan koşucuların ki gibiydi; çünkü apartmanda sadece bir tane asansör vardı ve o da tüm hepimizi alabilecek kadar büyük değildi. Yeterince geç kaldığımız için kimsenin asansör bekleyecek hali de yoktu; o yüzden binebilenler asansörle binemeyenler merdivenle inmek zorundaydı. Ve inanın bana 15 katı elinizde koskocaman bir plaj çantası,ayağınızda şıpıdık terlikler ve kafanızda büyükcene bir şapkayla inmek bu hayatta isteyebileceğiniz son şeylerden biri.Tabi eğer hızlı ve acılı bir ölüm istiyorsanız orası ayrı...
Sonuç olarak Luhan oppa ve Minseok oppanın ayakkabı bağcıklarını birbirine bağladıktan, Jongin'in ayakkabılarını ara kata fırlattıktan ve yolda Tao'ya çelme taktıktan sonra nihayet asansöre binebildim. Benimle birlikte diğer kurtulanlar (!) - Baekhyun oppa,Chanyeol,Sehun,Kris oppa ve Kyungsoo oppa - asansöre bindiğimde bana uzaydan gelmiş garip bir yaratıkmışım gibi bakıyorlardı.Neyse nihayetinde aşağıya inebildik ve diğerleri daha merdivenlerden inmekte olduğu için arabalardaki - 13 kişiyi taşımak için iki minivan gerekiyordu - en güzel yerlere oturma hakkına eriştik. Ee ne yapalım? Hayatta kalma mücadelesi veriyoruz sonuçta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stuck In Reality
FanfictionYoo Minah'nın hayatı mükemmeldi. Ta ki menajeri ona o haberi verene kadar... Ve şimdi hakkında ona ezberletilenler dışında hiç bir şey bilmediği, durmadan kavga ettiği ve hiç ama hiç sevmediği biriyle hayatını devam ettirmesi gerekiyordu.Ve bu kişi...