[ Chanyeol ]
Hastanenin koridorunda sinirli bir şekilde bir aşağı bir yukarı yürüyordum. Beynimi kurcalayan tek biri soru vardı : Kim? Bunu benim Minah'ıma kim yapabilirdi? Nasıl bu kadar acımasız olabilirlerdi? Aklım almıyordu. Bu sinirle en yakında bulunan duvara sert bir yumruk attım.
"Chanyeol! " Benim dışımda uyanık tek kişi olan Jongdae hemen koşup yanıma geldi. "İyi misin? " Bakışlarını sinirden ve uykusuzluktan bitap düşmüş yüzümden elime indirdi. " Elin kanıyo. Gel gidip pansuman yaptıralım. "
" Bırak beni. " Bir hışımla kolumu Jongdae'nin ellerinin arasından çekip arkamı döndüm. Sinirden bacaklarım titremeye başlamıştı. Yere düşmemek için yere oturup sırtımı duvara yasladım ve dizlerimi kendime çektim. Jongdae de sessizce yanıma çöktü. " Anlamıyorum Jongdae. Hiç bir şey anlamıyorum. " Yaşlı gözlerimi Jongdae'ye çevirdim. " Bunu ona kim yapabilir? Neden böyle bir şey yapma gereği duyar bir insan? Ha! Neden? "
" B-Ben bilmiyorum Chanyeol. Ama merak etme Minah'a bunu yapanları bulucaz ve bulduğumuzda da cezasını en ağır şekilde vericez. " Jongdae beni sakinleştirmeye çalışıyordu; ancak söylediklerine kendisini de inandırmakta güçlük çektiği oldukça aşikardı.
" Y-Y-Ya ona bir şey olursa Jongdae? O zaman ben naparım? " Başımı ellerimin arasına aldım ve bir kaç damla gözyaşını hastanenin o renksiz ve soğuk koridoruna akıttım.
" Böyle şeyler söyleme. Lütfen! Hem Minah'ın ne kadar güçlü bir kız olduğunu sen de benim kadar iyi biliyorsun. Merak etme o bunu atlatıcak. Hepimiz...Hepimiz atlatıcaz. " Bir yandan sırtımı patpatlamaya devam ediyordu. " Senin güçlü olman lazım. Minah çıktığında güçlü görünmen lazım. Bunu sadece Minah için değil kendin için de yapmalısın. Sevdiğin kızı harap durumda görmek üzücü; fakat sevdiğin kızın seni kendisinden daha harap bir durumda görmesi daha da üzücü. " Bu sözler üzerine başımı kaldırıp Jongdae'ye baktım.
" S- Sen b-biliyor musun? " Burnumu çekerken bir yandan da sweatshirtümün kollarıyla gözlerimi siliyordum. " Ne zamandan beri? "
" Aslında o Dara cadısından ayrıldığından beri Minah'a karş tavırlarının değiştiğinin hepimiz farkındaydık; ama bunu kıza yaptığın haksızlıkların sonunda farkına varman olarak yorumluyoduk. Uzun süre böyle sandım ben de. Ta ki Çin'e gelip Minah'la karşılaştığınız zaman gözlerinin içindeki parıltıyı görene kadar. O olaydan sonra şüphelenmeye başladım ve geçen gün fotoğraf çekiminde kendi kendine söylendiğin şeyleri duyunca %100 olmasa bile en azından %50 emin oldum. O yüzden o günden beri seni ve Minah'ı yakın çekimi aldım. Ama şimdi senin Minah'ı sevdiğinden %100 hatta adım kadar eminim." Jongdae yüzüne hafif bir tebessüm yerleştirdi.
" Napıcağımı bilmiyorum Jongdae. En başında kıza o kadar kötü davrandım ki... Sonra onu sevdiğimi farkettim; ama şimdi gidip de ona 'Ben seni seviyorum. ' diyemem...Bunu yapamam. "
" Neden yapamıycakmışşın? Bal gibi de yapabilirsin. Hem Minah'ın şu an yanında onu seven insanlara her şeyden daha fazla ihtiyacı var. En azından onu sevdiğini söylemesen bile işte sana geçmişte yaptığın tüm o itlikleri silmen için bir fırsat. Git ve yanında ol... " Cesaret verici sözlerdi bunlar. Ve bir bakıma mantıklılardı aslında. Geçmişi unutturmak için elimden geleni yapmalıydım. Tam Jongdae'yi onaylamak için ağzımı açmıştım ki; ameliyathanenin kapısı açıldı. Tabi ben de büyük bir hızla ayağa kalkıp doktora doğru koştum.
" DOKTOR BEY DURUMU NASIL? İYİ Mİ? " Bu bağırışlarım duvar diplerinde ve banklarda uyuyan üyelerimi uyandırmaya yetmişti bile. Hepsi uyku sersemi bir halde yanımıza toplanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stuck In Reality
FanfictionYoo Minah'nın hayatı mükemmeldi. Ta ki menajeri ona o haberi verene kadar... Ve şimdi hakkında ona ezberletilenler dışında hiç bir şey bilmediği, durmadan kavga ettiği ve hiç ama hiç sevmediği biriyle hayatını devam ettirmesi gerekiyordu.Ve bu kişi...